Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 2591-2600 )
2591 - Hufaf Ibnu Ima
el-Gifari (radiyallahu anh)s anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu
vesselam) ruku'ya gitti, sonra basini kaldirdi ve "Gifar kabilesini Allah
magfiret etsin, Eslem kabilesine Allah selamet versin, Useyye Allah'a ve
Resulune isyan etmistir. Allahim, Beni Lihyan'a lanet et. Ri'l ve Zekvan'a da
lanet et" deyip secdeye gitti."
Muslim, Mesacid 308, (679).
2592 - Ibnu Omer
(radiyallahu anhuma)'in anlattigina gore, Resulullah (aleyhissalatu
vesselam)'in sabah namazinin son rekatinin rukusundan basini kaldirinca
semi'allahu limen-hamideh Rabbena ve leke'l-hamd dedikten sonra soyle soyledigini
isitmistir: "Allahim falancaya falancaya lanet et." Allah Teala
Hazretleri bunun uzerine su mealdeki ayeti indirdi: "(Kullarimin) isinden
hicbir sey sana ait degildir. (Allah) ya onlarin tevbesini kabul eder, yahud
onlari, kendileri zalim (kimse)ler olduklari icin, azablandirir" (Al-i
Imran 128).
Buhari, Tefsir, Al-i Imran
9, Megazi 21, I'tisam 17; Tirmizi, Tefsir Al-i Imran (3007);
Nesai, Iftitah 121, (2,
203).
2593 - Hasan Basri
(rahimehullah) anlatiyor: "Omer Ibnu'l Hattab (radiyallahu anh), halki,
Ubeyy Ibnu Ka'b uzerinde topladi. O, bunlara ramazanda yirmi gece namaz
kildirdi. Bu esnada (vitirlerde) sadece son yarida kunut yapti, daha once hic
kunut yapmadi. Son on kalinca cemaate gelmedi, teravihi evinde kildi. Halk:
"Ubeyy (cemaatten) kacti" dedi."
Ebu Davud, Salat 340,
(1428,1429).
2594 - Hasan Ibnu Ali Ibnu
Ebi Talib (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu
vesselam) bana vitirde okudugum bir dua ogretti. Soyle ki: "Allahim! Beni
hidayet verdiklerinden kil, afiyet verdiklerinden eyle, beni, islerini uzerine
aldiklarin arasina koy. (Omur, mal, ilim, v.s.'den) verdiklerini hakkimda
mubarek kil. Vukuuna hukmettigin serlerden beni koru. Sen diledigin hukmu
verirsin, kimse seni mahkum edemez. Sen kimin isini uzerine aldiysan o zelil
olmaz. Rabbimiz! Sen munezzehsin, muallasin."
Ebu Davud, Salat 340,
(1425,1426); Tirmizi, Salat 341, (464); Nesai, Kiyamu'l-Leyl, 51, (3, 248).
2595 - Hz. Ali (radiyallahu
anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) vitrinin sonunda sunu
okurdu: "Allahim! Senin gadabindan rizana siginirim, cezandan affina
siginirim. Senden sana siginirim. Sana (layik oldugun) senayi saymaya gucum
yetmez. Sen, kendini sena ettigin gibisin."
Ebu Davud, Salat 340,
(1427); Tirmizi, Da'avat 123, (3561); Nesai, Kiyamu'l-Leyl 51, (3, 248-249).
2596 - Hz. Cabir
(radiyallahu anh) demistir ki: "En efdal namaz, kunutu uzun olandir."
Muslim, Musafirin 164,
(756); Tirmizi, Salat 285, (387).
TESEHHUD
2597 - Ibnu Mes'ud
(radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bana,
avucum avuclarinin icinde oldugu halde, Kur'an'dan sure ogretir gibi tesehhud'u
ogretti." "Tahiyyat, tayyibat ve salavat Allah icindir. Ey Nebi, selam,
AIlah'in rahmet ve bereketleri senin uzerine olsun. Selam bizim uzerimize ve
Allah'in salih kullari uzerine de olsun. Sehadet ederim ki Allah'tan baska ilah
yoktur, yine sehadet ederim ki Muhammed AIIah'in Resuludur."
Bir rivayette
"Allah'in salih kullari" ibaresinden sonra soyle denmisftir:
"Siz bu tesehhudu yaptiniz mi sema ve arzdaki butun salih kullara selam
vermis olursunuz."
2598 - Bir diger rivayette:
"(Tesehhudden) sonra diledigi senayi yapmakta muhayyerdir" denmistir.
2599 - Ebu Davud'un bir
rivayetinde soyle gelmistir: "Sehadet ederim ki, Muhammed O'nun kulu ve
elcisidir" (dersiniz). Sonra her biriniz hosuna giden duayi secip onunla
dua etsin."
2600 - Ebu Davud'un bir
diger rivayetinde soyle gelmistir: "...bize onlari ogretirdi veya su
dualari bize tesehhudu ogrettigi gibi ogretirdi:
"Allah'im!
Kalplerimizi birlestir, aramizdaki gecimsizligi duzelt. Bizi selamet yollarina
sevket, zulumattan nura kavustur. Bizi, cirkinliklerin acik ve gizli
olanlarindan uzak tut. Kulaklarimizi, gozlerimizi, kalplerimizi, zevcelerimizi
ve cocuklarimizi hakkimizda mubarek ve hayirli kil. Tevbelerimizi kabul et, sen
rahimsin, tevbeleri kabul edersin. Bizleri verdigin nimetlere sakir, onlarla
sena edici, onlari kabul edici kil, onlari (agirette de nasib ederek)
hakkimizda tamamla."
Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet
malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı
hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı
Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in
Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn
Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça
“kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte”
kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.
----
Kategoriler
Hatim - Mukabele | Kuran Suresi | Kuran Meali | Kuran Öğreniyorum |
Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 2591-2600 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.
Kur’an’ı Kerim
Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi Kitapların Özelliği
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)
Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.
KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?
Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler
Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.
Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.