Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 1631-1640 )

1631 - Amr Ibnu Suayb babasi vasitasiyla dedesinden (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a bir kadin gelerek:
"Bu cocuga karnim yuva, gogsum icecek, kucagim da kundak olmus iken, babasi beni bosadi ve onu da benden koparip almak istiyor!" diye sikayet etti. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam):
"Sen evlenmedikce, cocuga ehaksin!" cevabini verdi."
Ebu Davud, Talak 35, (2276).

1632 - Ebu Hureyre (radiyall hu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) bir oglan cocugunu, baba veya annesini secmede muhayyer birakti. Cocuk annesini secti ve onun eliriden tuttu. Annesi de cocugu alip goturdu."
Tirmizi, Ahkam 21, (1357); Ebu Davud, Talak 35, (2277); Nesai, Talak 52, (6, 185, 186); Ibnu Mace, Ahkam 22, (2351). Yukaridaki metin Tirmizi'nin metidir.

1633 - Hz. Ali (radiyallahu anh) anlatiyor: "Zeyd Ibnu Harise Mekke'ye gitmisti. (Uhud'da sehid dusen) Hz. Hamza'nin kizina ugradi. Ca'fer (radiyallahu anh): "Kizi yanima ben alacagim, ona ben ehakkim, o benim amcamin kizidir ve ustelik yanimda teyzesi var, teyze anne gibidir" dedi. Hz. Ali (radiyallahu anh) de: "Ona ben ehakkim. O amcamin kizidir. Yanimda Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in kizi Fatima var. Fatima ona ehaktir" dedi. Zeyd Ibnu Harise (radiyallahu anh) atilarak:
"Ona ben ehakkim, o erkek kardesimin kizidir, ben onun icin yola ciktim ve yanina geldim" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam), kizi Cafer (radiyallahu anh)'in yanina almasina hukmetti ve: "Muhakkak ki, teyze annedir!" buyurdu."
Ebu Davud., Talak 35, (2278-2280);.Buhari, Sulh 6, Megazi 43; Tirmizi, Bir 6.

HASEDLE ILGILI BOLUM

1634 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Su iki kisi disinda hic kimseye gibta etmek caiz degildir: Biri, Allah in kendisine verdigi hikmetle hukmeden ve bunu baskasina da ogreten hikmet sahibi kimse. Digeri de Allah'in kendisine verdigi mali hak yolda sarfeden zengin kimse."
Buhari, Ilm 15, Zekat 5 Ahkam 3, I'tisam 13; Muslim, Salatu'l-Musa irin 268, (816).

1635 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Iki kisiye karsi hased caizdir: Birincisi o kimsedir ki, Allah kendisine Kur'an-i Kerim'i nasib etmistir, o da onu, gece ve gunduz boyu ikame eder. Ikincisi de o kimsedir ki, Allah Teala ona mal vermistir de o da gece ve gunduz (hak yolda) infak eder."
Buhari, Fedailu'l-Kur'an 20, Tevliid 45; Muslim, Musafrin 266 (815); Tirmizi, Bir 24, (1937).

1636 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resululah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Hasedden kacinin. Cunku o, atesin odunu -ravi dedi ki: Veya kuru otu- yiyip tukettigi gibi, butun hayirlari yer tuketir."
Ebu Davud, Edeb 52, (4903).

1637 - Hz. Zubeyr (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Size umem-i kadime hastaligi sirayet etti: Bu, hased ve bugzdur. Bu kaziyicidir. Bilesiniz; kaziyici derken saci kazir demiyorum. O dini kaziyicidir. Nefsimi kudret elinde tutan Zat-i Zulcelal'e yemin ederim, sizler iman etmedikce cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikce de iman etmis olmazsiniz. Birbirinizi sevmeye yardimci olacak seyi haber vereyim mi: Aranizda selami yayginlastirin."
Tirmizi, Sifatu'1-Kiyame 57, (2512).

HIRS BOLUMU

1638 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Ademoglu ihtiyarladikca onda iki sey genclesir: Mala karsi hirs ve hayata karsi hirs".
(Buhari, Rikak 5; Muslim, Zekat 115, (1047); Tirmizi, Zuhd 28. (2340), : Ibnu Mace, Zuhd 27, (4234).

1639 - Ka'b Ibnu Malik (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resululullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bir suruye salinan iki ac kurdun suruye verdigi zarar, kisinin ma1 ve seref hirsiyla dine verdigi zarardan daha fazla degildir."
Tirmizi, Zuhd, 43, (2377).
Manasi sudur: Kisinin mal ve seref icin gosterdigi hirs veya bu iki seye olan sevgisi dine fesad ve zarar getirir, tipki ac iki kurdun hicbir engelleme olmadan suruye salindigi zaman hasil edecekleri zarar gibi...

1640 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Ademoglu icin iki vadi dolusu mal olsaydi, mutlaka bir ucuncuyu isterdi. Ademoglunun ic boslugunu ancak toprak doldurur. Allah tevbe edenleri affeder."

Buhari, Rikak 10; Muslim, Rikak 116, (1048); Tirmizi, Zuhd 27, (2338).



Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.

----
Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 1631-1640 ) -Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.

Kur’an’ı Kerim

Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:

“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.

İlahi Kitapların Özelliği


İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.

KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)


Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.

KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?

Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler

Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.

Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.