Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 1431-1440 )

1431 - Sahiheyn'in Ebu Hureyre (radiyallahu anh)'den kaydettign bir rivayet soyledir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Ey Allahim,tras olanlara magfiret et!" demisti, yanindakiler: "Ey Allah'in Resulu! Kisaltanlar icin de (dua ediver!)" dediler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yine: "Ey Allahim, tras olanlara magfiret et!" buyurdu. Yanindakiler: "Ey Allah'in Resulu! Kisaltanlar icin de (dua ediver!)" dediler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Ey Allahim, tras olanlara magfiret et!" dedi.Yanindakiler: "Ey Allah'in Resulu! Kisaltanlara da (dua ediver)" dediler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) (bu ucuncu talebte): "Kisaltanlara da!" dedi."
Buhari, Hacc 127; Muslim, 320, (1302).

1432 - Muslim'de Ummu'1 Husayn (radiyallahu anha)'in bir rivayeti soyledir: "Veda haccinda Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in, tras olanlara uc kere, kisaltanlara bir kere dua ettigini isittim."

IHRAMDAN CIKMA ( TAHALLUL)

1433 - Abdullah Ibnu Amr Ibni'l-As (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Veda haccinda Mina'da, halkin meselelerini kendisine sormasi icin durmustu. Bir adam gelip:
"(Ben kurbanin trastan once olacagini) bilemedim ve kurbandan once tras oldum?" dedi. Resulullah (aleyhissalàtu vesselam):
"(Simdi de kurbanini) kes, burada bir beis yok" cevabini verdi. Bir baskasi daha gelip:
"(Tasi kurbandan once atmak gerektigini) bilemedim ve taslamayi yapmadan kurban kestim" dedi. Buna da:
"Simdi tasini at, bunda bir mahzur yok!" diye cevap verdi. O gun Resulullah (aleyhissalatu vesselàm)'a "Sunu once, yaptik"; "Bunu sonra yaptik" seklinde takdim te'hirle ilgili her ne soruldu ise hepsine: "Yap bunda bir mahzur yoktur!" diye cevap verdi."
Buhari, Hacc 131, Ilm. 23, 46,Eyman 15; Muslim, Hacc 327, (1306); Muvatta, Hacc 242, (1, 421); Tirmizi, Hacc 76,(916); Ebu Davud, Menasik 80, (2014); Ibnu Mace, Menasik 74, (3051).

1434 - Usame Ibnu Serik (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'la birlikte ben de hacca ciktim. Halk kendisine muracaat ediyordu. Gelenlerden bazisi:
"Ey Allah'in Resulu, tavaftan once sa'y yaptim, bazi seyleri vaktinden sonraya biraktim veya vaktinden once aldim (ne buyurursunuz, hukmu nedir?)" seklinde soruyordu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) da:
"Bunda bir gunah yok. Ancak bir kimse bir Muslumanin irzini makaslarsa (giybetini ederse) o zalimdir. Iste gunah isleyen ve kendini helake atan odur. " buyurdu.
Ebu Davud, Menasik 88, (2015).

1435 - Nafi' anlatiyor: "Ibnu Omer (radiyallahu anhuma), ifaza tavafini yapmis, fakat cehaletle henuz tras olmamis, kisaltma da yaptirmamis bir adama rastladi. Adama, donup tras olmasini veya sacini kisaltmasini, sonra da Beytullah'a yeniden ifaza tavafinda bulunmasini emretti."
Muvatta, Hacc 189, (1, 397).

IHRAMDAN CIKMA VAKTI

1436 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "(Babam) Hz. Omer (radiyallahu anh) buyurdu ki:
"Kim cemretu'1-Akabe'ye tasini atar, sonra tras olur veya kisaltir ve de -yaninda oldugu takdirde- kurbanini keserse, kendisine ihramli iken haram olanlardan -kadina temas ve koku haric- hepsi helal olur. Bunlarin haramligi Beytullah'a yapacagi ifaza tavafina kadar devam eder. Ifaza yapinca onlar da helal olur."
Muvatta, Hacc 221, (1, 410).

