Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 2671-2680 )
2671 - Bera (radiyallahu
anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Koyun agillarinda namaz kilin. Zira koyunlar mubarek (hayvanlar)dir. Deve
damlarinda namaz kilmayin, zira onlar seytanlardandir."
Ebu Davud, Salat 25, (493).
2672 - Ibnu Omer
(radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yedi
yerde namaz kilmayi yasakladi: "Mezbele (copluk), meczere (hayvan kesilen
yer), makbere (mezarlik), yol gecegi, hammam, deve dami, Beytullahi'l-Haram'in
daminin ustu."
Tirmizi, Salat 255, (346).
2673 - Hz. Ebu Hureyre
(radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle
dediler:
"Allah yahudilere ve
hiristiyanlara lanet etsin. Peygamberlerinin kabirlerini mescide
cevirdiler."
Buhari, Salat 54; Muslim,
Mesacid 20, (530); Ebu Davud, Cenaiz 76; Nesai, Cenaiz 106, (4, 95, 96).
Ebu Davud'un disindaki bir
rivayette Hz. Aise'den su ziyadeye yer verilmistir: "Eger bu (endise)
olmasaydi, (Resulullah'in) kabri acikta bulundurulacakti. Ancak mescid ittihaz
edilmesinden korkuldu."
2674 - Ata Ibnu Yesar
(rahimehullah) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle dua
buyurdular: "Allahim, kabrimi ibadet edilen bir put kilma" (ve
devamla dedi ki): "Nebilerinin kabirlerini mescidler haline getiren bir
kavme Allah'in ofkesi artmistir."
Muvatta, Kasru's-Salat 85,
(1, 172).
2675 - Hz. Ali (radiyallahu
anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), beni mezarlikta
namaz kilmaktan menetti. Beni Babil topraginda da namaz kilmaktan menetti (ve
soyle dedi:) "Zira orasi mel'undur."
Ebu Davud, Salat 24, (490).
Hattabi der ki: "Bu
hadisin senedinde zayiflik oldugu soylenmistir. Ben alimlerden kimseyi bilmem
ki Babil topraginda namaz kilmayi yasaklamis olsun. Hadis(in Resulullah'a
nisbeti) sahih ise, bu yasak sadece, Hz. Ali'nin sahsiyla ilgilidir; boylece,
onu Kufe'de maruz kaldigi mihnete (sikintili hadislere) karsi uyarmak
istemistir. (Malum oldugu uzere) Kufe, Babil diyarindadir."
2676 - Ibnu Omer
(radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resullullah (aleyhissalatu vesselam)
bineginin uzerinde iken yonu hangi istikamette olursa olsun tesbih ediyor,
(nafile namaz kiliyor, ruku ve secde icinde) basiyla imada bulunuyordu. Ibnu
Omer de boyle yapiyordu."
Buhari, Taksirus-Salat 7,
8, 11, 12, Vitr 5, 6; Muslim, Musafirin 39, (700); Muvatta, Kasru's-Salat 22,
(1,150,151); Ebu Davud, Salat 277, (1224,1225); Tirmizi, Salat 345, (472);
Tefsir, Bakara (2961); Nesai, Kible 23, (243, 244). Kiyamu'l-Leyl 23, (3, 232).
2677 - Ebu Davud bir diger
rivayette su ziyadeyi kaydeder: "Aleyhissalatu vesselam nafile namaz
kilmak isteyince, devesini kibleye cevirir, sonra iftitah tekbiri getir(erek)
namaza baslar, sonra binegi nereye yoneltirse yoneltsin, namazini
kilardi."
2678 - Hz. Cabir
(radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle
buyurdular: "Kure-i arz bana bir mescid ve temiz kilindi. Ummetimden her
kim bir namaz vaktine ulastimi nerede olursa namazini kilstn."
Nesai, Mesacid 42, (2, 56).
2679 - Ibrahim Ibnu Yezid
et-Teymi (rahimehullah) anlatiyor: "Babamdan mescidin avlusunun kenarinda
Kur'an ogreniyordum. Bu sirada secde ayeti okumussam babam hemen secdeye
kapaniyordu. Kendisine:
"Babacigim yolda niye
secde ediyorsun?" diye sordum... Dedi ki: "Ben Ebu Zerr (radiyallahu
anh)'in soyle soyledigini isittim: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a
yeryuzunde insa edilen ilk mescidin hangisi oldugunu sordum: "Mescid-i
Haram" oldugunu soyledi. Ben: "Sonra hangisi?" dedim,
"Mescid-i Aksa!" diye cevap verdi. Ben: "Ikisi arasinda kac yil
fark var?" dedim. "Kirk yil!" dedi ve ilave etti: "Arz sana
(bastan ayaga) bir mesciddir, oyleyse nerede namaz vaktine ulasirsan namazini
(orada) kil, cunku fazilet ondadir (namaz vaktinin girdigi ilk andadir)"
Buhari, Enbiya 8, 40;
Muslim, Mesacid 2, (520); Nesai, Mesacid 3, (2, 32); Ibnu Mace, Ikamet, Mesacid
7, (753).
2680 - Ibnu Omer
(radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle
buyurdular:
"Namazlarinizdan bir
kismini evlerinizde kilin, sakin onlari kabirlere cevirmeyin!"
Buhari, Salat 52, Teheccud
38; Muslim, Musafirin 208, (777); Ebu Davud, Salat 346, (1448); Tirmizi, Salat
331, (451); Nesai, Salatu'l-Leyl 1, (3,197).
Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet
malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı
hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı
Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in
Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn
Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça
“kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte”
kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.
----
Kategoriler
Hatim - Mukabele | Kuran Suresi | Kuran Meali | Kuran Öğreniyorum |
Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 2671-2680 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.
Kur’an’ı Kerim
Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi Kitapların Özelliği
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)
Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.
KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?
Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler
Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.
Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.