Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 2581-2590 )
2581 - Nafi (rahimehullah)
anlatiyor: "Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) secde ettigi zaman ellerini,
yuzunu koydugu seyin uzerine ko;yardi. Ben O'nu cok soguk bir gunde gordum,
ellerini (giymekte oldugu) burnusunun altinda cikarmis cakillarin uzerine koymustur."
Muvatta, Kasru's-Salat 59,
(1,163).
2582 - Mecze‚ Ibnu Zahir,
Ashabu Secere'den Uhban Ibnu Evs'ten naklettigine gore, Uhban "Diz
kapaklarindan rahatsizdi, secde ettigi zaman dizkapaginin altina minder
koyardi."
Buhari, Meeazi 35.
2583 - Nafi (rahimehullah)
anlatiyor: "Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) soyle derdi: "Hasta kimse
secde etmeye muktedir olamazsa basiyla ima eder, alnina herhangi bir sey
kaldirmaz."
Muvatta, Kasru's-Salat 74,
(1, 168).
SECDE AZALARI
2584 - Ibnu Abbas
(radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam bize
yedi aza uzerine secde etmemizi, sacimizi ve elbisemizi toplamamamizi emretti.
Bu azalar Sunlardir: "Alin, eller, diz kapaklari, ayaklar."
2585 - Bir diger rivayette
soyle demistir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Ben yedi kemik uzerine secde etmekle emrolundum: Alin, -ve eliyle burnunu
isaret etti- eller, diz kapaklari, ayaklarin etraflari. Ne elbiseleri ne de
saci (secde sirasinda) toplamayiz."
Buhari, Ezan 133, 134, 137;
Muslim, Salat 227-231 (490); Ebu Davud, Salat 155, (889, 890); Tirmizi, Salat
203, (273); Nesai, Iftitah 130, (2, 208); Ibnu Mace, Ikamet 19, (883-885).
Ikinci rivayet Sahiheyn rivayetidir.
2586 - Ibnu Omer
(radiyallahu anhuma) Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a nisbet ederek
buyurdu ki: "Eller de secde eder, tipki alnin secde etmesi gibi. Oyleyse,
biriniz alnini secdeye koyunca ellerini de koysun. Alni secdeden kaldirdimi
onlari da kaldirsin."
Ebu Davud, Salat 155,
(892); Nesai, Iftitah 129, (2, 207).
KUNUT
2587 - Hz. Enes
(radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir
ihtiyac sebebiyle, kendilerine Kurra denilen yetmis kisiyi yola cikardi. Suleym
asiretinden Ri'I ve Zekvan adinda iki kabile Bi'r-i Ma'une (Ma'une Kuyusu)
denilen bir suyun yaninda bunlarin onunu kesti. Hey'et bunlara: "Biz size
gelmedik. Biz Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in bir ihtiyaci icin
gidiyoruz" dediler. Ancak oburleri bunlari dinlemeyip oldurduler.
Resulullah (aleyhissalatu
vesselam) (duruma muttali olduktan sonra) sabah namazlarindan sonra bir ay boyu
onlara beddua etti. Bu hadise namazda kunut okumanin baslangici oldu. Biz kunut
yapmiyorduk."
Abdulaziz Ibnu Suheyb der
ki: "Bir zat Enes (radiyallahu anh)'e Kunut'dan sorarak:
"Bu, rukudan sonra mi yoksa
kiraatin tamamlanmasindan sonra mi?" dedi. Enes:
"Hayir, kiraatin
bitiminde" diye cevap verdi."
Bir baska rivayette (Enes)
soyle dedi: "(Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir ay boyu) rukudan
sonra (kunut yaparak bazi Arap kabilelerine beddua etti.)"
2588 - Bir baska rivayette:
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sabah namazindan sonra bir ay boyu
kunut yapti" denmistir."
2589 - Muslim'in bir
rivayetinde: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), bir ay boyu sabah
namazinda rukudan sonra kunut yaparak Useyye (kabilesi)ne beddua etti"
denir."
Buhari nin bir rivayetinde:
"Kunut, aksam ve sabah namazindaydi" denir."
Ebu Davud ve Nesai'nin bir
rivayetinde: "Bir ay kunut yapti sonra terketti" denir."
Buhari, Vitr 7, Cenaiz 41,
Cizye 8, Megazi 38, Da'avat 59; Muslim, Mesacid 297-308, (677-679); Ebu Davud,
Salat 345, (1444-1445); Nesai, Iftitah 116, (2, 200).
2590 - Ibnu Abbas (radiyallahu
anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) tam bir ay boyu,
hic aralik vermeden her namazin pesinde, ogle, ikindi, aksam, yatsi ve sabah
namazlarinda Kunut yapti. Soyle ki: Son rek'at'te semi'allahu li-men hamideh
deyince Suleym asiretinden Ri'l, Zekvan, Useyye kabilelerine beddua ediyor,
namazda kendine uyanlar da amin diyorlardi."
Ebu Davud, Salat 345,
(1443).
Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet
malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı
hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı
Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in
Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn
Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça
“kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte”
kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.
----
Kategoriler
Hatim - Mukabele | Kuran Suresi | Kuran Meali | Kuran Öğreniyorum |
Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 2581-2590 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.
Kur’an’ı Kerim
Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi Kitapların Özelliği
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)
Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.
KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?
Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler
Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.
Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.