Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 4251-4260 )
4251 - Sa'd Ibnu Ebi Vakkas radiyallahu anh
anlatiyor. "Resulullah aleyhissalatu vesselam, Fetih gunu dort erkek iki
kadin disinda, herkese (hayatini bagisladi ve) eman tanidi. Bu dortler arasinda
Ibnu Ebi Sarh da vardi. Hz. Osman'in yaninda saklandi. Resulullah aleyhissalatu
vesselam halki, kendisine biat etmeye cagirinca, Hz. Osman radiyallahu anh onu
da getirip Resulullah aleyhissalatu vesselam'in yaninda durdurdu ve:
"Ey Allah'in Resulu! Abdullah'tan biat
al!" dedi. Aleyhissalatu vesselam, (hic ses cikarmadan) uc sefer basini
kaldirip ona bakti. Her seferinde bey'at'tan imtina ediyordu.
Uc seferden sonra, onunla da biat etti. Sonra
ashabina yonelip:
"Icinizde, elimi bey'at icin vermekten
imtina ettigimi gorunce kalkip oldurecek akli basinda bir adam yok muydu?"
buyurdular. Ashab:
"Icinizden geceni nasil bilelim. Keske
bize gozunuzle bir imada bulunsaydiniz!" dediler. Bunun uzerine:
"bir peygambere hain gozlu olmak
yarasmaz!" buyurdular.!"
Ebu Davud der ki: "Abdullah, Hz. Osman'in
sut kardesiydi."
Ebu Davud, Cihad 127, (2683); Nesai,
Tahrimu'd-Dem 14, (7, 105, 106).
4252 - Ibnu Mes'ud radiyallahu anh anlatiyor:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam Fetih gunu, (Mescid-i Haram'a) girdigi
zaman Beytullah'in etrafinda uc yuz altmis tane dikili (put) vardi. Elindeki
cubukla onlara durtuyor ve:
"Hak geldi, batil zeval buldu. Batil
zaten zeval bulucudur" (Isra 81);
"Hak geldi, batil hicbir seyi yoktan
varedemez, gideni de geri getiremez" (Sebe' 49) diyordu."
Buhari, Megazi 48, Mezalim 32, Tefsir, Beni
Israil 12; muslim, Cihad 87, (1781); Tirmizi, Tefsir, Beni Israil (3137).
4253 - Hz. Cabir radiyallahu anh anlatiyor:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam, Fetih sirasinda, Omer Ibnu'l-Hattab'a,
Batha'da iken Ka'be'ye gelip oradaki butun suretleri ortadan kaldirmasini
emretti. Resulullah aleyhissalatu vesselam oradaki butun suretler ortadan
kaldirilmadikca Ka'be'ye girmedi."
Ebu Davud, Libas 48, (4156).
4254 - Ibnu Omer radiyallahu anhuma anlatiyor:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam, Fetih gunu, Mekke'nin yukari
kismindan, devesinin uzerinde olarak ilerledi. Terkisinde de Usame Ibnu Zeyd
radiyallahu anhuma vardi. Beraberinde Hz. Bilal ve (Ka'be'nin) haciblarinden
olan Osman Ibnu Talha da vardi. Mescid-i Haram'da devesini ihtirdi. Osman'a
Kabe'nin anahtarini getirmesini emretti. Osman annesine gitti. Ancak kadin
anahtari vermekten imtina etti. Osman:
"Vallahi, ya anahtari verirsin ya da su
kilic belimden cikacaktir.!" dedi.
Kadin anahtari verdi. Osman Resulullah'a
getirdi. Aleyhissalatu vesselam (kapiyi acip) Beytullah'a girdi. Onunla
birlikte Hz. Usame, Bilal ve Osman da girdiler. Gunduzleyin icinde uzun muddet
kaldi, sonra cikti. Halk (iceri girmede) yaris etti. Abdullah Ibnu Omer ilk
giren kimseydi. Girince, Bilal radiyallahu anh'i kapinin arkasinda ayakta
duruyor buldu.
