Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 1011-1020 )

1011 - Muhelleb Ibnu Ebi Sufre (rahimehullah) Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i dinleyen birisinden, Efendimiz'in soyle soyledigini naklediyor: "Dusman size gece baskini yaparsa Ha-mim La yunsarun deyin."
Tirmizi, Cihad 11, (1682); Ebu Davud, Cihad 78, (2597).

1012 - Ka'b Ibnu Malik (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) gazveye cikmaya karar verdigi zaman, sasirtarak baska bir zan uyandirir ve: "Harb bir hiledir" derdi."
Ebu Davud Cihad 101, (2637); Buhari, Cihad 157; Muslim, Cihad 18, (1740).

1013 - Muaz Ibnu Cebel (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
Gazve iki cesittir: Birincisi kisinin Allah'in rizasini aramak icin yaptigi gazvedir. Bu maksadla gazve yapan imama da itaat eder, en kiymetli seyini harcar, ortagina kolaylik gosterir, fesaddan kacinir. Bunun uykusu da uyanikligi da tamamen kendisi icin ucret olur. Bir de ovunmek, riyakarlikta bulunmak ve kendini satmak icin savasan, imama isyan eden, arzda fesad cikaran kimse vardir. Boyle gazveden asgari ucreti bile elde edemez."
Ebu Davud, Cihad 25, (2515); Nesai, Cihad 46, (6, 49); Muvatta Cihad 18 (2, 466).

1014 - Kays Ibnu Abbad anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in ashabi (radiyallahu anhum) savas sirasinda ses cikarmayi sevmezlerdi."
Ebu Davud, Cihad 112, (2656).

1015 - Ebu'd-Derda (radiyallahu anh)'nin anlattigina gore, cihada giderken, yola cikip, halkin gececegi yere durarak, herkese duyuracak sekilde soyle bagirirmis: "Ey insanlar: Kimin uzerinde bir borc oldugu halde, cihada katilir ve bilirse ki, oldugu takdirde bu borc odenmeyecektir, hemen geri donsun, sakin pesime takilmasin. Zira, o, bu haliyle cihadin karsiligini alamaz."
Rezin'in ilavesidir.

CIHADA NIYETTE SIDK VE IHLAS

1016 - Ebu Musa (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e, secaat olsun diye veya hamiyyet (kavmi, ailesi,dostu) icin veya gosteris icin mukatele eden kimseler hakkinda sorularak bunlardan hangisi "Allah yolunda"dir? dendi. Resulullah: "Kim, Allah'in kelami yucelsin diye mukatele ederse, o Allah yolundadir" diye cevap verdi."
Buhari, Cihad 15, Hums 10, Ilm 35, Tevhid 28; Muslim, Imaret 149,(1904); Tirmizi, Fedailu'l-Cihad 16, (1646); Ebu Davud, Cihad 26, (2517); Nesai, Cihad 21; Ibnu Mace, Cihad 13, (2783).

1017 - EbuHureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir adam gelerek Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e: "Ey Allah'in Resulu, bir kimse Allah yolunda cihad arzu ettigi halde bir de dunyalik isterse durumu nedir?" diye sordu. Su cevabi verdi: "Ona hicbir sevab yoktur!"Adam ayni soruyu uc sefer tekrar etti, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) da her seferinde: "Ona sevab yoktur!" diye cevap verdi."
Ebu Davud, Cihad 25, (2516).

1018 - Seddad Ibnu'l-Had (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir bedevi gelerek Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a iman etti. Sonra da sordu: "Seninle hicret edeyim mi?" Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onu ashabindan birine teslim edip mesgul olmasini soyledi. Sonra yapilan gazvede Resulullah (aleyhissalatu vesselam), bir miktar ganimet elde etmisti. Bunu taksim etti ve bedeviye de bir pay ayirdi. Bedevi: "Bu nedir?" diye sordu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Bu payi sana ayirdim" dedi. Adam:"Ben bunun icin sana tabi olmus degilim, ben -eli ile bogazini gostererek- suraya bir ok atilip olmem ve cennete gitmem icin sana tabi oldum" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) da: "Sen Allah'a sadik oldun mu o da sana sadik olur (diledigini verir)" dedi.
Askerler bir muddet durdular. Sonra dusmanla mukatele etmek uzere kalktilar. Adamcagizi, az sonra sirtlayip Hz.Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e getirdiler. Tam gosterdigi yere bir ok isabet etmis ve olmustu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"Bu, o adam mi?" diye sordu: "Evet, odur!" dediler.
"Oyleyse o Allah'a dogru soyleyip sadakat gosterdi, Allah da ona sadakat gosterdi" dedi.
Adam, Resulullah (aleyhissalatu vessselam)'in cubbesi ile kefenlendi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) cenazeyi one cikardi, uzerine namaz kildi. Okudugu duadan isitilenler arasinda su da vardi: "Ey Allahim, bu senin bir kulundur. Senin yolunda hicret etmek uzere memleketinden ayrildi. Sehid olarak olduruldu. Ben buna sahidlik ediyorum."
Nesai, Cenaiz 61, (4, 60, 61).

