Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 2331-2340 )

2331 - Hz. Bureyde (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Benimle onlar (munafiklar) arasindaki ahid (antlasma) namazdir. Kim onu terkederse kufre duser."
Tirmizi, Iman 9, (2623); Nesai, Salat 8, (1, 231, 232); Ibnu Mace, Salat 77, (1079).

2332 - Abdullah Ibnu Sakik merhum anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in Ashab'i ameller icerisinde sadece namazin terkinde kufur gorurledi."
Tirmizi, Iman 9, (2624).

2333 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Ikindi namazini kaciran bir insanin (ugradigi zarar yonunden durumu), malini ve ehlini kaybeden kimsenin durumu gibidir."
Buhari, Mevakit 14; Muslim, Mesacid 200, (626); Muvatta, Vukutu's-Salat 21, (1,11,12); Ebu Davud, Salat 5, (414, 415); Tirmizi, Salat 128, (175); Nesai, Salat 17, (1, 238).

2334 - Ebu'l-Melih (rahimehumullah) anlatiyor: "Biz bulutlu bir gunde Bureyde (radiyallahu anh) ile bir gazvede beraberdik. Dedi ki: "Ikindi namazini erken kilin, zira Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Kim ikindi namazini terkederse ameli bosa gider" buyurdu."
Buhari, Mevakit 15, 34; Nesai, Salat 15, (1, 236).

NAMAZ VAKITLERI

2335 - Hz. Ebu Musa (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a bir zat gelerek namaz vakitlerini sordu. Efendimiz ona hicbir cevap vermedi."
(Sabah vaktinde) safak sokunce, henuz kimse kimseyi taniyamayacak kadar ortalik karanlik iken Bilal'e emretti, sabah ezanini okudu.
Sonra, gunes tam tepe noktasindan batiya donme (zeval) aninda yine Bilal'e emretti, ogle ezanini okudu. Bu vakit icin, -oburlerinden daha iyi bilen- birisi: "Bu, gun ortasi (nisfu'n-Nehar)" demisti. Sonra, gunes henuz yuksekte oldugu zaman emretti, Bilal aksam narnazi icin ezan okudu. Sonra ufuktaki aydinlik (safak) kaybolunca yatsi icin emretti, Bila! yatsi ezanini okudu. Sonra ertesi gun, sabah namazini tehir etti. O kadar geciktirdi ki, kisinin, "sabah vakti cikti veya cikmak uzere" demesi aninda namazi tamamladi. Sonra ogleyi tehir etti, oyle ki, ogle namazini dun ikindiyi kildigimiz ana yakin bir vakitte kildi. Sonra ikindiyi tehir etti. Bir kimsenin, "Gunes (ikindi) kizilligina burundu" diyebilecegi bir vakitte namazdan cikti. Sonra aksami, nerdeyse ufuktan aydinligin (safak) kayboldugu ana kadar tehir etti."

2336 - Bir rivayette de soyle gelmistir: Aksami, ikinci gunde, ufuktaki aydinligin kaybolmasindan once kildi. Sonra yatsiyi, gecenin ilk ucte birine kadar tehir etti. Sonra sabah oldu ve soru sahibini cagirdi: "Iste namazin vakti bu iki hudud arasindadir" buyurdu.
Muslim, Mesacid 178, (614); Ebu Davud, Salat 2, (395); Nesai, Muvakit 15, (1, 260, 261). Metin Muslim'e aittir.

2337 - Ebu Davud'un bir rivayetinde soyle denmistir: "Sabah namazini kisi arkadasinin yuzunu taniyamayacak -veya kisi yanindakini tanimayacak- kadar (ortaligin karanlik oldugu) bir anda kildi. Sonra ikindiyi oylesine tehir etti ki, namazdan ciktigi zaman gunes sararmisti..."
Rivayetin sonunda Ebu Davud der ki: Bu hadisi rivayet edenlerden bazisi soyle dedi: "sonra yatsiyi gece yarisina kadar tehir ederek kildi."
Ebu Davud, Salat 2, (396).

2338 - Hz. Bureyde (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir adam Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a namazlarin vaktinden sormustu. Ona:
"Su (onumuzdeki) iki gunde namazlari bizimle kil!"buyurdu. (O gun) gunes tam tepe noktasindan (batiyor) kayinca ezan icin Bilal'e emretti. O da ogle ezanini okudu. Sonra ogle icin kamet okumasini emretti. Sonra gunes yuksekte, beyaz parlak iken emretti ve ikindi icin kamet okudu. Sonra gunes batinca emretti, aksam icin kamet okudu. Sonra ufuktaki aydinlik kaybolunca emretti, yatsi icin kamet okudu. Sonra safak sokunce
emretti sabah icin kamet okudu. Ikinci gun olunca, Bilal'e ortaligin serinlemesini beklemeyi emretti. O da ogleyi, ortalik iyice serinleyinceye kadar geciktirdi. Ikindiyi, gunes yuksekten, dunku vakitten biraz sonra kildi. Aksami ufuktaki beyazlik kaybolmazdan az once kildi. Yatsiyi gecenin ucte biri gectikten sonra kildi. Sabahi ortalik iyice agarinca kildi. Sonra:
"Namaz vakitlerinden soran kimse nerede?" diye sordu. Soru sahibi:
"Benim ey Allah'in Resulu!" dedi.
"Namazlarinizin vakti dedi, gordugunuz (iki vakit) arasindadir."
Muslim, Mesacid 176, 177, (613); Tirmizi, Salat 115, (152); Nesai, Mevakit 12, (1, 258).

2339 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Cibril (aleyhisselam) bana, Beytullah'in yaninda, iki kere imamlik yapti. Bunlardan birincide ogleyi, golge ayakkabi bagi kadarken kildi. Sonra, ikindiyi her sey golgesi kadarken kildi. Sonra aksami gunes battigi ve oruclunun orucunu actigi zaman kildi. Sonra yatsiyi, ufuktaki aydinlik (safak) kaybolunca kildi. Sonra sabahi safak sokunce ve orucluya yemek haram olunca kildi. Ikinci sefer ogleyi, dunku ikindinin vaktinde herseyin golgesi kendisi kadar olunca kildi. Sonra ikindiyi, herseyin golgesi kendisinin iki misli olunca kildi. Sonra aksami, onceki vaktinde kildi. Sonra yatsiyi, gecenin ucte biri gidince kildi. Sonra sabahi, yeryuzu agarinca kildi.
Sonra Cibril (aleyhisselam) bana yonelip:
"Ey Muhammedl Bunlar senden onceki peygamberlerin (aleyhimussalatu vesselam) vaktidir. Namaz vakti de bu iki vakit arasinda kalan zamandir!" dedi. "
Tirmizi, Salat 1, (149); Ebu Davud, Salat 2, (393).

2340 - Nesai'nin Hz. Cabir (radiyallahu anh)'den yaptigi bir rivayette soyle denmistir: "Sonra O'na (Cibril), Fecr uzayip sabah olunca daha yildizlar parlak ve civil civil iken geldi. Dunku yaptigini aynen yapti, sabah namazini kildi. Sonra da: "Namaz vakti, iste gordugunuz bu iki namaz arasidir" dedi."

Nesai, Mevakit 10, (1, 256).



Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.

----
Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 2331-2340 ) -Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.

Kur’an’ı Kerim

Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:

“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.

İlahi Kitapların Özelliği


İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.

KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)


Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.

KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?

Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler

Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.

Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.