"Resulullah aleyhissalatu vesselam nerede
namaz kildi?" diye sordu. Bilal, Aleyhissalatu vesselam'in namaz kildigi
yeri isaret ederek gosterdi. Abdullah der ki:
"Kac rek'at kildigini sormayi
unuttum."
Buhari, Cihad 127, Salat 30, 81, 96, Teheccud
25, Hacc 51, 52, Megazi 77, 48; Muslim, Hacc 389, (1329).
4255 - Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh
anlatiyor: "Allah Teala Hazretleri, Resul-i Ekrem aleyhissalatu
vesselam'in Mekke'nin fethini nasib edince, halkin icinde kalkip, Allah'a hamd
ve sena ettikten sonra dedi ki:
"Allah'u Zulcelal Hazretleri, Mekke'yi
filin girmesinden korumustur. Mekkelilere Resulunu ve mu'minleri musallat etti.
Mekke(de savasmak) benden once hic kimseye helal edilmedi. Bana da bir gunun
muayyen bir zamaninda helal edildi. Benden sonra da kimseye helal edilmeyecek.
Onun avi urkutulmemeli, otu yolunmamali, agaci kesilmemeli. Buluntular da ancak
sahibi aranmak kasdiyla alinabilir.
Kimin bir yakini oldurulmusse, o kimse iki
husustan birinde muhayyerdir: Ya diyet alir, ya da olunun ailesi kisas ister (katil
oldurulur)."
Abbas radiyallahu anh: "Ey Allah'in
Resulu! Izhir otu bu yasaktan haric olsun! Zira biz onu kabirlerimizde ve
evlerimizde kullaniyoruz!" dedi. Aleyhissalatu vesselam da:
"Izhir haric!" buyurdu.
Buhari, Ilim 39, Lukata 7, Diyat 8; Muslim,
Hacc 447, (1355); Ebu Davud, Menasik 90, (2017).
4256 - Vehb rahimehullah anlatiyor: "Hz.
Cabir radiyallahu anh'a sordum: "Mekke fethedildigi gun, herhangi bir sey
ganimet kilindi mi?"
"Hayir!" cevabini verdi."
Ebu Davud, Harac 25, (3023).
4257 - Hz. Cabir radiyallahu anh anlatiyor:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam Mekke'ye girdiginde sancagi beyaz,
uzerindeki sarigi da siyahti."
Ebu Davud, Cihad 76, (2592); Tirmizi, Cihad 9,
(1679).
HUNEYN GAZVESI
4258 - Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam Huneyn Gazvesine cikmayi arzu edince:
"Yarinki konaklama yerimiz insaallah Beni
Kinane Hayfi'dir. Onlar kufur uzerine orada yeminlesmislerdi"
buyurdu."
Buhari, Megazi 48, Hacc 45, Fedailu'l-Ashab
39, Tevhid 31; Muslim, Hacc 345, (1314).
4259 - Sehl Ibnu Hanzaliyye radiyallahu anh
anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'la Huneyn gunu beraber
yuruduk. Ogle sonrasi oluncaya kadar yurumeyi uzattik. Ogle namazi(nin vakti)
girdi. Derken bir atli geldi.
"Ey Allah'in Resulu! dedi. Ben sizin
onunuzden ilerledim. Hatta falan falan daga ciktim. Bir de ne goreyim! Havazin
kabilesi toptan karsimda. Kadinlari, develeri, davarlari toptan Huneyn'de
toplanmislar" dedi. Aleyhissalatu vesselam tebessum buyurdu ve:
"Insaallah, yarin bunlar muslumanlarin
ganimetidir!" dedi ve sordu:
"Bu gece bizi kim bekleyecek?"
Enes Ibnu Ebi Mersed el-Ganevi atilip:
"Ben, ey Allah'in Resulu!" dedi. Resulullah aleyhissalatu vesselam:
"Oyleyse bin!" buyurdular. Enes
atina bindi ve Aleyhissalatu vesselam'in yanina geldi. O zaman:
"Su gecide yonel, en yuksek yerine kadar
cik. (Gece boyu atindan inme.) Sakin senin cihetinden geceleyin
aldatilmayalim!" tenbihinde bulundu. Sabah olunca Aleyhissalatu vesselam
namazgahina gecti. Iki rek'at namaz kildi. Sonra:
"Atlidan bir haberiniz var mi?" diye
sordu.
