Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 1501-1510 )

1501 - Naciye Ibnu Cundub (radiyallahu anh) anlatiyor: "(Hudeybiye'de) kurbanliklarin onu kesildigi zaman Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam,)'e gelerek:
"Ey Allah'in Resulu! Kurbanligi benimle gonder, onu Harem'de keseyim!" dedim. Bana:
"Bunu nasil yapacaksin ?" dedi. Ben:
"Onlarin goremeyecekleri yerlerden ve vadilerden gotururum" dedim. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) musaade etti. Ben de onu goturup Harem'de kestim.
Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Harem'de kesilmesi icin benimle gondermisti. Cunku (Mekkeli musrikler) kendisine mani olmuslardi."
Rezin'in ilavesidir (Ibnu Hacer, bu rivayeti Nesai'den naklen Fethu'l-Bari'de kaydeder (4, 382).

1502 - Imam Malik (rahimehullah) demistir ki: "Kisi (haccda) dusman sebebiyle engellenirse, her nerede engele maruz kaldi ise, orada tras olup ihramdan cikar. Kendisine yeniden bunu kaza etmesi gerekmez. Zira Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ve Ashab'i (radiyallahu anhum), kurbanligi Hudeybiye'de kestiler. Beytullah'ta kesilmek uzere gonderilen kurbanliklar mahalline varmazdan ve tavaf yapmazdan once tras olup, her cesit ihram yasaklarindan ciktilar. Ve dahi, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in birisine umre menasikinden) bir sey yapmasi veya (o anda yapmadigini) sonradan yapmasini emrettigi de sahih degilir."
Muvatta, Hacc 98, (1, 360); Buhari, Muhsar 4 (Bab basliginda).

MUDDETTE YANILANLAR VEYA YOLU KAYBEDENLER

1503 - Suleyman Ibnu Yesar anlatiyor: "Ebu Eyyub el-Ensari (radiyallahu anh) hacc yapmak uzere yola cikti. Mekke yolu uzerindeki Badiye'ye gelince develerini kaybetti. Yevm-i nahrde Hz. Omer (radiyallahu anh)'e gelerek, durumu ona anlatti. Hz. Omer (radiyallahu anh) kendisine:
"Once umre yapiyorsun gibi hareket et. Sonra ihramdan cik. Sonra muteakip senenin haccina yetisirsen hacc yap, kolayina giden bir de kurban kes"
Muvatta, Hacc, 153(1, 383).

1504 - Yine Suleyman Ibnu Yesar'dan rivayet edildigine gore: "Hebbar Ibnu'l-Esved, yevm-i nahrde kurban kesmekte olan Hz. Omer (radiyallahu anh)'e gelerek: "Ey mu'minlerin emiri, hesapta yanildik. Biz bugunu arefe gunu diye hesapliyorduk" dedi. Hz. Omer:
"Oyleyse Mekke'ye git, sen ve beraberindekiler tavaf edin, beraberinizde kurban getirdiyseniz bir kurban kesin. Sonra tras olun veya sacinizi kisa kesin ve (artik memleketinize) donun. Gelecek yil yeniden hacc yapin, kurban kesin. Kurbanlik bulamayan, uc gun hacc sirasinda, yedi gun de donuste olmak uzere (on gun) oruc tutsun."
Muvatta, Hacc 154, (1, 383).

MUTEFERRIK HADISLER

1505 - Hz. Ali ve Hz. Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) demislerdir ki: "Ihsarliya ayet-i kerimede"...kolayiniza gelen kurbani..." ifadesiyle emredilmis bulunan kurbandan (Bakara 196) maksad bir koyundur."
Muvatta, Hacc 158).

1506 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma)'den rivayet edilmistir ki: "(Ihsarliya kolayina gelen bir hed terettup eder) ayetinden sorulmus, o da su cevabi vermistir: "Bundan maksad ya bir deve veya bir sigir veya yedi koyundur. Bir koyun kesmem, bana oruc tutmamdan veya bir deveye ortak olmamdan daha hos gelir."
Muvatta, Hacc 160. (Muvatta'da hadisin, "sigir" kelimesine kadar olan kismi mezkurdur. Geri kalan kismini Rezin zikretmistir).

1507 - Sadaka Ibnu Yesar el-Mekki anlatiyor: "Saclari ortulu Yemenli bir kimse Ibnu Omer (radiyallahu anhuma)'e gelip: "Ey Ebu Abdirrahman, ben mustakil bir umre yapmak uzere geldim" dedi. Abdullah Ibnu Omer (radiyallahu anhuma):
"Ben seninle olsaydim da bana sormus bulunsaydin, sana hacc-i kiran yapmani emrederdim" dedi. Adam:
"Bu zaten oyleydi (ancak kacirdim)" dedi. Ibnu Omer (radiyallahu anhuma):
"Basindaki saclardan su ucusanlari al (kes) ve kurban kes!" dedi.
(Orada bulunan) Irakli bir kadin soze karisti:
"Kurbani da neymis ey Ebu Abdirrahman?"
"Kurbanidir!" Kadin tekrar sordu.
"Kurbani nedir?" Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) su cevabi verdi:
"Sadece bir koyun bulabilsem, onu kurban etmem bana oruc tutmadan daha hos gelir."
Muvatta, Hacc 162, (1, 386-387).

MEKKE'YE GIRIS, KONAKLAMA VE ORADAN CIKIS ADABI

1508 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Mekke'ye Keda'dan Batha'nin yanindaki yukari yoldan girdi ve asagi yoldan da cikti."
Buhari, Hacc 41,15; Muslim, Hacc 223 (1257); Ebu Davud, Menasik 45, (1866,1867); Nesaz,105, (5, 200); Ibnu Mace, Menasik 26, (2940).

1509 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma)'den anlatildigina gore: "O, iki dag yolu arasindaki Zu-Tuvnam mevkide geceyi gecirir, sonra Mekke'nin yukari yolundan sehre girerdi. Hacc veya umre yapmak niyetiyle Mekke'ye geldigi vakit, devesini dogruca Beytullah'in kapisinin yaninda ihdirirdi. Sonra (hayvandan iner) Mescid-i Haram'a girer, Haceru'1-Esved ruknune gelir, oradan baslayarak yedi kere Beyt'i tavaf eder ilk ucunde kosar, dordunde de yururdu. Sonra tavaftan cikar, evine donmezden once iki rek'at namaz kilar, Safa ile Merve arasinda da tavaf ta (sa'y) bulunurdu.
Hacc ve umreden ciktigi zaman, Zulhuleyfe'deki Batha'da devesini ihtirirdi. Orada Resulullah (aleyhissalatu vesselam) da devesini ihtirirdi"
Buhari, Hacc 38, 29,148,149; Muslim, Hacc 226 (1259); Muvatta, Hacc 6, (1, 324); Ebu Davud, Menasik 45, (1865); Nesai, Hacc 103, (5,199).

1510 - Nafi' anlatiyor: "Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) Muhassab'da ogle, ikindi, aksam, yatsi namazlarini kilar, bir miktar uyurdu. Ibnu Omer (radiyallahu anhuma), Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in boyle yaptigini soylerdi."

Buhari, Hacc 149; Muslim, Hacc 337, (1310); Muvatta, Hacc 207; Tirmizi, Hacc 81, (921); Ebu Davud, Menasik 87, (2012, 20I3).



Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.

----
Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 1501-1510 ) -Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.

Kur’an’ı Kerim

Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:

“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.

İlahi Kitapların Özelliği


İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.

KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)


Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.

KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?

Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler

Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.

Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.