1437 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) demistir ki: "Bir kimse cemretu'1-Akabe'ye tasini atti mi kendisine -kadin disinda- haram olan her sey helal olur." Onun bu sozu uzerine:
"Ya koku? (o da mi helal olur?)" diye soruldu. Dedi ki:
"Gercekten ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i misk surunurken gordum. Yoksa o koku degil miydi?"
Nesai, Hacc,231, (5, 277); Ibnu Mace, Menasik 70, (3041).

1438 - Ummu Seleme (radiyallahu anha) anlatiyor: "(Veda haccinda) yevm-i nahrin gecesinde Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in beraber olma nobeti bende idi. O aksam, Vehb Ibnu Zem'ave beraberinde Ebu Umeyye ailesinden bir adam oldugu halde, kamislerini giymis o1arak yanimiza geldiler.
Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Vehb (radiyallahu anh)'e:
"Sen ifaza tavafini yaptin mi Ey Ebu Abdillah ?" diye sordu. Vehb:
"Hayir! Vallahi ey Allah'in Resulu, yapmadim!" deyince, Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Oyleyse su kamisi cikar!" dedi. Vehb, onu basindan cikardi. Arkadasi da kamisini basindan cikardi. Sonra Vehb sordu:
"Nicin (cikariyoruz) Ey Allah'in Resulu`?"
"Cunku bugun, cemreye tas attiginiz takdirde ihramdan cikmaniza, yani size haram edilen her Seyin -kadin haric- helal olmasina ruhsat tanindi. Eger siz, Beytullah'i tavafetmeden aksama girerseniz, cemretu'l-Akabeye tas atmazdan onceki gibi haram olursunuz, bu hal Beytullah'i tavafedinceye kadar devam eder" diye cevap verdi."
Ebu Davud, Menasik 83,(1999).

1439 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) soyle demistir: "Beytullah'i hacc maksadiyla olsun, baska maksadla olsun, her kim tavaf ederse tahallul etmis (ihram yasaklarindan cikmis) olur."(Ibnu Abbas'in bu sozunu nakleden) Ata'ya:
"Bunu neye dayanarak soyluyor?" diye soruldu. Su cevabi verdi:
"Cenab-i Hakk'in su sozune dayanarak:"Sonra varacaklari yer Beyt-i Atik'a muntehidir" (Hacc 33). Kendisine su cevap verildi:
"Ama bu, Arafat'ta vakfeye durulduktan sonra olacaktir."
Ata bu cevap uzerine acikladi: "Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) bunun Arafat vakfesinden once ve sonra olacagini soylerdi. Bu hukmu, Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselain)'in Veda hacci sirasinda Ashab'a verdigi ihramdan cikma emrinden istinbat ediyordu."
Buhari, Megazi 77; Muslim, Hacc 206-208, (1244,1245).

1440 - Hz. Hafsa (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) zevcelerine, Veda hacci senesinde ihramdan cikmalarini emretti. Ben:
"Siz niye ihramdan cikmiyorsunuz?" diye sordum.
"Ben basimi telbid ettim, kurbanligimi hazirladim, kurbanligimi kesmeden ihramdan cikamam"diye cevap verdi."

Buhari, Hacc 34, 107, 126,Megazi 77, Libas 89; Muslim,Hacc 186, (1229); Muvatta, Hacc 180 (1, 394); Ebu Davud,Menasik 24, (1806); Nesai, Hacc 40, (5,136) 67, (5,172); Ibnu Mace, Menasik 72, (3046).



Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.

----

Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 1431-1440 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.



Kur’an’ı Kerim

Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:

“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.

İlahi Kitapların Özelliği


İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.

KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)


Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.

KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?

Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler

Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.

Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.