"Bir haberimiz yok!" dediler. Namaza
duruldu. Resulullah aleyhissalatu vesselam namaz kilarken gecide dogru (hazan)
goz atigyordu. Namazi kilip selam verince:
"Mujde, atliniz geldi!" buyurdu. Biz
de gecidin agaclari arasina baktik. Gercekten o idi. Geldi, Resulullah
aleyhissalatu vesselam'in yaninda durdu, (Selam verdi ve:)
"Ben dedi, gittim bu gecidin en yuksek
yerine, Resulullah'in emrettigi sekilde vardim. sabah olunca iki gecit daha
tirmandim. Baktim kimseyi gormedim!" dedi. Resulullah aleyhissalatu
vesselam ona:
"Gece (attan) indin mi?" diye sordu.
"Namaz veya kaza-yi hacet disinda
inmedim!" dedi. Aleyhissalatu vesselam:
"(Bu amelinle cenneti kendine) vacib
kildin. Bundan boyle ameli terketmenin sana bir gunahi yok. (Bu amelin cennete
girmen icin kafidir)" buyurdular."
Ebu Davud, Cihad 17, (2501).
4260 - Hz. Enes radiyallahu anh anlatiyor:
"Huneyn gununde, Hevazin, Gatafan ve digerleri cocuklari ve develeriyle
birlikte (savas yerine) geldiler. O gun Resulullah aleyhissalatu vesselam'in
ordusunda da 10 bin kisi vardi. Mekkeli Tuleka da Resulullah'in safinda idi.
(Savas baslar baslamaz) hepsi geri kacti. Aleyhissalatu vesselam yalniz kaldi.
O gun iki defa nida etti. Ikisi arasina bir baska soz karistirmadi. Soyle ki:
Sag tarafina yonelip: "Ey Ensar
cemaati!" diye bagirdi. O taraftakiler:
"buyurun ey Allah'in Resulu! Biz seninle
beraberiz! Mujde!" dediler. Aleyhissalatu vesselam sonra da soluna dondu:
"Ey Ensar cemaati!" diye bagirdi. O
taraftakiler de:
"Buyur ey Allah'in Resulu! Mujde, biz
seninleyiz!" dediler. Aleyhissalatu vesselam beyaz bir katirin ustunde
idi. Katirdan indi ve: "Ben Allah'in kulu ve elcisiyim!" dedi.
(Muslumanlar toparlanip mukabil hucuma gecince) musrikler hezimete ugradi.
Aleyhissalatu vesselam cok ganimet elde etti. Onu Muhacirler ve Tuleka arasinda
taksim etti. Ondan Ensar'a hic bir sey vermedi. Bunun uzerine Ensariler
radiyallahu anhum (serzeniste bulunup): "Sikinti olunca biz cagiriliyoruz.
Ama ganimeti bizden baskasina veriyor!" dediler. Bu sozleri Aleyhissalatu
vesselam'in kulagina ulasmisti, hemen Ensari topladi.
"Ey Ensar cemaati! Herkes dunyalikla
donerken, siz Muhammed aleyhissalatu vesselam'la donmekten, evinizde onunla
beraber olmaktan razi ve memnun degil misiniz?" dedi. Ensar:
"Elbette ey Allah'in Resulu, raziyiz,
memnunuz!" dediler. Aleyhissalatu vesselam: "Insanlar bir vadiye yuruseler,
Ensar da bir gecide yuruse, ben Ensar'in gecidinde giderim"
buyurdular."
Buhari, Megazi 56, Humus 19, Menakib 14,
Menakibu'l-Ensar 1, Feraiz 34; Muslim, Zekat 135, (1059); Tirmizi, Menakib,
(3897).
Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet
malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı
hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı
Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in
Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn
Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça
“kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte”
kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.
----
Kategoriler
Hatim - Mukabele | Kuran Suresi | Kuran Meali | Kuran Öğreniyorum |
Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 4251-4260 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.
Kur’an’ı Kerim
Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi Kitapların Özelliği
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)
Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.
KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?
Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler
Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.
Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.