1019 - Abdurrahman Ibnu Ebi Ukbe, babasindan naklediyor. Babasi Iran asilli bir azadli idi. Der ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte Uhud Savasi'na katildim. Musriklerden bir adama darbeyi indirdim ve: "Al, bu sana benden, ben Iranli bir koleden!" dedim. (Sozlerimi isitmis bulunan) Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bana dogru bakti ve: "Niye, ben Ensari bir koleyim demedin? Bir kavmin kizkardeslerinin oglu o kavimden sayilir" dedi.
Ebu Davud, Edeb 121, 5/23; Ibnu Mace, Cihad 13, (2784).Bu hadisin son cumlesi yani,ibaresi diger kitaplarda da yer alir. Buhari, Feraiz 24, Tirmizi, Menakib 85, (3897); Nesai, Zekat 96, (5,106); Muslim, Zekat 133, (1059).

KITAL VE GAZVE AHKAMI

1020 - Bureyde (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir ordunun veya seriyyenin basina komutan tayin ettigi zaman, -hassaten komutana- Allah'a karsi muttaki olmasini, beraberindeki Muslumanlara da hayir tavsiye eder ve sonra sunlari soylerdi:
"Allah'in adiyla ve Allah'in rizasi icin savasin. Allah'i inkar eden kafirlerle carpisin. Gaza edin fakat ganimete hiyanet etmeyin, haksizlikda bulunmayin, olulerin vucudlarina satasip burun ve kulaklarini kesmeyin, (onunuze cikan) cocuklari oldurmeyin!
Musrik dusmanlarla karsilasinca onlari once uc seyden birine cagir: Bunlardan birine cevap verirlerse onlardan bunu kabul et ve artik dokunma!
Once Islam davet et. Icabet ederlerse hemen kabul et ve elini onlardan cek. Sonra onlari yurtlarindan muhacirler diyarina hicrete davet et.Ve onlara haber ver ki, eger bunu yapacak olurlarsa Muhcacirler‚ va'dedilen butun mukafaat ve vecibeler aynen onlara da terettup edecektir. Hicretten imtina edecek olurlarsa bilsinler ki, Musluman bedeviler hukmundedirler ve Allah'in mu'minler uzerine cari olan hukmu onlara icra edilecektir; ganimet ve fey'den kendilerine hicbir pay ayrilmayacaktir. Muslumanlara birlikte cihada katilirlarsa o haric, (o zaman ganimete istirak ederler.)
Bu sartlarda Musluman olma teklifini kabul etmezlerse, onlardan cizye iste, musbet cevap verirlerse hemen kabul et ve onlari serbest birak.
Budan da imtina ederlerse, onlara karsi Allah'tan yardim dile ve onlarla savas. Bu durumda bir kale ahalisini muhasara ettiginde onlar senden Allah ve Resulu'nun ahd ve emanini talep ederlerse kabul etme: onlar icin, kendine ve ashabina ait bir eman tani. Zira sizin kendi ahdinizi veya arkadaslarinizin ahdini bozmaniz, Allah'in ve Resulu'nun ahdini bozmaktan ehvendir.
Eger bir kale ahalisini kusattiginda onlar, senden Allah'in hukmunu tatbik etmeni isterlerse sakin onlara Allah'in hukmunu tatbik etme, lakinkendi hukmunu tatbik et. Zira Allah'in onlar hakkindaki hukmune isabet edip etmeyecegini bilemezsin."

Muslim, Cihad 3, (1731); Tirmizi, Siyer 48, (1617), Diyat,14, (1408); Ebu Davud, Cihad 90, (2612, 2613).



Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.

----
Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 1011-1020 ) -Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.

Kur’an’ı Kerim

Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:

“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.

İlahi Kitapların Özelliği


İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.

KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)


Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.

KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?

Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler

Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.

Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.