Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 2571-2580 )

2571 - Amir Ibnu Sa'd babasindan (Sa'd'dan) (radiyallahu anh) naklediyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) (secdede) ellerin yere konulmasini, ayaklarin da dikilmesini emretti."
Tirmizi, Salat 206, (277, 278).

2572 - Ebu Humeyd es-Saidi (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ruku yapinca itidali muhafaza eder, basini (yukari) dikmez, (asagi da) egmezdi. Ellerini dizkapaklarinin uzerine koyardi. Secde icin yere egilince adalelerini koltuk kismindan yana acardi. Ayaklarinin parmaklarini da aralardi."
Nesai, Iftitah 96, (2, 137); 138, (2, 211).

2573 - Yine Ebu Humeyd (radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah aleyhissalatu vesselam secde ettigi zaman, burnunu ve alnini yere koyardi. Ellerini yanlarindan aralardi, avuclarini omuzlari hizasina koyardi."
Tirmizi, Salat 201, (270).

2574 - Vail Ibnu Hucr (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) secde edince, yere, dizkapaklarini ellerinden once koyardi. Kalkinca da ellerini dizkapaklarindan once kaldirirdi."
Ebu Davud, Salat 141, (838); Tirmizi, Salat 199, (268); Nesai, Iftitah 128, (2, 206).

2575 - Ebu Davud'un diger bir rivayetinde soyle gelmistir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) secdeye gidince alnini ellerinin arasina koydu, kalkinca da dizkapaklarinin uzerine kalkti ve dizlerine dayandi."
Ebu Davud, Salat 141, (839).

2576 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Biriniz secde edince, devenin cokusu seklinde yere cokmesin, yani ellerini dizlerinden once yere koymasin."
Ebu Davud, Salat 141, (840, 841); Tirmizi, Salat 200, (269); Nesai, Iftitah 128, (2, 206-207).

2577 - Hz. Ali (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bana sunu soyledi: "Ey Ali! Ben, kendim icin sevdigimi senin icin de seviyorum, kendim icin hoslanmadigimi senin icin de hoslanmiyorum, oyleyse iki secde arasinda ik'ada bulunma."
Tirmizi, Salat 209, (282).

2578 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) (namazda) kisinin, elleriyle yere dayanarak oturmasini yasakladi."
Ebu Davud, Salat 187, (992).

2579 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) namazda ayaklarinin sirti uzerinde kalkardi."
Bu hadis, Ebu Davud'da mevcut degildir, ancak Tirmizi'de yer almaktadir, (Salat 214, (288).

2580 - Malik Ibnu'l-Huveyris (radiyallahu anh)'in anlattigina gore Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i namaz kilarken gormustur. Efendimiz, tek rekatte iken, tam bir oturus vaziyeti almadan kalkmamistir."
Buhari, Ezan 142, Ebu Davud, Salat 142, (844); Tirmizi, Salat 213, (287); Nesai, Iftitah 181, (2, 233-234).



Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.

----
Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 2571-2580 ) -Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.

Kur’an’ı Kerim

Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:

“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.

İlahi Kitapların Özelliği


İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.

KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)


Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.

KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?

Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler

Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.

Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.