Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 5941-5950 )

5941 - Hz. Enes radiyallahu anh anlatiyor: "Bir adam Resulullah aleyhissalatu vesselam'a gelerek: "Hayvanimi baglayarak mi yoksa serbest birakarak mi Allah'a tevekkul edeyim?" diye sormustu. Ona: "Bagla ve tevekkul et!" buyurdu."
Tirmizi, Kiyamet 61, (2519).

5942 - Ibrahim Nehai anlatiyor: "Dahhak Ibnu Kays, Mesruk'u isci olarak kullanmak istemisti. Umare tu'bnu Ukbe ona:
"Hz. Osman radiyallahu anh'in katillerinden baki kalmis bir adami isti'mal mi edeceksin?" dedi. Mesruk rahimehullah da ona:
"Abdullah Ibnu Mes'ud radiyallahu anh bana rivayet etti ki: "Resulullah aleyhissalatu vesselam baban Utbe'yi oldurmek istedigi zaman; (baban):
"Cocuklara kim hami olacak?" dedi. Aleyhissalatu vesselam da: "Ates!" buyurdular. Ben senin icin Resulullah'in (munasib gorup) razi olduguna ben de raziyim!" dedi."
Ebu Davud, Cihad 128, (2686).

5943 - Huzeyfe radiyallahu anh anlatiyor: "Necran'in iki sahibi Seyyid ve Akib, Resulullah aleyhissalatu vesselam'a geldiler. Onunla mulaane yapmak istiyorlardi.
Bunlardan biri arkadasina: "Bunu yapma! Eger (Muhammed gercek) bir peygamberse ve bize lanette bulunursa biz bir daha felah bulamadigimiz gibi, bizden sonra gelecek nesiller de iflah olmazlar!" dedi. Resulullah'a gelip:
"Biz sana istedigini verecegiz, bizimle emin birini gonder. Bizimle emin olmayani gonderme!" dediler. Aleyhissalatu vesselam:
"Ben sizinle gercekten hakkiyla emin bir adam gonderecegim" buyurdu. Bunun uzerine Resulullah'in ashabi (bu ovulen sahis olabilmek icin) ona yaklasti. Aleyhissalatu vesselam: "Ey Ebu Ubeyde Ibnu'l-Cerrah, sen kalk!" emretti. Ebu Ubeyde kalkinca, Resulullah aleyhissalatu vesselam: "Iste su bu ummetin eminidir!" buyurdular."
Buhari, Fedailu'l-Ashab 21, Megazi 72, Icazetu Haberi'l-Vahid 1.

5944 - Yine Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Seytanlar icin develer vardir. Seytanlar icin evler vardir. Seytanlara ait develere gelince, ben, onlari gordum. (Soyle ki): Biriniz, yedeginde, iyi besledigi seckin develerle (yola) cikar, bunlardan hicbirine binmez. Yol esnasinda yurumekten kesilmis (bir din) kardesine rastlar, devesine onu da almaz (iste bu develer seytana aittir, cunku gosteris ve tefahur icin beslenmistir). Seytana ait evlere gelince, onlarin, (mureffeh) insanlar tarafindan (seyahata cikinca kullanilan ve) ipeklerle ortulmus kafeslerden (hevdec) baskasi olmadigini zannediyorum"
Ebu Davud, Cihad 62, (2568).

5945 - Yine Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"(Kitlik) senesi, yagmurun yagmadigi (sene) degildir. Asil kitlik senesi, yasmur bol bol yagdigi halde yerin hicbir sey bitirmeyigi senedir."
Muslim, Fiten 44, (2904).

5946 - Mutarraf Ibnu Abdillah Ibni's-Sihir, babasindan naklen diyor ki: "Resslullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Ademoglunun misali, yanibasinda doksandokuz tane (oldurucu) belanin bulunmasina benzer: Bu belalardan kurtulmus olsa bile, sonunda olunceye kadar cekecegi duskunluk hali yakalayacaktir."
Tirmizi, Kader 14, (2151).

