Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 1951-1960 )
1951 - Hz. Enes
(radiyallahu anh) anlatayor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bana:
"Ey Enes, dedi, insanlar yurtlar ediniyor. Bu yurtlardan biri Basra ve
Busayra diye tesmiye edilmektedir. Eger sen oraya ugrar veya ona girersen,
oranin corak (tuzlu) arazisinden, gemilerin yanastigi limanindan, carsisindan,
umerasinin kapilarindan sakinasin!
Sana oranin gunese acik
yerlerini (daglari) tavsiye ederim. Zira orada hasf (yere batma), kazf ve
zelzele olacak. Bir kavim de normal sekilde aksama erdigi halde, sabaha maymun
ve hinzirlar olarak cikacak."
Ebu Davud, Melahim 10,
(4307).
1952 - Imam Malik'e
ulastigina gore, Hz. Omer (radiyallahu anh) Irak'a cikmak istemisti.
Kà'bu'l-Ahbar kendisine dedi ki:
"Ey mu'minlerin emiri!
cikma, zira sihrin -veya serrin- onda dokuzu oradadir. Cinlerin fasiklari da
oradadir. Devasiz hastalik da oradadir." (Malik der ki):
"Bununla dini helaki
kasteder."
Muvatta, Isti'zan 30, (2,
975); Imam Malik, bunu belag (senetsiz) olarak rivayet etmistir.
MERHAMETLI OLMAYA TESVIK
1953 - Abdullah Ibnu Amr
Ibni'l-As (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu
vesselam) buyurdular ki: "Allah, merhametli olanlara rahmetle muamele
eder. Oyleyse, sizler yeryuzundekilere karsi merhametli olun ki, semada
bulunanlar da size rahmet etsinler. Rahim (akrabalik bagi) Rahman'dan bir
bagdir. Kim bunu korursa Allah onunla (rahmet bagi) kurar, kim de koparirsa,
Allah da ondan (rahmet bagini) koparir."
Tirmizi, Birr 16, (1925);
Ebu Davud, Edeb 66, (4941).
1954 - Hz. Cerir
(radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)
buyurdular ki: "Allah, insanlara merhamet etmeyene rahmette bulunmaz.
Buhari, Tevhid 2, Edeb 27;
Muslim, Fedail 66, (2319); Tirmizi, Birr 16, (1923).
1955 - Ebu Davud ve Tirmizi'de
Ebu Hureyre (radiyallahu anh)'den gelen bir diger rivayette Resulullah
(aleyhissalatu vesselam) soyle buyurmustur: "Merhamet; ancak saki'nin
(ebedi husrana ugrayanin) kalbinden cikarilabilir."
Tirmizi, Birr 16, (1924);
Ebu Davud, Edeb 66, (4942).
1956 - Ebu Hureyre
(radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aIeyhissalatu vesselam) (bir
gun), Hasan Ibnu Ali (radiyallahu anhuma)'yi opmus idi. Bu sirada yaninda
bulunan Akra' Ibnu Habis, (sanki bunu tuhaf karsiladi ve:) "Benim on tane
cocugum var. Fakat onlardan hicbirini opmedim" dedi. Resulullah
(aleyhissalatu vesselam) ona bakip:
"Merhamet etmeyene
merhamet edilmez" buyurdu."
Buhari, Edeb 18, Muslim,
Fedail 65, (2318); Tirmizi, Birr 12, (1912); Ebu Davud, Edeb 156, (5218).
Rezin ilave etti:
"(Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sunu da soyledi:"Allah siz(in
kalbiniz)den merhameti cikardi ise ben ne yapabilirim?"
ALLAH'IN RAHMETI
1957 - Hz. Ebu Hureyre
(radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)
buyurdular ki: "Allah celle sanuhu mahlukatin olmasina hukmettigi zaman
-Muslim'in rivayetinde: "Allah mahlukati yarattigi zaman"- yaninda
bulunan, Ars'in gerisindeki bir kitaba sunu yazdi: "Muhakkak ki rahmetim
gazabima galebe calmistir."
Buhari, Tevhid 15, 22, 28,
55, Bedi'ul'-Halk 1; Muslim, Tevbe 14, (2751); Tirmizi, Daavat 109, (3537).)
Buhari nin bir diger
rivayetinde: "Rahmetim gazabima galebe caldi" denmistir.
Buhari ve Muslim'in bir
rivayetlerinde: "(Rahmetim) gazabimi gecti" denmistir.
1958 - Yine Ebu Hureyre
(radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhisselatu vesselam)
buyurdular ki: "Allah rahmeti yuz parcaya boldu. Bundan doksandokuz
parcayi kendine ayirdi. Yer yuzune geri kalan bir cuzu indirdi. (Bunu da -cin,
insan ve hayvan mahlukati arasinda taksim etti.) Bu tek cuz(den nasibine dusen
pay sebebiyledir ki mahlukat birbirlerine karsi merhametli davranir. At,
(hayvan) yavrusuna basmamak endisesiyle ayagini bu sayede kaldirir."
Buhari, Edeb 19, Rikak 19,
Muslim 17, (2752); Tirmizi, Daavat 107-108, (3535-3536).
1959 - Selmanu'l-Farisi
(radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)
buyurdular ki: "AIlah'in yuz rahmeti var. Bunlardan biriyle mahlukat kendi
aralarinda birbirlerine merhamet gosterirler. Doksandokuz rahmet de Kiyamet
gunu icindir."
Muslim, Tevbe 20, (2753).
1960 - Yine Muslim'de gelen
bir diger rivayette Resulullah (aleyhissalatu vesselam)]: "Allah, arz ve
semayi yarattigi gun, yuz rahmet yaratti. Her bir rahmet goklerle yer arasini
dolduracak kadardir. Ondan yeryuzune tek bir rahmet indirmistir. Iste anne,
yavrusuna bununla sefkat eder. Vahsi hayvanlar ve kuslar birbirlerine bununla
merhamet ederler. Kiyamet gunu geldigi vakit Allah, rahmetine bunu da ilave
ederek (tekrar yuze) tamamlayacaktir."
Muslim, Tevbe 21, (2753).
Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet
malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı
hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı
Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in
Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn
Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça
“kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte”
kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.
----
Kategoriler
Hatim - Mukabele | Kuran Suresi | Kuran Meali | Kuran Öğreniyorum |
Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 1951-1960 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.
Kur’an’ı Kerim
Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi Kitapların Özelliği
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)
Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.
KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?
Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler
Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.
Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.