Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 961-970 )

961 - Hz. Enes (radiyalahu anh) anlatiyor: "Muharcirler hicretle Medine'ye gelip (Ensar'in yardimlarini gordukleri) vakit soyle dediler:
" Ey Allah 'in Rasulu ! Biz, cok maldan boylesine comertce veren, az maldan da yardimi boylesine guzel yapan aralarina inmis bulundugumuz su Medinelilerden baska bir kavmi hic gormedik! Bize bedel islerimizi yaptilar, hayatimizi duzene koymada yardimci oldular. Biz (hicret ve ibadetlerimizle kazandigimiz) sevaplarin hepsini onlar alacak diye korkuyoruz !"
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onlara su cevabi verdi: " Hayir! Onlar sizin dua ve tesekkurlerinizden hasil olan sevabi alacaklar. "
Tirmizi, Kiyamet 45, (2489); Ebu Davud, Edeb 12, (4812).

CIHAD VE MUCAHIDLERIN FAZILETI

962 - Hz. Osman (radiyalahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i dinledim soyle diyordu:
"Allah yolunda bir gunluk ribat, diger menzillerde (Allah yolunda gecirilen) bir gunden daha hayirlidir."
Tirmizi, Fedailu'l-Cihad 26; ( 1667, 1664, 1665); Buhari, Cihad 73; Muslim, Imaret 163; Ibnu Mace, Cihad 7, Nesai, Cihad 39, 6, 39).

963 - Fadale Ibnu Ubeyd (radiyalahu anh) anlatiyor: "Her olenin ameline son verilir, ancak Allah yolunda olen murabit mustesna. Cunku onun ameli kiyamet gunune kadar artirilir. Ayrica o, kabir azabina da ugratilmaz."
Tirmizi, Fedailu'1-Cihad 2,(1621); Ebu Davud, Cihad 16, (2500).

964 - Tirmizi'nin rivayetinde su ziyade mevcuttur: "Gercek mucahid, nefsiyle cihad edendir."
Fedaiiu'l-Cihad 2, (1621).

965 - Hz. Enes (radiyalahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Ogleden evvel veya ogleden sonra bir kerecik Allah yolunda yola cikis, dunya ve icindeki her seyden daha hayirlidir."
Buhari, Cihad 5, 6, 73, Rikak 2, 51; Muslim, Imaret 112- 115, (1880); Tirmizi, Fedailu'l-Cihad 17, (1648, 1649, 1651); Nesai, Cihad 11, 12,(6,15); Ibnu Mace, Cihad 2,(2755-2757).

966 - Ebu Hureyre (radiyalahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"(Musluman erkeklerden) kim, Allah yolunda, ila-yi kelimetullah icin, devenin iki sagimi arasinda gecen muddet kadar savasacak olsa cennet kendisine vacib olur."
Tirmizi, Fedailu'l-Cihad 21, (1657); Ebu Davud, Cihad 42, (2541); Nesai,Cihad 25, (6, 26); Ibnu Mace, Cihad 15, (2792).

967 - Muaz Ibnu Cebel (radiyalahu anh) anlatiyor: "Icinden samimi sekilde Allah yolunda cihad yapmayi temenni eden bir kimse, bilahare olse de, oldurulse de sehid sevabi kazanir. Kim de Allah yolunda yara alsa veya Allah yolunda -dusmanin sebep olmadigi- bir musibetle bile yaralansa bu yara, kiyamet gunu, en buyuk hali icinde rengi zaferan renginde, kokusu da misk kokusunda olarak gelir. Kimin vucudunda, Allah yolunda iken cikan, iltihab gibi bir yara acilacak olsa bu da onun icin Sehidlik muhru olur."
Tirmizi, Fedailu'l-Cihad 21, (1657); Ebu Davud, Cihad 42, (2541); Nesai, Cihad 25, (6, 26).

968 - Ebu Hureyre (radiyalahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Allah yolunda yaralanan hicbir yarali yoktur ki, kiyamet gunu, yarasi kaniyor olarak gelmis olmasin, bu kanin rengi kan renginde, kokusu da misk kokusundadir."
Buhari, Cihad 10, Zebaih 31; Muslim, Imaret 103; Tirmizi, Fedailu'l-Cihad 21, (1656); Nesai, Cenaiz 82, (4, 78), Cihad 27, (6,28); Muvatta, Cihad 29, (2, 461).

969 - Ebu Hureyre (radiyalahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Allah Teala Hazretleri, Allah rizasi icin yola cikan kimse hakkinda:
"Bu kulum, benim yolumda cihad etmek uzere bana inanarak peygamberlerimi tasdik ederek yola cikmistir, artik onu ya cennetime koymak yahut da ucret veya ganimet elde etmis olarak, cikmis oldugu meskenine geri cevirmek hususunda garanti veriyorum" diyerek te'minat verir.
Muhammed'in nefsini kudret elinde tutan Zat-i Zulcelal'e yemin olsun ki, Allah yolunda yaralanmis hicbir yarali yoktur ki, kiyamet gunu, yaralandign ilk gunku manzarasiyla gelmis olmasin: (Yarasi taze) kan renginde, kokusu da misk kokusunda olarak.
Muhammed'in nefsini kudret elinde tutan Zat-i Zulcelal'e yemin ediyorum ki, Muslumanlar'a mesakkat vermeyecek olsam, Allah yolunda gazveye cikan hicbir seriyyeden asla geri kalmazdim. Ancak onlari hayvana bindirecek imkan bulamiyorum. Onlar da beni takibe imkan bulamiyorlar. Benden geri kalmak da onlara zor geliyor.
Muhammed'in nefsi kudret elinde olan Zat-i Zulcelal'e kasem olsun Allah yolunda gazaya cikip oldurulmeyi, sonra tekrar hayat bulup gazada tekrar oldurulmeyi, sonra tekrar gazaya cikip oldurulmeyi ne kadar isterim.
Buhari,Iman 25, Cihad 2,119, Hums 8, Tevhid 28, 30; Muslim, Imaret 103- 107, (18?6), (8, 119); Muvatta, Cihad 2, (2, 444), 40, (2, 465); Nesai, Cihad 14,(6, 16), Iman 24.

970 - Hz. Ebu Hureyre (radiyalahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'tan bir gun sordular:
"- Ey Allah'in Resulu! Allah yolunda yapilan cihada hangi amel denk olur?"
" (Baska bir amelle) dedi, ona guc getiremezsiniz !"
Soruyu soranlar ikinci ve hatta ucuncu sefer tekrar sordular.
Resulullah her seferinde ayni cevabi verip:
" (Bir baska amelle) ona guc getiremezsiniz!" dedi ve sonra sunu ilave etti:
" Allah yolundaki mucahidin misali (gunduzleri ve geceleri hic ara vermeden oruc tutup, namaz kilan, Allah'in ayetlerine de itaatkar olan ve Allah yolundaki mucahid, cihaddan donunceye kadar namaz ve oructan hic gevsemeyen kimse gibidir. "

Buhari, Cihad 2; Muslim, Imaret 110, (1878); Tirmizi, Fed ilu'l-Cihad 1, (1619); Nesai, Cihad 17, (6,19); Muvatta, Cihad 1, (2, 443).




Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.

----

Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 961-970 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.



Kur’an’ı Kerim

Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:

“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.

İlahi Kitapların Özelliği


İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.

KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)


Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.

KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?

Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler

Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.

Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.