5947 - Ibnu Abbas radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Iki (buyuk) nimet vardir. Insanlarin cogu onlar hususunda aldanmistir:
- Sihhat,
- Ve bos vakit!"
Buhari, Rikak 1; Tirmizi, Zuhd 1, (2305).

5948 - Yine Ibnu Abbas radiyallahu anh anlatiyor: "Museylime-i Kezzab, Resulullah aleyhissalatu vesselam zamaninda (Medine'ye) gelip ve: "Eger Muhammed bu isi (hilafeti) kendinden sonra bana birakirsa ben ona tabi olurum" demeye basladi. Sonra kavminden kalabalik bir cemaatle Medine'ye geldi. Resulullah aleyhissalatu vesselam da Sabit Ibnu Kays Ibni Semmas ile birlikte ona ugradi. Bu sirada Aleyhissalatu vesselam'in elinde bir dal parcasi vardi. Arkadaslarinin arasinda oturmakta olan Museylime'ye yaklasti ve:
"Sen benden su parcayi istemis olsan dahi bunu sana vermem! Sen, Allah'in senin hakkindaki emrini asla tecavuz edemeyeceksin. (Sayet bana itaatten) yuz cevirecek olursan Allah mutlaka senin hakkindan gelecektir. Oyle zannediyorum ki, sen, hakkinda banna ne gosterilmis ise, o gosterilmis olan kimsesin! (Iste Sabit, bana bedel sana cevap verecek!" buyurup, oradan ayrildi.)
Ibnu Abbas der ki: "Ben, Resulullah aleyhissalatu vesselam'in: "Oyle zannediyorum ki, sen, hakkinda bana ne gosterilmis ise, o gosterilmis olan kimsesin" sozu ile neyi kastettigini sordum. Ebu Hureyre radiyallahu anh bana su hususu haber verdi: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurmustu ki:
"Ben bir gun ruyamda, elimde iki altin bilezik gordum. Yine ruyamda onlara fazla bir ilgi gostermistim. Allah Teala hazretleri: "Onlara ufle!" diye vahyetti, ben de ufledim, derken ucup gittiler. Ben bunlari, benden sonra cikacak iki yalanci ile yorumladim"
Ravi, Ubeydullah der ki: "Bunlardan biri, San'a'nin sahibi el-Anesi, digeride Yemame'nin sahibi Museylime'dir.
Buhari, Menakib 25, Megazi 70, 71, Tevhid 29; Muslim, Ru'ya 21, (2273).

5949 - Seleme Ibnu Nu'aym Ibni Mes'ud el-Esca'i, babasi radiyallahu anh'tan anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'in, Museylime'nin kendisine yazdigi mektubu okuyunca, mektubu getiren iki elciye soyle soyledigini isitmistir: "Bu yazdigi meselede siz ne diyorsunuz?" Elciler:
"Biz de onun soyledigini soyleriz!" dediler. Bunun uzerine Aleyhissalatu vesselam: "Eger elcileri oldurmemek kaide olmasaydi boyunlarinizi muhakkak ucururdum!" buyurdular."
Ebu Davud, Cihad 166, (2761).

5950 - Ibnu Amr Ibnu'l-As radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, beraberinde Taif'e giderken bir kabre ugrayinca sunu soylemisti: "Bu kabir, Ebu Rigal'in kabridir. Su Harem mintikasi sebebiyle (kavmine gelen musibetten) masum kalmisti. (Harem'den harice) cikinca kavmini carpan bela onu da burada yakaladi ve buraya defnedildi. Soyledigimin delili, altindan bir dalin beraberinde gomulmus olmasidir. Eger kabri acacak olsaniz, onu bulup cikarirsiniz!"
Bunun uzerine halk, alelacele orayi kazip mezkur altin dali cikardi."

Ebu Davud, Harac 41, (3088).



Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.

----

Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 5941-5950 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.



Kur’an’ı Kerim

Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:

“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.

İlahi Kitapların Özelliği


İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.

KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)


Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.

KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?

Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler

Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.

Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.