Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 5531-5540 )

5531 - Hz. Cabir radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, hacc mevsiminde vakfe mahallinde kendini hacilara arzediyor: "Beni kavmine goturecek bir kimse yok mu? Kureys, Rabbimin kelamini teblig etmeme mani oldu" diyordu."
Ebu Davud, Sunnet 22, (4734); Tirmizi, Sevabu'l-Kur'an 24, (2926).

ISRA

5532 - Hz. Enes radiyallahu anh Malik Ibnu Sa'sa'a radiyallahu anh'tan naklen anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, onlara, Mirac'a goturuldugu geceden anlatarak demistir ki:
"Ben Ka'be'nin avlusunda Hatim kisminda -belki de Hicr'da demisti- yatiyordum. -Bir rivayette su ziyade var: Uyku ile uyaniklik arasinda idim.- Derken bana biri geldi, suradan suraya kadar (gogsumu) yardi. -Bu sozuyle bogaz cukurundan kil biten yere kadar olan kismi kasdetti.- Kalbimi cikardi. Sonra bana, icerisi imanla (ve hikmetle) dolu, altindan bir kab getirildi. Kalbim (cikarilip su ve zemzem ile) yikandi. Sonra icerisi (imanla) doldurulup tekrar yerine kondu. Sonra merkepten buyuk katirdan kucuk beyaz bir hayvan getirildi. Bu Burak'ti. On ayagini gozunun gittigi en son noktaya koyarak yol aliyordu. Ben onun uzerine bindirilmistim. Boylece Cibril aleyhisselam beni goturdu. Dunya semasina kadar geldik. Kapinin acilmasini istedi.
"Gelen kim?" denildi.
"Cibril!" dedi.
"Beraberindeki kim?" denildi.
"Muhammed aleyhissalatu vesselam!" dedi.
"Ona Mirac daveti gonderildi mi?" denildi.
"Evet!" dedi.
"Hos gelmisler! Bu gelis ne iyi gelistir!" denildi.
Derken kapi acildi. Kapidan gecince, orada Hz. Adem aleyhisselam'i gordum.
"Bu babaniz Adem'dir! Selam ver O'na!" dendi. Ben de selam verdim. Selamima mukabele etti. Sonra bana:
"Salih evlad hos gelmis, salih peygamber hos gelmis!" dedi. Sonra Hz. Cebrail beni yukseltti ve ikinci semaya geldik. Kapiyi caldi.
"Bu gelen kim?" denildi.
"Ben Cibril'im!" dedi.
"Beraberindeki kim?" denildi.
"Muhammed!" dedi.
"Ona Mirac daveti gonderildi mi?" denildi.
"Evet!" dedi.
"Hos gelmisler! Bu gelis ne iyi gelis!" dediler. Derken bize kapi acildi. Iceri girince, Hz. Yahya ve Hz. Isa aleyhimasselam ile karsilastim. Onlar teyze ogullariydi. Hz. Cebrail:
"Bunlar Hz. Yahya ve Hz. Isa'dirlar, onlara selam ver!" dedi. Ben de selam verdim. Onlar da selamima mukabelede bulundular. Sonra:
"Hos geldin salih kardes, hos geldin salih peygamber" dediler. Sonra Cebrail beni ucuncu semaya cikardi. Kapiyi caldi.
"Bu gelen kim?" denildi.
"Cibril'im!" dedi.
"Yanindaki kim?" denildi.
"Muhammed'dir!" dedi.
"Ona Mirac daveti gitti mi?" denildi.
"Evet!" dedi.
"Hos gelmisler! Bu gelis ne iyi gelis!" denildi. Kapi bize acildi. Iceri girince Hz. Yusuf aleyhisselam'la karsilastik. Cebrail:
"Bu Yusuf'tur! Ona selam ver!" dedi. Ben de selam verdim. Selamima mukabele etti. Sonra:
"Salih kardes hos gelmis, salih peygamber hos gelmis!" dedi. Sonra Cebrail beni dorduncu semaya cikardi. Kapiyi caldi.
"Bu gelen kim?" denildi.
"Cibril'im!" dedi.
"Beraberindeki kim?" denildi.
"Muhammed!" dedi.
"Ona Mirac davetiyesi indi mi?" denildi.
"Evet!" dedi.
"Hos gelmisler! Bu gelis ne iyi gelis!" dediler. Kapi acildi. Iceri girdigimizde, Hz. Idris aleyhisselam ile karsilastik. Hz. Cebrail:
"Bu Idris'tir, ona selam ver!" dedi. Ben selam verdim. O da selamima mukabele etti. Sonra bana:
"Salih kardes hos geldin, salih peygamber hos geldin!" dedi. Sonra Hz. Cebrail beni yukseltti. Besinci semaya geldik. Kapiyi caldi.
"Kim bu gelen?" denildi.
"Ben Cibril'im!" dedi.
"Beraberindeki kim?" denildi.
"Muhammed!" dedi.
"Ona Mirac daveti indirildi mi?" denildi.
"Evet!" dedi.
"Hos gelmisler! Bu gelis ne iyi gelis!" denildi. Kapi acildi. Iceri girince, Harun aleyhisselam ile karsilastik. Cebrail aleyhisselam:
