Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 281-290 )

281 - Diger bir rivayette, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Hz. Aise (radiyallahu anha)'ye soyle soylemistir: "(Berire'yi) once satin al sonra da azad et. (Onu satan efendilerini de birak, bir ise yaramiyacak olan) istedikleri sarti kossunlar." Aise Berire'yi satin alip, azad etti. Berire'nin ailesi, vela hakkinin kendilerine ait olmasi sartini kostu. Bunun uzerine Resulullah (aleyhissalatu vesselam); su aciklamayi yapti:
"(Olmaz oyle sey!) Vela hakki azad edene aittir. Satanlar yuz sartta kossalar (batildir!)".
Buhari, Surut 10.

MULAMESE VE MUNAZEBE'YE DAIR

282 - Ebu Said el-Hudri (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) iki giyim ve iki de alis-veris tarzini yasakladi. Yasaklanan satis tarzlari: Mulamese ve munabezedir. Mulamese, digerinin elbisesine gunduz veya gece, eliyle sadece degmesi, elbiseyi altust ederek iyice gormemesi (ve bu kadarla satis akdinin tamamlanmasidir).
Munabeze ise, kisinin elbisesini oburune atmasi, oburunun de kendi elbisesini ona atmasi ve bu atismanin da, elbiseye bakip razi olmadan satis sayilmasidir.
Yasaklanan iki giyinmeden biri, istimalu's-samma'dir; bu da kisinin elbisesini omuzlarindan biri uzerine koyup, sarinmasi, diger giyinme omuzunu acikta elbisesiz birakmasidir. Yasaklanan diger giyinme tarzi ihtiba'dir. Bu da oturmakta olan bir kimsenin elbisesine sarinmasi, bu esnada fercini orten baska bir sey olmamasidir."
Buhari, Libas 20, 21, Salat 10, Savm 66, Buyu 62, 63, Isti'zan 42; Muslim, Buyu 3, (1512); Ebu Davud, Buyu 25, (3377-3378); Nesai, Buyu25, (7, 260-261); Ibnu Mace, Ticarat 12, (2170).

283 - Nesai'nin bir rivayetinde su aciklama yapilir: "Munabeze: saticinin; "Bu elbiseyi sana atarsam satis tamam olmustur" demesidir. Mulamese de elbiseyi acip, evirip cevirmeden elini degmesi ve degince de satis muamelesinin tamam olmasidir."
Nesai'de Ibnu Omer (radiyallahu anh)'den: "Bu, cahiliye ehlinin, alis-veriste basvurduklari bir tarzdi" aciklamasi yer alir.

BEY'U'L-GARAR VE DIGERLERI HAKKINDA

284 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) bey'u'l-garar ve bey'u'l-hasati yasakladi."
Muslim, Buyu 4, (513); Ebu Davud, Buyu 25, (3376); Tirmizi, Buyu 17, (1230); Nesai, Buyu 27 (7, 262); Ibnu Mace, Ticarat 23, (2194).

285 - Hz. Ali (radiyallahu anh) anlatiyor: "Halk oyle cetin devirler yasayacak ki, o zaman zenginler, kendilerine emredilmedigi halde, cimriliklerinden, ellerindekileri cok siki tutacaklar. Cenab-i Hakk: "Aranizdaki fazileti unutmayin" buyurmaktadir (Bakara 237). Resulullah (aleyhissalatu vesselam) da sunlari yasaklamistir: Bey'u'l-muzdar'i, bey'u'l-garar'i, (mechulun satisi) ve salahi ortaya cikmadan meyve satisini."
Ebu Davud, Buyu 26 (3382).

286 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Koylu adina sehirli satis yapmasin" dedi ve ilave etti: "Birakin insanlari, Allah birinin sebebiyle digerini riziklandirsin" buyurdu."
Buhari, Buyu 58, 64, 67, 69, 70, 71, Icare 14, Suru 8; Muslim, Buyu 11, 12, 18-21, (1515, 1520-1523); Nesai, Buyu 17, (7, 256); Ibnu Mace, Ticarat 15, (2176); Muvatta, Buyu 96, (2, 683).

287 - Hz. Enes (radiyallahu anh)'ten gelen bir baska rivayette su sekilde ifade edilmistir: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ana baba bir kardes bile olsa sehirlinin koylu adina satis yapmasini menetti."
Buhari, buyu 68, Muslim, Buyu 19, (1521); Nesai, Buyu 18, (7, 256); Ibnu Mace, Ticarat 15, (2177).

288 - Ebu Davud ve Nesai'den gelen bir baska rivayette soyle buyurulur: "Sehirlinin koylu adina satis yapmasi yasaktir, sehirli koylunun kardesi veya babasi bile olsa." Ebu Davud'un Hz. Enes (radiyallahu anh)'ten yaptigi bir baska rivayet su ziyadeyi ihtiva eder: "Sehirli koylu icin hicbir sey satmasin, koylu adina satin da almasin" demektir.

289 - Ibnu Omer (radiyallahu anh) anlatiyor: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) soyle emrettiler: "Saticilar mallarini carsiya indirmezden once yolda karsilayip alis-veris yapmayin."
Tirmizi ve Muvatta disindakilerde tahric edilmistir.
Ebu Davud hadisin bas kisminda su ziyadeye yer verir: "Birbirinizin alis-verisine karsi alis-veris yapmayin. (Pazara giden) mali yolda karsilamayin."
Nesai'de "ticaret mali (es-Sila')" yerine "Celeb mali" tabiri kullanilmistir. (Celeb: Satmak icin celbedilen mala denir.).

290 - Ibnu Omer'den gelen bir baska rivayette: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) saticinin malini ovmesini ve daha pazara varmadan malin yolda satin alinmasini veya sehirlinin koylu adina satis yapmasini yasakladi" buyrulur.
Bir baska rivayette de sadece "malin daha pazara varmadan satin alinmasini yasakladi" denmektedir.

Buhari, Buyu 71; Muslim, Buyu 15, (1518); Ebu Davud, Icare 45 (3436); Nesai, Buyu 18, (7, 257); Ibnu Mace, Ticarat 16, (2179).




Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.



----
Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 281-290 ) -Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.

Kur’an’ı Kerim

Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:

“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.

İlahi Kitapların Özelliği


İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.

KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)


Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.

KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?

Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler

Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.

Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.