Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 5761-5770 )

SADAKANIN MIKTARI

5761 - Sa'd Ibnu Ebi Vakkas radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam Veda hacci senesinde, bende siddet peyda eden bir agri sebebiyle yatmakta oldugum hastaligim icin bana gecmis olsun ziyaretine geldi.
"Ey Allah'in Resulu dedim. Gordugunuz gibi agrim cok siddetlendi. Ben mal mulk sahibi bir kimseyim. Bana varis olacak tek kizimdan baska kimsem yok. Malimin ucte ikisini tasadduk etmek istiyorum!" dedim. Hemen "Hayir, olmaz!" buyurdular.
"Yarisi?" dedim. Yine "olmaz!" buyurdular.
"Ucte biri? dedim.
"Ucte birini mi? Ucte bir de cok. Senin varislerini zenginler olarak birakman, halka ihtiyaclarini acan fakirler olarak birakmandan daha hayirlidir. Sen aziz ve celil olan Allah'in rizasini arayarak her ne harcarsan, -hatta bu, haniminin agzina koydugun bir lokma bile olsa- mutlaka onun sebebiyle mukafaatlanacaksin" buyurdular. Ben:
"Ey Allah'in Resulu dedim. Ben arkadaslarimdan sonra burada kalacak miyim?" dedim.
"Eger geri kalir, kendisiyle Allah'in rizasini dusundugun bir amel yapacak olursan bu ameller sebebiyle mutlaka derecen artacak, merteben yukselecektir. sunu da soyleyeyim. Sen daha yasayacaksin. Oyle ki Allah seninle birkisim kavimlere hayir ulastiracak, diger birkisimlarina da ser" buyurdular. Resulullah aleyhissalatu vesselam sonra,soyle dua ettiler:
"Allahim! Ashabinin hicretini tamama erdir. Onlari gerisin geri (basarisizlikla) cevirme!" Ve sozlerini (Hicret evi olan) Mekke'de olmus olan Sa'd Ibnu Havle hakkinda sarfettikleri "Lakin zavalli, Sa'd Ibnu Havle'dir!" mersiyesiyle tamamladilar."
Buhari, Cenaiz 37, Vesaya 2, 3, Fezailu'l-Ashab 49, Megazi 77, Nafakat 1, Marza 13,16, 43, Feraiz 6; Muslim, Vesaya 5, (1628); Muvatta 4, (2, 763); Tirmizi 6, (975); Ebu Davud, Vesaya 2, (2864); Nesai, Vesaya 3, (6, 241, 243).

VARISE VASIYET

5762 - Amr Ibnu Harice radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselm devesinin uzerinde hitabede bulundu. Ben devenin boynunun altinda idim. Deve durmadan gevis getiriyor, hayvanin salyasi omuzlarimin arasina akiyordu. Iste bu esnada Aleyhissalatu vesselam'in su sozunu isittim;
"Allah Teala Hazretleri her hak sahibine hakkini verdi. Bu sebeple varislerden biri Iehine vasiyet yoktur."
Tirmizi Vesaya 5, (2122); NesaiVesaya 5, (6, 247).

5763 - Talha Ibnu Musarrif anlatiyor: "Ibnu Ebi Evfa radiyallahu anh: "Resulullah vasiyette bulundu mu?" diye sordum.
"Hayir dedi. Ben tekrar:
"Oyleyse, kendi vasiyette bulunmaksizin halka nasil vasiyeti farz kilar veya emreder" dedim.
"Kitabullah'i vasiyet etti " diye cevap verdi."
Buhari, Vesaya 1, Megazi 83, Fezailu'l-Kur'an 18; Muslim, Vasiyet 16, (1634); Tirmizi, Vesaya 4, (2120); Nesai, 2 (6, 240).

5764 - Esved Ibnu Yezid anlatiyor: "Hz. Aise radiyallahu anha'nin yaninda, Hz. Ali'nin Resulullah aleyhissalatu vesselam'in vasisi oldugunu soylemislerdi:
"Resulullah ona ne zaman vasiyette bulundu? Olecegi sirada o benim gogsume yaslanmis vaziyette idi, bir legen getirtti. Kucagimda bukulmustu, oldugunu bile hissetmedim. Oyleyse ona ne zaman vasiyet etti" diye itiraz etti."
Buhari, Vesaya 1, Megazi 83; Muslim, Vasiyyet 19, (1636); Nesai, Vesaya 2, (6, 240).