"Bu Harun aleyhisselam'dir. Ona selam ver!" dedi. Ben selam verdim, o da selamima mukabelede bulundu ve:
"Salih kardes hos geldin, salih peygamber hos geldin!" dedi. Sonra Cebrail beni yukseltti ve altinci semaya geldik. Kapiyi caldi.
"Bu gelen kim?" denildi.
"Ben Cibril!" dedi.
"Beraberindeki kim?" denildi.
"Muhammed!" dedi.
"Ona Mirac daveti indirildi mi?" denildi.
"Evet!" dedi.
"Hos gelmisler! Bu gelis ne iyi gelis!" dendi. Kapi acildi. Iceri girince, Hz. Musa aleyhisselam ile karsilastik. Hz. Cebrail:
"Bu Hz. Musa'dir! Ona selam ver!" dedi. Ben selam verdim, o da selamima mukabelede bulundu. Sonra:
"Salih kardes hos geldin, salih peygamber hos geldin!" dedi. Ben onu gecince agladi. Kendine: "Niye agliyorsun?" denildi.
"Cunku dedi, benden sonra bir delikanli peygamber oldu. Onun ummetinden cennete gidecekler benim ummetimden cennete gideceklerden daha cok!" dedi. Sonra beni yedinci semaya cikardi ve kapiyi caldi.
"Bu gelen kim?" denildi.
"Cibril'im!" dedi.
"Beraberindeki kim?" denildi.
"Muhammed!" dedi.
"Ona Mirac daveti indirildi mi?" denildi.
"Evet!" dedi.
"Hos gelmisler! Bu gelis ne iyi gelis!" denildi. Iceri girince, Hz. Ibrahim aleyhisselam ile karsilastik. Cebrail:
"Bu baban Ibrahim'dir, ona selam ver!" dedi. ben selam verdim. O da selamima mukabele etti. Sonra:
"Salih oglum hos geldin, salih peygamber hos geldin!" dedi.
Sonra Sidretu'l-Munteha'ya cikarildim. Bunun meyveleri (Yemen'in) Hecer testileri gibi iri idi, yapraklari da fil kulaklari gibiydi. Cebrail aleyhisselam bana:
"Iste bu Sidretu'l-Munteha'dir!" dedi.
Burada dort nehir vardi: Ikisi batini nehir, ikisi zahiri nehir.
"Bunlar nedir, ey Cibril?" diye sordum. Hz. Cebrail:
"Su iki batini nehir cennetin iki nehridir. Zahiri olanlarin biri Nil, digeri Firat'tir!" dedi. Sonra bana el-Beytu'l-Ma'mur yukseltildi. Sonra bana bir kabta sarap, bir kapta sut, bir kapta da bal getirildi. Ben sutu aldim. Cebrail aleyhisselam:
"Bu (aldigin), fitrat(a uygun olan)dir, sen ve ummetin bu fitrat (yaratilis) uzerindesiniz!" dedi.
Resulullah devamla dedi ki: "Sonra bana, her gunde elli vakit olmak uzere namaz farz kilindi. Oradan geri dondum. Hz. Musa aleyhisselam'a ugradim. Bana:
"Ne ile emrolundun?" dedi.
"Gece ve gunduzde elli vakit namazla!" dedim.
"Ummetin, her gun elli vakit namaza muktedir olamaz. Vallahi ben, senden once insanlari tecrube ettim. Beni Israil'e muamelelerin en siddetlisini uyguladim (muvaffak olamadim). Sen cabuk Rabbine don, bunda ummetine hafifletme talep et!" dedi. Ben de hemen dondum (hafifletme istedim, Rabbim) benden on vakit namaz indirdi. Musa aleyhisselam'a tekrar ugradim. Yine:
"Ne ile emrolundun?" dedi.
"Benden on vakit namazi kaldirdi!" dedim.
"Rabbine don! Ummetin icin daha da azaltmasini iste!" dedi. Ben dondum. Rabbim benden on vakit daha kaldirdi. Donuste yine Musa aleyhisselam'a ugradim. Ayni seyi soyledi. Ben, bes vakitle emrolunmama kadar bu sekilde Hz. Musa ile Rabbim arasinda gidip gelmeye devam ettim. Bu sonuncu defa da Hz. Musa'ya ugradim. Yine:
"Ne ile emredildin?" dedi.
"Her gun bes vakit namazla!" dedim.
"senin ummetin her gun bes vakit namaza da takat getiremez. Rabbine don, hafifletme talep et!" dedi.
"Rabbimden cok istedim. Artik utaniyorum, daha da hafifletmesini isteyemem! Ben bes vakte raziyim. Allah'in emrine teslim oluyorum!" dedim. Musa aleyhisselam'i gecer gecmez bir munadi (Allah adina) nida etti:
"Farzimi kesinlestirdim, kullarimdan hafiflettim de!"
Bir rivayette su ziyade geldi: "Namazlar (gunde) bestir. Ve onlar ellidir de. Indimde hukum degismez artik!"
Buhari, bed'u'l-Halk 6, Enbiya 22, 43, Menakibu'l-Ensar 42; Muslim, Iman 264 (164); Tirmizi, Tefsir, Insirah, (3343); Nesai, Salat 1, (1, 217-218).

