Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 1251-1260 )
1251 - Muvatta'nin bir baska rivayetinde soyle
gelmistir: "Biradam Hz. Omer (radiyallahu anh)'e, ihramda iken oldurdugu
cekirge hakkinda sordu. Hz. Omer, (yaninda bulunan) Ka'bu'l-Ahbar'a: "Gel
beraber hukmedelim" dedi. Ka'b: "Bir dirhem tasadduk etmesi gerekir"
diye hukmetti. Hz. Omer ona: "Sen dirhemleri buluyorsun. Surasi muhakkak
ki hurma, cekirgeden daha hayirlidir" dedi.
1252 - Ibnu Sirin (rahimehullah) anlatiyor:
"Bir adam Hz. Omer (radiyallahu anh)'e gelerek: "Ben ve arkadasim
ihramli oldugumuz haldeAkabe'deki bir tepeye dogru atlarimizla yaris yaptik ve
bu esnada bir ceylan oldurduk. Bu fiilimize hukmunuz nedir?" diye sordu.
Hz. Omer (radiyallahu anh), yaninda bulunan birine: "Gel beraber
hukmedelim"dedi.
(Ibnu Sirin) der ki: "Ikisi birlikte bir
keciye hukmettiler. Bununuzerine adam dondu ve (yanindakilere): "Omer'e
bakin, mu'minlerin emiri ama, bir ceylan hakkinda hukum veremiyor, yardimci
olarak bir adam cagiriyor!" dedi. (Bu sozu isiten) Hz.Omer (radiyallahu
anh), adami cagirtip:
"Sen Maide suresini okudun mu?" diye
sordu. Adam:
"Hayir!" deyince: "Pekiyi
(hukum vermede yardimini istedigim) bu adami taniyor musun?" dedi. Adam bu
soruya da:
"Hayir!" deyince Hz. Omer:
"Eger, Maide suresini okudugunu soyleseydin dayakla canini
yakacaktim" dedi ve ilave etti:
"Cenab-i Hakk Kitab-i Mubin'inde:
"Ey iman edenler... Icinizden adalet sahibi iki adam hukum (ve takdir)
edecektir..." (Maide 95) buyurmustur. Ve su da Abdurrahman Ibnu
Avftir."
Muvatta, Hacc 231,(1,414).
1253 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)
demistir ki: "Kim, haccin nusukunden farzlari disinda bir sey unutur veya
terkederse bir kan (dem) akitsin."
Muvatta, Hacc 240, (1, 419).
HACC-I IFRAD
1254 - Hz. Aise (radiyallahu anha)'den
rivayete gore, Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) hacc-i ifrad
yapmistir."
Muslim, Hacc 122,(1211); Muvatta, Hacc 38,
(1,335); Tirmizi, Hacc 10, (820); Ebu Davud, Menasik 23,(1777); Nesai, Hacc 48,
(5,145).
1255 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma)
buyurmustur ki: "Babam Omer (radiyallahu anh) dedi ki): "Haccinizla
umrenizin arasini ayirin. Zira boyle yapmak, sizden birinin haccinin daha
mukemmel olmasini saglar. Umrenizin mukemmel olmasi da, onu hacc aylari disinda
yapmaya baglidir."
Muvatta, Hacc 67, (1, 347).
1256 - Hz. Muaviye (radiyallahu anh)'den yapilan
rivayete gore soyle buyurmustur: "EyResulullah'in ashabi! Biliyor musunuz,
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sunu sunu yapmayi yasakladi, kaplan
derilerine oturmayi yasakladi?" Dinleyenler: "Evet (biliyoruz!)"
dediler. Hz.Muaviye (radiyallahu anh) tekrar sordu: "Resulullah
(aleyhissalatu vesselam)'in hacc ile umrenin arasini birlestirmenizi (hacc-i
kiran yapmanizi) da yasakladigini biliyor musunuz?" Yanindakiler:
"Hayir, bunu bilmiyoruz!" dediler. Hz. Muaviye (radiyallahu anh):
"Oyleyse bilin, bu da oburleriyle
birlikte (yasaklar arasinda). Ne var ki, sizler unutmussunuz!" dedi.
Ebu Davud, Menasik 23, (1794).
