Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 1681-1690 )

1681 - Hz. Cabir Ibnu Semure (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Bu din, hepsi Kureys'ten gelecek olan on iki halifeye kadar aziz ve guclu olacaktir. "
Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a soruldu: "Sonra ne olacak?"
"Sonra herc (fitne ve kargasa) gelecek!" diye cevap verdi."
Buhari, Ahkam 51; Muslim, Imaret 5-9 (1821); Tirmizi, Fiten 46, (2224). Bu uc kitap, hadisin "Kureys'ten" kelimesine kadar kismini: "Ebu Davud da Medhi 1, (4279), 4280) tamamini tahric etmistir.

IMAMLIGI VE EMIRLIGI SAHIH OLANLAR

1682 - Ebu Said (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Iki halifeye birden biat edildi mi, onlardan ikincisini olduruverin."
Muslim, Imaret 61, (1852).

1683 - Arface Ibnu Sureyh (radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Siz bir kisinin etrafinda birlik halinde iken, bir baskasi gelip, kuvvetinizi kirmak veya cemaatinizi bolmek isterse, onu olduruverin. "
Muslim, Imaret 60, ( 1852).

1684 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Beni Israil'i peygamberler (aleyhimusselam) idare ediyorlardi. Bir peygamber olunce onun yerine ikinci bir peygamber geciyordu. Ancak, benden sonra peygamber yok. Ama ardimdan halifeler gelecek ve cok olacaklar. "
Orada bulunanlar: "(Onlar hakkinda) bize ne emredersiniz?" diye sordular.
"Onceki biatiniza sadakat gosterin. Onlara haklarini veriin. . Onlar uzerindeki haklarinizi (eda etmedikleri taktirde, kendilerinden degil) Allah'tan isteyin.Zira Allah teala, idareleri altindakilerin hukukunu onlardan soracaktir" buyurdu."
Buhari, Enbiya 50;Muslim, Imaret 44, (1842).

1685 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Ibnu Ummi Mektum'u, iki defa kendi yerine Medine'de halef birakti."
Ebu Davud, Harac 3, (2931).

1686 - Ebu Bekre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'tan isitmis oldugum bir kelimenin Cemel Vak'asi sirasinda Allah'in izni ile faydasini gorduim. Soyle ki bir ara, neredeyse ashab-i Cemel'e katilarak onlarin yaninda yer alip savasmaya karar vermistim. Hemen, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in, "Iranlilarin basina Kisrac'nin kizi kralice oldu" diye haber geldigi zaman (soylemis oldugu sozu hatirladim ve onlara katilmaktan vazgectim. O zaman Efendimiz:) "Islerini kadina tevdi eden bir kavm felah bulmayacaktir" demis idi".
Buhari, Fiten 17, Megazi 82; Tirmizi, Fiten 75, (2263); Nesai, Kudat 8 (8, 227).
Tirmizi'de su ziyade gelmistir: "Hz. Aise Basra'ya geldigi zaman bunu hatirladim. Bu soz sayesinde Allah beni muhafaza etti".

IMAM VE EMIRIN VAZIFELERI

1687 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Hepiniz cobansiniz ve hepiniz surunuzden mes'ulsunuz. Imam cobandir ve surusunden mes'uldur. Erkek ailesinin cobanidir ve surusunden mes'uldur. Kadin, kocasinin evinde cobandir, o da surusunden mes'uldur. Hizmetci, efendisinin malindan sorumludur ve surusunden mes'uldur."
Ibnu Omer der ki: "Bunlari Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'tan isitmistim. Zannediyorum ki soyle de demisti:"Kisi babasinin malinda cobandir, o da surusunden mes'uldur."
Buhari, Ahkam 1, Cum'a 11, Istikraz 20, Itk 17,19, Vesaya 9, Nikah 81, 90; Muslim, Imaret 20, (1829); Tirmizi, Cihad 27,1705; Ebu Davud, Imaret 1, (2928).

1688 - Ibnu Meryem el-Ezdi (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Muaviye (radiyallahu anh)'nin yanina girmistim. Bana:
"Ey Ebu fulan, seni hangi ruzgar atti?" diyerek (ziyaretimden memnuniyeti izhar etti). Ben de: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'tan isitmis oldugum su hadisi, (size hatirlatmayi dusundum)" dedim: "Allah kime Muslumanlarin islerinden birseyler tevdi eder, o da onlarin ihtiyaclarina, isteklerine, darliklarina perde olur (giderirse), kiyamet gununde Allah da onun ihtiyac, istek ve darliklarina perde olur (giderir)."
Ravi der ki: "Bunun uzerine Hz. Muaviye (radiyallahu anh) insanlarin ihtiyaclariyla ilgilenmek uzere bir adam tayin etti."
Tirmizi, Ahkam 6, (1332,1333); Ebu Davud, Harac 13, (2948).

1689 - Abdullah Ibnu Amr Ibni'l-As (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Adil olanlar, kiyamet gunu, Allah'in yaninda, nurdan minberler uzerine Rahman'in sag cihetinde olmak uzere yerlerini alirlar. -Allah'in her iki eli de sagdir Onlar hukumlerinde, aileleri ile velayeti altinda bulunanlar hakkinda hep adaleti gozetenlerdir."
Muslim, Imaret 18, (1827); Nesai, Adab 1, (8, 221).

1690 - Hasan el-Basri, Ma'kil Ibnu Yesar (radiyallahu anh)'dan naklediyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i isittim, demisti ki: "Allah bir kimseyi baskalari uzerine coban yapmis, o da idaresi altindakilere hile yapmis olarak olmus ise, Allah ona cennetini kesinlikle haram eder."
Buhari, Ahkam 8, Muslim, Iman 227, (142); Imaret 21, (142).
Muslim'in Hasan Basri'den kaydettigi diger bir rivayet soyledir:

"Aiz Ibnu Amr (radiyallahu anh), Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in Ashab-i Guzin'inden biri idi. Ubeydillah Ibnu Ziyad'in yanina girdi ve hemen ona: "Ey ogulcugum, ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in: "Cobanlarin en kotusu hutame denen merhametsiz deve surucusudur, sakin onlardan olma"dedigini isittim" dedi. Ubeydullah: "Otur, sen muhakkak ki Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in ashabinin kepegindensin" deyince: "Onlarin kepegi var miydi? Kepek onlardan sonra ve onlarin disindakiler arasinda zuhur etti" diye cevap verdi."



Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.

----

Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 1681-1690 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.



Kur’an’ı Kerim

Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:

“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.

İlahi Kitapların Özelliği


İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.

KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)


Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.

KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?

Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler

Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.

Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.