5533 - Nesai'nin bir rivayetinde soyle gelmistir: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, bes vakit namazla gonderilince, Hz. Musa aleyhisselam kandisine:
"Rabbine don! Daha da azaltmasini talep et. Cunku, Beni Israil'e iki namaz farz etmisti, onlari kilmadilar!" dedi. Bunun uzerine aziz ve celil olan Rabbime tekrar donup daha da hafifletmesini istedim. Rabb Teala su cevabi verdi:
"Semavat ve arzi yarattigim zaman ben sana ve ummetine elli vakit namaz yazmistim. Oyleyse elli olan bestir. Sen ve ummetin bunlari kilin!" Boylece anladim ki, bu bes vakit namaz Rabbim Teala'dan kesin bir emirdir. Hemen Hz. Musa'ya dondum. O yine "Don!" dedi. Fakat ben, artik geri donmedim."
Nesai, Salet 1, (1, 223,-224).

5534 - Hz. Cabir radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Kureys beni tekzib ettigi vakit, Hicr'da dogruldum. Allah Teala hazretleri Beytu'l-Makdis'i bana tecelli ettirdi. Ben onlara onun alametlerini birer birer haber vermeye basladim. Hem Beytu'l-Makdis'e bakiyor hem de haber veriyordum."
Buhari, Menakibu'l-Ensar 41, Tefsir, Isra 3; Muslim, Iman 276, (170); Tirmizi, Tefsir, Beni Israil, (3132).

5535 - Hz. Enes radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Isra gecesinde Hz. Musa'ya ugradim. Kirmizi kum tepesinin yanindaki kabrinde namaz kiliyordu."
Muslim, Fezail 164, (2375); Nesai, Kiyamu'l-Leyl 15, (3, 215).

HZ. PEYGAMBER'IN GAYBTAN HABER VERMESI

5536 - Cabir Ibnu Semure radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Kisra olunce, ondan sonra baska kisra yoktur. Kayser de oldu mu ondan sonra kayser yoktur. Nefsimi kudret elinde tutan Zat-i Zulcelal'e yemin olsun, siz her ikisinin de hazinelerini Allah yolunda harcayacaksiniz."
Buhari, Menakib 25, Humuz 8, Eyman 3; Muslim, Fiten 77, (2919).