5765 - Amr Ibnu su'ayb an ebihi an ceddihi anlatiyor: "As Ibnu Vail es-Sehmi (kendi adina) yuz kolenin azad edilmesini vasiyet etti. Oglu Hisam, ona bedel, elli tanesini azad etti. Oglu Amr da ona bedel geri kalan elliyi azad etmek istedi ve:
"Hele Resulullah aleyhissalatu vesselam'a bir sorayim!" dedi, ona gelip:
"Ey Allah'in Resulu! Babam, kendi adina, yuz kole azad edilmesini vasiyet etmisti. Hisam onun adina elli kole azad etti! Benim uzerime de elli tanesi kaldi. Onun adina ben azad edebilir miyim?" dedim. Aleyhissalatu vesselam, bana: "Eger o musluman idiyse, ona bedel azad etseniz veya ona bedel sadaka verseniz veya ona bedel hacc yapiverseniz bu ona ulasirdi" buyurdular."
Ebu Davud, Vesaya 16, (2883).

YETIMIN VASISI

5766 - Ebu Zerr radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Ey Ebu Zerr! Ben seni zayif bir kimse goruyorum. Ben kendim icin sevdigimi senin icin de aynen severim. Oyleyse iki kisi uzerine emir olmayasin, yetim malina da velilik yapmayasin."
Ebu Davud, Vesaya 4, (2868); Nesai, Vesaya 10, (6, 255).

5767 - Amr Ibnu Su'ayb an ebihi an ceddihi anlatiyor: "Bir adam Aleyhissalatu vesselam'a gelerek: "Ben fakirim, hicbir seyim yok, ustelik bir de yetimim var!" dedi. Aleyhissalatu vesselam:
"Yetimin malindan ye! Ancak bunu yaparken ne israfa kac, ne aceleci ol, ne de kendine mal et" buyurdular."
Ebu Davud, Vesaya 8, (2872); Nesai, Vesaya 11, (6, 256).

5768 - Hz. Ali radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'dan iki sey ogrendim: "Ihtilamdan sonra yetimlik kalmaz, geceye kadar gun boyu sessiz durmak yoktur."
Ebu Davud, Vesaya 9, (2873).

VAAD

"Abdullah Ibnu Ebi'l-Humsa radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'a daha bi'set (peygamberlik) gelmezden once bir sey satin almistim. O alis-veristen ona hala bir miktar (borc) bakiyesi kalmisti. Ben o kalani, kendisine yerinde vermeyi vaadettim. Ama bunu unuttum. Uc gun gectikten sonra hatirladim, geldigimde o hala (sozlestigimiz) yerindeydi.
"Ey genc, bana mesakkat verdin, ben uc gundur burada seni bekliyorum!" buyurdular."
Ebu Davud, Edeb 90, (4996).

5769 - Hz. Cabir radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Bahreyn'in sadaka mali geldimi sana soyle soyle (avuc avuc) verecegim" dedi ve uc kere eliyle gosterdi. Bahreyn'in mali gelmezden once Aleyhissalatu vesselam vefat etti. Mal Hz. Ebu Bekr'e gelince, bir munadi ile halka soyle ilanda bulundu:
"Kime Resulullah'in bir vaadi veya bir borcu var idiyse bana gelsin!"
Cabir der ki: "Ben hemen Hz. Ebu Bekr radiyallahu anha'ya gittim ve Resulullah aleyhissalatu vesselam'in: "Bahreyn'in sadaka mali geldimi ben sana soyle soyle verecegim" deyip uc kere iki eliyle isaret yaptigini soyledim. Bunun uzerine Hz. Ebu Bekr bana derhal verdi.
Cabir der ki: "Bundaii sonra da Ebu Bekr'e rastladim ve yine istedim. Ama bu sefer vermedi. Sonra tekrar ona geldim, yine vermedi, sonra ucuncu sefer geldim yine vermedi. Ben de:
"Sana bir geldim vermedin, sonra bir daha geldim yine vermedin, bir kere daha geldim yine vermedin. Ya bana verirsin, ya da seni bana karsi cimri bilecegim" dedim. Bunun uzerine:
"Bana karsi cimri bilecegim mi dedin? Cimrilikten daha kotu hangi hastalik var?" dedi ve bunu uc kere tekrar etti ve devam etti:
"Ben seni reddettigim her defasinda (icimden) sana vermek istedim" dedi. (Bana bir avuc avuclayip verdi).

5770 - Muhammed Ibnu Ali anlatiyor: "Cabir Ibnu Abdillah'i dinledim. Diyordu ki:
"Hz. Ebu Bekr'e geldim. Ebu Bekr bana (birkac avuc avuclayip verdikten sonra) "sunlari bir say!" dedi. Ben de saydim. Hepsi besuz taneydi. Hz. Ebu Bekr: "Bunun iki mislini al!" dedi."

Buhari, Hibe 18, Kefalet 3, Sehadat 28, Humus 17; Muslim, Fezail 60, (2314).



Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.

----

Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 5761-5770 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.



Kur’an’ı Kerim

Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:

“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.

İlahi Kitapların Özelliği


İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.

KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)


Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.

KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?

Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler

Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.

Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.