Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 361-370 )
SELEM (ONCEDEN SATMA)
HAKKINDA
361 - Ibnu Abbas
(radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)
Medine'ye geldiginde Medineliler, bir yillik, iki yillik hurma mahsulunu
pesinen satarlardi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onlara: "Hurmayi
kim onceden satarsa olcusunu, tartisini belirterek, vadesini tayin ederek
satsin" buyurdu.
Bunu Bes Kitap tahric
etmistir.
Buhari ve Ebu Davud'da
gelen diger rivayetlerde aynisi ifade edilmis ve soyle bir farkliliga yer verilmistir:
"...iki ve uc yillik..."
Buhari, Selem 1, 2, 7;
Muslim, Musakat 127, 128, (1604); Ebu Davud, Buyu 57, (3463); Tirmizi, Buyu 68,
(1311); Nesai, Buyu 6, 3 (7, 290); Ibnu Mace, Ticarat 59, (2280).
362 - Muhammed Ibnu
Ebi'l-Mucalid anlatiyor: "Abdullah Ibnu Seddad Ibni'l-Had ve Ebu Burde
selef mevzuunda ihtilafa dustuler. Beni, Ibnu Ebi Evfa (radiyallahu anh)'ya
gonderdiler. Ben kendisine bu hususta sordum. Su cevabi verdi: "Biz
Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Hz. Ebu Bekir ve Hz. Omer (radiyallahu
anhuma) devirlerinde bugday, arpa , kuru uzum ve kuru hurma hususlarinda
selef'te bulunurduk. Ben, ibnu Ebza'ya da sordum. O da buna benzer bir cevap
verdi."
Buhari, Selem 2, 3, 7; Ebu
Davud, Buyu 57, (3464); Nesai, Buyu 62, (7, 290) .
363 - Bir diger rivayette
soyle gelmistir: "...Dedim ki: (siz selem akdini) yaninda alacaginiz malin
aslini bulunduran kimse ile mi yapardiniz?" Su cevabi verdi: Biz selem
yaptigimiz kimseye o hususu sormazdik."
Buhari, Selem 3.
Ebu Davud'un rivayetinde su
ziyade var: "(Selem akdini) alacagimiz mal elinde bulunmayan kimselerle
yapardik."
Ebu Davud, Buyu 57, (3464).
364 - Ebu Said el-Hudri
(radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) dedi
ki: "Kim bir yiyecek veya bir baska seyde selem akdi yapmissa, bu mali
fiilen kabzetmedikce bir baskasina satmasin."
Ebu Davud, Buyu 59, (3468).
365 - Ebu'l-Bahteri
anlatiyor: "Ibnu Omer (radiyallahu anhuma)'e hurmada selem yapilir mi?
diye sordum. Bana: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), meyvesi (yenmeye)
salih oluncaya kadar hurmanin satilmasini yasakladi" cevabini verdi.
Buhari, Selem 3, 4.
366 - Ibnu Abbas'dan da
boyle bir rivayet yapilmistir. Rivayetinde der ki: "...Ondan yeninceye,
tartilincaya kadar. Ben "Tartilmasi da nedir?" diye sordum. Yaninda
bulunan bir zat: "Miktari goz karari ile kabaca takdir edilebilinceye
kadar" diye acikladi."
Buhari, Selem 3, 4; Muslim,
Buyu 55, (1537).
367 - Ibnu Omer
(radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir adam selem yoluyla (yani parasini pesin
alarak, cikacak mahsulden verilmek uzere) bir agacin hurmasini satti. Fakat o
yil o agac hic mahsul vermedi. Satici ile musteri ihtilafa duserek davalarini
Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e getirdiler. Resulullah (aleyhissalatu
vesselam) saticiya: "Onun parasini nasil helal addedersin, parayi geri
ver" dedi. Sonra sunu soyledi: "Hurma (yenmeye) salih oluncaya kadar
onu selem yoluyla satmayin."
Ebu Davud, Buyu 58, (3467);
Ibnu Mace, Ticarat 61, (2284); Muvatta, Buyu 21, (2, 644); Buhari, Selem 2.
368 - Imam Malik, Ibnu
Omer'in sozu olarak sunu tahric etmistir: "Kisinin, bir baskasina selem
yoluyla yiyecek satmasinda bir beis yoktur, yeter ki, yiyecek maddesinin fiyati
belirlenmis, odemenin zamani tayin edilmisolsun. Ancak (hasada) salahi ortaya
cikmayan ekinde veya (yenmeye) salahi ortaya cikmayan hurmada selem
olmaz."
Muvatta, Buyu 94, (2, 682);
Ibnu Omer'in bu sozunu Buhari, bab basliginda senedsiz olarak kaydetmistir.
(Selem, 7).
369 - Imam Malik'e
ulastigina gore, "Bir adam, Hz. Omer (radiyallahu anh)'a gelip baska bir
memlekette odemek sartiyla kendisiyle selem akdi yapan bir adamdan haber
vererek bu akid hakkinda sormustur da Hz. Omer (radiyallahu anh) hosnutsuzluk
izhar etmis ve: "Pekala, devenin kirasi nerede?" demistir."
Muvatta, Buyu 91, (2, 681).
370 - Yine Imam Malik'e
ulastigina gore, Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) soyle demistir: "Kim selem
akdi yaparsa, sakin fazla alma sarti kosmasin. Bir avuc saman bile olsa bu
fazlalik ribadir."
Muvatta, Buyu 94, (2, 682).
Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet
malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı
hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı
Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in
Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn
Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça
“kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte”
kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.
----
Kategoriler
Hatim - Mukabele | Kuran Suresi | Kuran Meali | Kuran Öğreniyorum |
Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 361-370 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.
Kur’an’ı Kerim
Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi Kitapların Özelliği
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)
Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.
KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?
Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler
Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.
Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.