Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 4021-4030 )
4021 - Nafi anlatiyor: "Ibn Omer
radiyallahu anhuma haliyye ve beriyye hakkinda derdi ki: "Bunlardan her
biri uc kere bosanmis sayilir."
Muvatta, Talak 7, (1, 552).
4022 - Imam Malik'e ulastigina gore: "Hz.
Ali radiyallahu anha karisina: "Sen bana haramsin" diyen erkek
hakkinda: "Bu adam hanimini uc talakla bosadi" diyordu."
Muvatta, Talak 6, (1, 552).
4023 - Ibnu Abbas radiyallahu anhuma
anlatiyor: "Kim hannimini (kendine) haram kilarsa, bu, (bosanma ifade
eden) bir sey degildir, bu soz bir yemindir, yemin kefaretinde bulunur. Nitekim
ayet-i kerime'de Cenab-i Hak; "Allah'in Resulunde sizin icin guzel ornek
vardir." (Ahzab 21) buyurmustur."
Buhari, Talak 8, Tefsir, Tahrim 1; Muslim,
Talak 19, (1473); Nesai, Talak 16, (6, 151).
4024 - Yine Nesai'de su rivayet mevcuttur:
"Bir adam Ibnu Abbas radiyallahu anhuma'ya gelerek: "Ben hanimimi
kendime haram kildim! (Ne yapayim, hukmu nedir?)" diye sordu. Ibnu Abbas:
"Yalan soyledin, o haram degildir" dedi ve su ayeti okudu. (Mealen):
"Ey Peygamber, Allah'in sana helal kildigini sen niye kendine haram
ediyorsun?" (Tahrim 1).
Ibnu Abbas ayeti okuduktan sonra dedi ki:
"Sen, bu sayilan kefaretlerin en agiri olan kole azadini yerine
getireceksin."
Nesai, Talak 16, (6, 151).
4025 - Imam Malik'e ulastigina gore, bir adam
Ibnu Omer radiyallahu anhuma'ya gelerek: "Ben, hanimimin isini kendi eline
koydum, o da kendini (benden) bosadi. Bu hususta ne dersiniz?" diye sordu.
Ibnu Omer radiyallahu anhuma: "Ben, kaadinin yaptigi gibi olduguna
kaniyim" deyince adam: "Ey Ebu Abdirrahman, boyle yapma!" diye
itiraz etti. Ibnu Omer ise: "Bunu ben degil, sen yaptin!" diye cevap
verdi."
Muvatta, Talak 10, (2, 553).
4026 - Harice Ibnu Zeyd anlatiyor: "Ben
Zeyd Ibnu Sabit radiyallahu anh'in yaninda oturuyor idim. Muhammed Ibnu Ebi
Atik gozlerinden yaslar bosandigi halde ona ugradi. Zeyd radiyallahu anh:
"Neyin var?" diye sordu: "Ben, dedi, hanimimin isini kendine
birakmistim, o da beni birakti."
"Peki (bosanma isini ona birakmaya) seni
sevkeden sey ne idi?" dedi. Muhammed Ibnu Ebi Atik:
"Kader!" deyince, Zeyd:
"Dilersen hanimina donersin, zira bu bir (talak)dir. Sen ise ona (kadina)
daha cok hak sahibisin" fetvasini verdi."
Muvatta, Talak, 12, (2, 554).
4027 - Mesruk rahimehullah demistir ki:
"O beni ihtiyar ettikten sonra hanimimi bir veya yuz veya bin defa
muhayyer kilmama aldirmam. Nitekim Hz. Aise'ye sordum da bana: "Resulullah
aleyhissalatu vesselam bizi muhayyer birakmisti. (Hepimiz onu ihtiyar ettik.)
Bu, talak miydi?" diye cevap verdi."
Buhari, Talak 5; Muslim, Talak 25, 1477; Ebu
Davud, Talak 12, (2203); Tirmizi, Talak 4, (1179); Nesai, Nikah 2, (6, 56).
DUHULDEN (GERDEKTEN) ONCE BOSAMA
4028 - Tavus rahimehullah anlatiyor:
"Ebu's-Sahba (adinda birisi) Ibnu Abbas radiyallahu anhuma'ya (sik sik
sualler sorardi). Bir defasinda: "Bir kimsenin, hanimini duhulden
(temastan) once uc kere bosamasi halinde, alimlerin bunu, bir talak
addettiklerini bilmiyor musunuz?" dedi. Ibnu Abbas radiyallahu anh su
cevabi verdi: "Elbette biliyorum. Resulullah aleyhissalatu vesselam, Hz.
Ebu Bekir devirlerinde ve Hz. Omer radiyallahu anhuma'nin hilafetinin de ilk
yillarinda, bir erkek hanimini, daha onunla temastan once bosayacak olsa, bu
bir tek talak addediliyordu. Hz. Omer, insanlarin talaka duskunluklerini
gorunce: "Erkeklerin aleyhine olarak bu talaklara musaade ediyorum"
dedi."
Muslim, Talak 17, (1472); Ebu Davud, Talak 10,
(2199, 2200); Nesai, Talak 8, (6, 145).
4029 - Muhammed Ibnu Iyas Ibnu'l-Bukeyr
anlatiyor: "Bir adam karisini, temastan (gerdekten) once uc talakla
bosadi. Sonra da onunla nikahinin devamini uygun gordu. Fetva sormaya gitti,
ben de beraberinde idim. Ibnu Abbas ve Ebu Hureyre radiyallahu anhum'un yanlarina
geldi. Onlar: "Senden baska bir erkekle evlenmedikce o hanimla evlenmen
mumkun degil!" dediler. Adam, "Iyi ama ben onu bir talakla
bosadim" dedi. Ibnu Abbas radiyallahu anhuma: "sen, kendine ait
fazlaligi elinden birakmissin!" buyurdu."
Muvatta, Talak 37, 39, (2, 570, 571); Ebu
Davud, Talak 10, (2198). Bu metin Muvatta'daki metindir.
4030 - Ata Ibnu Yesar rahimehullah anlatiyor:
"Bir adam Abdullah Ibnu Amr Ibni'l-As radiyallahu anhuma'ya, temastan
(gerdekten) once hanimini uc talakla bosayan kimsenin durumunu sordu. Ata
rahimehullah der ki: "Ben bakirenin talaki birdir" dedim. Ancak
Abdullah bana dedi ki: "Sen hikayecisin (kafadan attin). Bir talak,
talak-i bainle kadini bos kilar, uc ise, kadini bir baskasiyla evlenip ondan
bosanincaya kadar eski kocasina haram kilar."
Muvatta, Talak 33, (2, 570).
Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet
malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı
hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı
Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in
Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn
Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça
“kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte”
kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.
----
Kategoriler
Hatim - Mukabele | Kuran Suresi | Kuran Meali | Kuran Öğreniyorum |
Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 4021-4030 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.
Kur’an’ı Kerim
Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi Kitapların Özelliği
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)
Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.
KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?
Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler
Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.
Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.