Mekke'de nâzil olmuştur. 27, 28 ve 29.
âyetlerinin Medine'de nâzil olduğu da rivayet edilmiştir. 34 (otuzdört)
âyettir. Hz. Lokman'ın kıssasını anlattığı için bu adı almıştır.
31 – Lokman Suresi - Diyanet İşleri Meali
Rahmân ve Rahîm
(olan) Allah'ın adıyla.
6. İnsanlardan öylesi var ki, herhangi bir
ilmî delile dayanmadan Allah yolundan saptırmak ve sonra da onunla alay etmek
için boş lafı satın alır. İşte onlara rüsvay edici bir azap vardır.
7. Ona âyetlerimiz okunduğu zaman, sanki bunları
işitmemiş, sanki kulaklarında ağırlık varrmış gibi büyüklük taslayarak yüz
çevirir. Sen de ona acıklı bir azabın müjdesini ver!
9. Orada ebedi kalacaklardır. Bu, Allah'ın
verdiği gerçek sözdür. O, mutlak güç ve hikmet sahibidir.
10. O, gökleri görebildiğiniz bir direk
olmaksızın yarattı, sizi sarsmasın diye yere de ulu dağlar koydu ve orada her
çeşit canlıyı yaydı. Biz gökyüzünden su indirip, orada her faydalı nebattan
çift çift bitirdik.
11. İşte bunlar Allah'ın yarattıklarıdır.
Şimdi (ey kâfirler!) O'ndan başkasının ne yarattığını bana gösterin! Hayır
(gösteremezler)! Zalimler açık bir sapıklık içindedirler.
12. Andolsun biz Lokman'a: Allah'a şükret!
diyerek hikmet verdik. Şükreden ancak kendisi için şükretmiş olur. Nankörlük
eden de bilsin ki, Allah hiçbir şeye muhtaç değildir, her türlü övgüye
lâyıktır.
13. Lokman, oğluna öğüt vererek:
Yavrucuğum! Allah'a ortak koşma! Doğrusu şirk, büyük bir zulümdür, demişti.
14. Biz insana, ana-babasına iyi
davranmasını tavsiye etmişizdir. Çünkü anası onu nice sıkıntılara katlanarak
taşımıştır. Sütten ayrılması da iki yıl içinde olur. (İşte bunun için) önce
bana, sonra da ana-babana şükret diye tavsiyede bulunmuşuzdur. Dönüş ancak
banadır.
15. Eğer onlar seni, hakkında bilgin
olmayan bir şeyi (körü körüne) bana ortak koşman için zorlarlarsa, onlara itaat
etme. Onlarla dünyada iyi geçin. Bana yönelenlerin yoluna uy. Sonunda dönüşünüz
ancak banadır. O zaman size, yapmış olduklarınızı haber veririm.
16. (Lokman, öğütlerine devamla şöyle
demişti:) Yavrucuğum! Yaptığın iş (iyilik veya kötülük), bir hardal tanesi
ağırlığında bile olsa ve bu, bir kayanın içinde veya göklerde yahut yerin
derinliklerinde bulunsa, yine de Allah onu (senin karşına) getirir. Doğrusu
Allah, en ince işleri görüp bilmektedir ve her şeyden haberdardır.
17. Yavrucuğum! Namazı kıl, iyiliği emret,
kötülükten vazgeçirmeye çalış, başına gelenlere sabret. Doğrusu bunlar,
azmedilmeye değer işlerdir.
18. Küçümseyerek insanlardan yüz çevirme ve
yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Zira Allah, kendini beğenmiş övünüp duran
kimseleri asla sevmez.
20. Allah'ın, göklerde ve yerdeki (nice
varlık ve imkânları) sizin emrinize verdiğini, nimetlerini açık ve gizli olarak
size bolca ihsan ettiğini görmediniz mi? Yine de, insanlar içinde, -bilgisi,
rehberi ve aydınlatıcı bir kitabı yokken- Allah hakkında tartışan kimseler
vardır.
21. Onlara "Allah'ın indirdiğine uyun"
dendiğinde: Hayır, biz babalarımızı üzerinde bulduğumuz yola uyarız, derler. Ya
şeytan; onları alevli ateşin azabına çağırıyor idiyse!
22. İyi davranışlar içinde kendini
bütünüyle Allah'a veren kimse, gerçekten en sağlam kulpa yapışmıştır. Zaten
bütün işlerin sonu Allah'a varır.
23. (Resûlüm!) İnkâr edenin inkârı seni
üzmesin. Onların dönüşü ancak bizedir. İşte o zaman yaptıklarını kendilerine
haber veririz. Allah kalplerde olanı şüphesiz çok iyi bilir.
25. Andolsun ki onlara, "Gökleri ve
yeri kim yarattı?" diye sorsan, mutlaka "Allah..." derler. De
ki: (Öyleyse) övgü de yalnız Allah'a mahsustur, ama onların çoğu bilmezler.
26. Göklerde ve yerde ne varsa, hepsi
Allah'ındır. Bilinmeli ki, asıl ganî ve övülmeye lâyık olan Allah'tır.
27. Şayet yeryüzündeki ağaçlar kalem, deniz
de arkasından yedi deniz katılarak (mürekkep olsa) yine Allah'ın sözleri
(yazmakla) tükenmez. Şüphe yok ki Allah mutlak galip ve hikmet sahibidir.
28. (İnsanlar!) Sizin yaratılmanız ve
diriltilmeniz, ancak tek bir kişinin yaratılması ve diriltilmesi gibidir.
Unutulmasın ki, Allah her şeyi bilen ve görendir.
29. Bilmez misin ki Allah, geceyi gündüze
ve gündüzü geceye katmaktadır. Güneşi ve ayı da buyruğu altına almıştır.
Bunların her biri belli bir vâdeye kadar hareketine devam eder. Ve Allah,
yaptıklarınızdan tamamen haberdardır.
30. Çünkü Allah, hakkın ta kendisidir;
O'ndan başka taptıkları ise hiç şüphesiz bâtıldır. Gerçekten Allah çok yüce,
çok uludur.
31. Size varlığının delillerini göstermesi
için, Allah'ın lütfuyla gemilerin denizde yüzdüğünü görrmedin mi? Şüphesiz
bunda, çok sabreden, çok şükreden herkes için ibretler vardır.
32. Dağlar gibi dalgalar onları kuşattığı
zaman, dini tamamen Allah'a has kılarak (ihlâsla) O'na yalvarırlar. Allah
onları karaya çıkararak kurtardığı vakit içlerinden bir kısmı orta yolu tutar.
Zaten bizim âyetlerimizi, ancak nankör hâinler bilerek inkâr eder.
33. Ey İnsanlar! Rabbinize karşı gelmekten
sakının. Ne babanın evlâdı, ne evlâdın babası nâmına bir şey ödeyemeyeceği
günden çekinin. Bilin ki, Allah'ın verdiği söz gerçektir. Sakın dünya hayatı
sizi aldatmasın ve şeytan, Allah'ın affına güvendirerek sizi kandırmasın.
34. Kıyamet vakti hakkındaki bilgi, ancak
Allah'ın katındadır. Yağmuru O yağdırır, rahimlerde olanı O bilir. Hiç kimse
yarın ne kazanacağını bilemez. Yine hiç kimse nerede öleceğini bilemez.
Şüphesiz Allah, her şeyi bilendir, her şeyden haberdardır.
Diyanet İşleri Meali - Kuranı Kerim
| |||