5537 - Adiyy Ibnu Hatim radiyallahu anh anlatiyor: "Ben Resulullah aleyhissalatu vesselam'in yaninda iken bir adam geldi ve fakirlikten sikayet etti. Derken biri daha gelip, o da yol kesilmesinden sikayet etti. (Aleyhissalatu vesselam bana donerek:)
"Ey Adiyy dedi, sen Hire sehrini gordun mu?"
"Hayir gormedim, ancak isittim!" dedim. Bunun uzerine:
"Eger omrun biraz uzarsa, devesine binen bir kadinin Hire'den (tek basina) kalkip Ka'be'yi tavaf edecegini mutlaka goreceksin. O bu seyahatini yaparken Allah'tan baska hicbir seyden korkmayacak!"
Adiyy der ki: "Icimden, kendi kendime: "Memlekete dehset sacan Tayy eskiyalari nereye gidecek?" dedim. Resulullah sozlerine devam etti:
"Eger omrun olursa Kisra'nin hazinelerinin de fethedildigini goreceksin!"
"Kisra Ibnu Hurmuz mu?" diye araya girdim.
"Evet Ibnu Hurmuz olan kisra!" buyurdu ve devam etti:
"Eger hayatin uzarsa mutlaka goreceksin: "Kisi eli altin ve gumus parayla dolu oldugu halde bunu tasadduk etmek uzere fakir arayacak fakat kendinden onu kabul edecek bir tek adam bulamayacak. Her biriniz, mutlaka bir gun gelecek aranizda herhangi bir perde, bir tercuman olmaksizin Allah'la karsilasacaksiniz. O zaman Allah Teala hazretleri:
"Sana teblig getiren bir peygamber gondermedim mi?" diye soracak. Muhatabi: "Evet gonderdin!" diyecek. Rabb Teala:
"Ben sana mal vermedim mi, ikram etmedim mi?" diye soracak, kul:
"Evet! Ey Rabbim, verdin!" deyip sagina bakacak, cehennemden baska bir sey gormeyecek, soluna bakacak cehennemden baska bir sey gormeyecek."
Adiyy der ki: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'in soyle soyledigini isittim:
"Bir hurmanin yarisi da olsa onu sadaka olarak vererek atesten korunun! Kim yarim hurma bulamazsa guzel bir sozle korunsun!"
Yine Adiyy radiyallahu anh dedi ki:
"Ben Hire'den kalkip, Beytullah'i tavaf eden ve Allah'tan baska kimseden korkmayan yasli kadini gordum. Kisra Ibnu Hurmuz'un hazinelerini fethedenler arasinda ben bizzat bulundum. Eger sizlerin omru uzun olursa mutlaka, Ebu'l-Kasim aleyhissalatu vesselam'in su soyledigini de goreceksiniz: "Kisi, eli altin veya gumusle dolu olarak cikacak, onu kendinden (sadaka olarak) kabul edecek adam bulamayacak."
Buhari, Menakib 25).

5538 - Hz. Ebu Zerr radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Sizler Misir'i fethedeceksiniz. Orasi (paraya) "kirat" denilen yerdir. Oranin halkina hayir tavsiye edin. Onlarin bir zimmet, bir de rahim (hakki) vardir."
Muslim, Fezailu's-Sahabe 226, (2543).

5539 - Hz. Sevban radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Allah Teala hazretleri yeryuzunu benim icin durup topladi, ben de dogusunu da batisini da gordum. Ummetimin mulku, bana gosterilen yerlere kadar uzanacaktir. bana iki hazine verildi: Kirmizi ve beyaz hazineler. Ben Rabbimden, ummetimi umumi bir kitlikla helak etmemesini, ummetime kendi nefislerinden baska bir dusman musallat edip cogunlugu helak etmelerine meydan vermemesini talep ettim.
Rabbim Teala hazretleri bu isteklerime soyle cevap verdiler:
"Ey Muhammed! Bir hukum verdim mi artik o geri alinmaz. ben senin ummetine "Onlari umumi bir kitlikla helak etmeyecegim, kendileri disinda, cogunu helak edecek bir dusman da musallat etmeyecegim, hatta yeryuzunun her tarafinda bulunanlar, onlar aleyhinde toplansalar da. Ama kendi aralarinda birbirlerini helak edecekler."
Muslim, Fiten 19, (2889); Tirmizi, Fiten 14, (2177); Ebu Davud, Fiten 1, (4252).

5540 - Hz. Cabir radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam bir gun: "Haliniz var mi?" diye sordular.
"Bizde hali da nasil olsun?" dedim.
"Surasi muhakkak ki o da olacak!" buyurdular. Nitekim dedigi gibi oldu. Gun geldi ben hanimima (israf ve mekruh addettigim icin):
"Su halini benden bari uzak tut!" diye cikistigim vakit:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam: "Sizlerin de halilari olacak!" dememis miydi?" diye karsilik verdi."

Buhari, Menakib 25, Nikah 62; Muslim, Libas 39; Ebu Davud, Libas 45, (4145); Tirmizi, Edeb 26, (2775); Nesai, Nikah 83, (6, 136).


Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.

----

Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 5531-5540 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.



Kur’an’ı Kerim

Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:

“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.

İlahi Kitapların Özelliği


İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.

KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)


Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.

KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?

Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler

Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.

Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.