Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 3351-3360 )
3351 - Hz. Enes radiyallahu
anh'in anlattigina gore, kendisi bir grup cocuga ugrar ve onlara selam verir.
Yanindakilere de su aciklamayi yapar. "RResulullah aleyhissalatu vesselam
boyle yapardi!"
Buhari, Isti'zan 14;
Muslim, selam 14, (2168); Ebu Davud, Edeb 147, (5202); Tirmizi, Isti'zan 8,
(2697).
3352 - Esma Bintu Yezid
radiyallahu anha anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam biz bir
grup kadina ugramisti, selam verdi."
Ebu Davud, Edeb 148,
(5204); Tirmizi, Isti'zan 9, (2698); Buhari, Isti'zan 15.
Tirmizi'nin bir
rivayetinde: "Eliyle selamladi" denmistir.
3353 - Ubeydullah Ibnu Ebi
Rafi, Hz. Ali radiyallahu anh'den nakletmistir. Ebu Davud der ki: "Hasan
Ibnu Ali ise bunu merfu olarak yani Hz. Peygamber aleyhissalatu vesselam'dan
rivayet etmistir. Bir cemaat giderken, yeri gelince iclerinden bir kisinin
selam vermesi hepsi icin yeterlidir. Oturanlar adina da bir kisinin mukabelesi
yeterlidir."
Ebu Davud, Edeb 152, (5210).
3354 - Ebu Umame
radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular
ki: "Allah'a en makbul insan, karsilasmada selama once davranandir."
Ebu Davud, Edeb 144,
(5197); Tirmizi, Isti'zan 6, (2695).
3355 - Hz. Ebu Hureyre
(radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular
ki: "Binekte olan yuruyene, yuruyen oturana, az cok'a selam verir."
Buhari, Isti'zan 4, 5, 6;
Muslim, Selam 1, (2160); Ebu Davud, Edeb 145, (5198, 5199); Tirmizi, Isti'zan
4, (2704, 2705).
3356 - Yine Ebu Hureyre
radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular
ki: "Allah Teala Hazretleri, Hz. Adem aleyhissalam'i kendi sureti uzere ve
boyunu da altmis zira olarak yaratinca:
"Git, su oturan
meleklere selam ver, onlarin seni nasil selamlayacaklarina da dikkat et, dinle.
Zira o selam, senin ve zurriyyetinin selami olacaktir" dedi. (Bunun
uzerine Adem onlara gidip):
"Esselamu
aleykum!" diye selam verdi. Melekler: "Es-selamu aleyke
verahmetullahi" dediler ve selama mukabele ederken verahmetullahi'yi ilave
ettiler. Cennete her giren Hz. Adem suretinde (ve boyu da altmis arsin boyunda)
olacak. Halk su ana kadar (boyca) hep eksilmektedir."
Buhari, Isti'zan 1, Enbiya
1; Muslim, Cennet 28, (2841).
3357 - Imran Ibnu Husayn
radiyallahu anhuma anlatiyor: "Biz Resulullah aleyhissalatu vesselam'in
yaninda iken bir adam gelerek selami verdi ve:
"Esselamu
aleykum!" dedi. Resulullah aleyhissalatu vesselam selamina mukabele etti.
Adam da oturdu. Resulullah aleyhissalatu vesselam:
"On (sevap
kazandi!)" dediler. Sonra birisi daha geldi.
"Esselamu aleykum ve
rahmetullahi!" dedi. Aleyhissalatu vesselam onun sa-elamina da mukabele
etti. Adam oturdu. Aleyhissalatu vesselam:
"Yirmi!" dediler.
Sonra biri daha geldi ve:
"Esselamu aleykum ve
rahmetullahi ve berekatuhu" dedi. Resulullah, selamina mukabele etti, adam
da oturdu. Hz. Peygamber bu sefer:
"Otuz!"
buyurdular.
Ebu Davud, Edeb 143,
(5195); Tirmizi, Isti'zan 2, (2690).
3358 - Ebu Davud'da Muaz
Ibnu Enes'ten ayni manada bir rivayet vardir. Ayrica su ziyade yer alir:
"Sonra bir digeri
geldi ve dedi ki: "Esselamu aleykum ve rahmetullahi ve berekatuhu ve
magfiretuhu." Resulullah aleyhissalatu vesselam mukabelede bulundu ve:
"Kirk (sevap)"
deyip ilave etti: "Boylece (ziyade edilen her kelime icin) sevap
artar."
Ebu Davud, Edeb 143,
(5196).
3359 - Ebu Temime
el-Huceymi, Ebu Cureyy el-Huceymi'den, o da babasindan (radiyallahu anh)
anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'a gelip:
"Aleyke's-selam ya
Resulullah. (Sana olsun selam ey Allah'in Resulu!)" dedim. Bana hemen
mudahale etti:
"Aleyke's-selam deme.
Cunku aleyke's-selam diye verilen selam, olulerin tahiyyesidir. Selam verdigin
zaman, "Esselamu aleyke" de! Sana mukabele eden de, "Ve
aleykesselam!" der."
Ebu Davud, Libas 28,
(4048), Edeb 151, (5209); Tirmizi, Isti'zan 28, (2722, 2723).
3360 - Ibnu Omer
radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam
buyurdular ki: "Yahudiler size selam verince onlardan biri, "es-samu
aleykum" der, sen de ona, "Aleyke!" de."
Buhari, Isti'zan 229;
Istitabe 4; Muslim, Selam 8, (2164); Muvatta, Selam 3, (2, 960); Ebu Davud,
Edeb 149, (5206); Tirmizi, Siyer 41, (1603).
Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet
malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı
hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı
Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in
Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn
Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça
“kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte”
kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.
----
Kategoriler
Hatim - Mukabele | Kuran Suresi | Kuran Meali | Kuran Öğreniyorum |
Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 3351-3360 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.
Kur’an’ı Kerim
Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi Kitapların Özelliği
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)
Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.
KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?
Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler
Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.
Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.