1257 - Hz. Cabir ve Ebu Said el-Hudri
(radiyallahu anhuma) soyle demislerdir: "Biz Resulullah (aleyhissalatu
vesselam) ile birlikte hacc icin avazimizin ciktigi kadar yuksek sesle telbiye
getirerek (Mekke'ye) geldik."
Muslim, Hacc 212, (1248).
HACC-I KIRAN
1258 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor:
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam)"i hacc ve umre her ikisi icin de
(ihrama girip) telbiye cekerken isittim." Bekr Ibnu Abdillah el-Muzeni
demis ki: "Ben bunu Abdullah Ibnu Omer (radiyallahu anhuma)'e soyledim.
Bana: "Resulullah (aleyhissalatuvesselam) sadece hacc icin telbiye
getirdi" diye cevap verdi.
Sonra tekrar Enes (radiyallahu anh)'le
karsilastim ve Ibnu Omer'in sozunu kendisine aktardim. Bana (kizarak):
"Galiba bizi cocuk yerine koyuyorsunuz.
Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i: "Umre ve hacc icin
lebbeyk!" derken isittim"dedi."
Buhari, Taksiru s-Salat 5, Hacc 24, 25,
27,117,119, Cihad 104,126; Muslim, Hacc 185,(1232); Ebu Davud, Hacc 24, (1795);
Tirmizi, Hacc 11, (821); Nesai, Hace 49, (5, 150);Ibnu Mace, Hacc 38, (2968,
2969).
1259 - Ebu Vail (radiyallahu anh) anlatiyor:
"es-Subeyy Ibnu Ma'bed dedi ki: "Ben Hiristiyan bir bedevi idim.
Sonradan Musluman oldum. Kabilemden Huzeym Ibnu Surmule adinda bir kimseye
gelerek: "Hey adamim, ben cihad hususunda hirsliyim. Hacc ve umre yapmayi
da uzerime vecibe buldum. Ben bu ikisini nasil birlestirebilirim?"diye
sordum. Bana:
"Ikisini birlestir ve kolayina gelen bir
kurban kes" dedi. Ben de ikisine birden (niyet edip) ihrama girdim.
(Kufe'ye bir merhale mesafedeki) Uzeybe nam mevkiye geldigim zaman Selman Ibnu
Rebia ve Zeyd Ibnu Suhan ile karsilastim. Ben hacc ve umre her ikisi icin
ihramdaydim. Biri digerine benim hakkimda:
"Bu adam devesi kadar da bilgili
degil" dedi. Bunu isitince tepeme dag yikildi zannettim. Dogru Omer
Ibnu'1-Hattab (radiyallahu anh)'agittim. Ben, hac ve umre her ikisi icin de
ihramimi devam ettirerek, hikayemi anlattim. Hz. Omer bana:
"Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)
sunnetine irsad edilmissin" dedi."
Ebu Davud, Menasik 24, (1799); Nesai- Hacc 49,
(5, 146, 147); Ibnu Mace,Menasik 38, (2970).
1260 - Cafer Ibnu Muhammed babasindan
naklediyor: "Mikdad Ibnu'1-Esved, (Mekke yolu uzerindeki Sukya nam
karyede) Hz. Ali (radiyallahu anh)'nin yanina girdi. Hz. Ali, bu sirada develerine
un ve agac yapragi karisimi yemlerini veriyordu. Mikdad:
"Su Osman Ibnu Affan (radiyallahu anh)
hacc ve umrenin arasini birlestirmeyi yasakliyor" dedi. Hz. Ali
(radiyallahu anh), ellerinde un ve yaprak bulasigi oldugu halde disari cikti.
-Kollarindaki un ve yaprak bulasigini hic unutmayacagim- dogru Hz. Osman'in
yanina girdi.
"Sen, dedi haccla umrenin arasini
birlestirmeyi yasakliyormussun, ogru mu?" Hz. Osman (radiyallahu anh) su
cevabi verdi:
"Bu benim reyimdir!" Hz. Ali:
"Umre ve hacc icin lebbeyk!" diyerek, ofkelenmis olarak cikti."
Muvatta, Hacc 40,(1, 336).
Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet
malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı
hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı
Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in
Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn
Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça
“kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte”
kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.
----
Kategoriler
Hatim - Mukabele | Kuran Suresi | Kuran Meali | Kuran Öğreniyorum |
Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 1251-1260 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.
Kur’an’ı Kerim
Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi Kitapların Özelliği
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)
Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.
KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?
Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler
Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.
Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.