Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 1321-1330 )
1321 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma)
anlatiyor: "Kendisine Hz. Aise (radiyallahu anha)'nin: "Hicr'in bir
kismi Beytullah'tan degildir"dedigi haber verilince sunu
soyledi:"Allah'a kasem olsun, sayet Aise bunu Resulullah (aleyhissalatu
vesselam)'tan isitmis ise, kanaatim o ki, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)
su iki ruknun istilamini, bunlar Beyt'in temelleri uzerinde olmadiklari icin
terketmis olmalidir. Keza halk da bu sebeple tavafi Hicr'in gerisinden
yapmaktadir."
Ebu Davud, Menasik 48, (1875).
1322 - Ubeyd Ibnu Umeyr anlatiyor: "Ibnu
Omer (radiyallahu anhuma) iki rukne geldigi zaman (opmek icin) bunlar uzerine
abanir, sikisiklik yapardi. Kendisine: "Ey Ebu Abdirrahman, dedim, sen
Resulullah'in diger ashabinin hicbirinde gormedigim sekilde bu rukunlere abanip
sikisiklik yapiyorsun (sebebi nedir)?"
Bana su cevabi verdi: "Ben boyle
yapiyorsam, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'tan sunu isittigim icindir:
"Bu iki ruknu meshetmek gunahlara kefarettir." Keza Resulullah
(aleyhissalatu vesselam)'tan sunu da isittim: "Kim su Beytullah'i bir
hafta boyu tavaf eder ve sayarsa bir kole azad etmek gibidir." Keza sunu
da soyledigini isittim: "Kisi tavaf icin bir ayagini koyup digerini
kaldirdikca her adimi sebebiyle Allah onun bir hatasini siler ve bir sevap yazar."
Tirmizi, Hacc 111, (959); Nesai, Hacc 134, (5,
221).
1323 - Abdullah Ibnu Abbas (radiyallahu
anhuma) demistir ki: "Multezem, rukn ile kapi arasidir."
Muvatta, Hacc 81, (1, 424).
1324 - Abdurrahman Ibnu Avf (radiyallahu anh)
anlatiyor: "Bir adamin soyle soyledigini isittim: "Resulullah
(aleyhissalatu vesselam) Omer Ibnu'l-Hattab (radiyallahu anh)'a: "Ey Ebu
Hafs, sende fazla kuvvet var. (Haceru'l-Esved'i opecegim diye) zayifa eziyet
vermeyesin. Ruknu bos gorursen yanasarak istilam et, degilse tekbir getirip
gec" dedi. Sonra adam sunu soyledi: "Hz. Omer (radiyallahu anh)'in
bir adama sunu soyledigini isittim: "Insanlara fazla kuvvetinle
eziyetverme."
Rezin'in ilavesidir. Bu rivayeti S'afii
hazretleri Musned'inde (2, 43)kaydetmistir. Ahmed Ibnu Hanbel'in Musned'inde,
hadisi bizzat Hz. Omer rivayet eder (1, 23).
1325 - Nafi' anlatiyor: "Ibnu Omer
(radiyallahu anhuma) her yedide iki rek'at namaz kilardi."
Buhari, Hacc 69; Muallak (senetsiz) o1arak
kaydetmistir.)
1326 - Urve (rahimehullah) anlatiyor:
"Ibnu'z-Zubeyr yedilerin arasini birlestirir ve yuruyusu hizlandirirdi ve
Hz. Aise (radiyallahuanha)'nin de boyle yaptigini soylerdi. Ancak en sonda her
yedi icin iki rek'at (tavaf) namazi kilardi."
Rezin'in ilavesidir.
1327 - Bir diger rivayette: "Ibnu
Zubeyr'in "Fecirden sonra tavaf ta bulundugu, iki rek'at namaz kildigi,
tavaf edince hizli yurudugu" belirtilir."
Rezin ilavesidir.
1328 - Hz. Aise'ye hizmet eden bir kadinin
rivayetine gore: "Hz. Aise (radiyallahu anha) kendisiyle birlikte
kesintisiz, yedili dort tavaf yapmis, her bir yedinin ardindan kilinmasi
gereken iki rek'atlik tavaf namazlarini en sonda ard arda kilmistir. Hz. Aise
(radiyallahu anha) ilaveten demistir ki: "Her bir savtin sonunda rukn-u
istilam mustehabdir."
Rezin ilavesidir.
1329 - Abdurrahrman Ibnu Abdi'l-Kari
anlatiyor: "Omer Ibnu'I-Hattab (radiyallahu anh) ile, sabah namazindan
sonra tavaf ettik. Hz. Omer tavafi tamamlayinca gunese bakti ve (dogdugunu)
goremedi. Devesine binip Zu-Tava nam mevkiye kadar geldi. Orada devesini
durdurarak iki rek'at (tavaf sunnetini) kildi."
Muvatta, Hacc 38, (1, 369).
1330 - Ismail Ibnu Umeyye (merhum) anlatiyor:
"Zuhri'ye, "Ata: "Farz namaz, iki rek'atlik tavaf namazinin
yerini de tutar" diyor, (ne dersiniz)?" dedim. Su cevabi verdi:
"Sunnete uymak daha iyidir. Resulullah (aleyhissalatu vesselam ) yedi
savtlik bir tavaf yapti. Mutlaka onun icin iki rek'atlik bir tavaf namazi
kilmistir."
Buhari,Hacc 69.
Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet
malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı
hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı
Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in
Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn
Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça
“kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte”
kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.
----
Kategoriler
Hatim - Mukabele | Kuran Suresi | Kuran Meali | Kuran Öğreniyorum |
Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 1321-1330 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.
Kur’an’ı Kerim
Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi Kitapların Özelliği
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)
Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.
KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?
Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler
Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.
Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.