Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 431-440 )

431 - Sa'd Ibnu Ubade (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Buyurdular ki: "Kur'an-i Kerim'i okuyan bir kimse sonradan (terkeder ve okumayi) unutursa kiyamet gunu cuzzamli olarak Allah'a kavusur."
Ebu Davud, Vitr 21, 1474. H.

432 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Ummetime verilen ucretler bana arzedildi. Bunlar arasinda bir kimsenin mescidden kaldirip attigi bir cop icin verilmis olani da vardi. Keza ummetimin isledigi gunahlar da bana arzedildi. Bunlar arasinda, bir kimsenin lutf-i Ilahi olarak ogrenip de sonradan unuttugu bir sure veya ayet sebebiyle kazandigindan daha buyugunu gormedim."
Ebu Davud, Salat 16, 461. H; Tirmizi, Sevabu'l-Kur'an 19, 2917.H.

433 - Imran Ibnu Husayn (radiyallahu anhuma)'in anlattigina gore, Imran, Kur'an okuyan, arkasindan da buna mukabil halktan dunyalik taleb eden birisine rastlamisti. "Inna lillahi ve inna ileyhi raci'un, deyip arkasindan su aciklamayi yapti: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in soyle soyledigini isittim: "Kim Kur'an okursa (isteyecegini) Allah'tan istesin. Zira bir takim insanlar zuhur edecek, onlar Kur'an okuyup, okuduklari mukabilinde halktan (dunyalik) isteyecekler."
Tirmizi, Sevabu'l-Kur'an 20, 2918.

434 - Suheyb (radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kur'an'in haram kildigi seyleri helal addeden kimse Kur'an'a inanmamistir."
Tirmizi, Sevabu'l-Kur'an 20, 2919. H.

435 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) dusman arazisine Kur'an-i Kerim'le birlikte askeri seferi yasakladi."
Buhari, Cihad 129; Muslim, Imamet 92, 93, 94, (1869); Ebu Davud, Cihad 88, (2610); Ibnu Mace, Cihad 45, (2879); Muvatta, Cihad 7, (2, 446).

FATIHA SURESI

436 - Ebu Said Ibnu'l-Mualla (radiyallahu anh) anlatiyor: "Ben Mescid-i Nebevi'de namaz kiliyordum. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) beni cagirdi. Fakat (namazda oldugum icin) icabet edemedim. Sonra yanina gelerek: Ey Allah'in Resulu namaz kiliyordum (bu sebeple cevap veremedim diye ozur beyan ettim). Bana: "Allahu Teala Kitab'inda "Ey iman edenler, Allah ve Resulu sizi cagirdiklari zaman hemen icabet edin" buyurmuyor mu?"(Enfal, 24) dedi ve arkasindan ilave etti: "Sen mescidden cikmazdan once , sana Kur'an-i Kerim'in (sevapca) en buyuk suresini ogreteyim mi?" dedi ve elimden tuttu. Mescidden cikacagi sirada ben: "Sana en buyuk sureyi ogretecegim" dememis miydiniz? dedim. Bana: "O sure Elhamdu lillahi Rabbi'l alemin dir ki(namazlarda tekrar tekrar okunan) yedi ayet (es-Seb'u'l-Mesani) ve bana verilen yuce Kur'an'dir" buyurdu.
Buhari, Tefsir 1; Nesai, Iftitah 26; Ebu Davud, Vitr 15.

437 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam), Ubey Ibnu Ka'b (radiyallahu anh)'a ugradi. O namaz kiliyordu... devamini yukaridaki gibi aynen kaydetti. Ancak su ziyade var: "Nefsimi kudret elinde tutan Zat-i Zu'l-Celal'e yemin ederim ki, Allah, Fatiha'inin bir mislini ne Tevrat'ta, ne Incil'de ne Zebur'da, ne de Furkan'da indirmemistir. O (namazlarda) tekrarla okunan yedi ayet ve bana ihsan edilen yuce Kur'an'dir."
Tirmizi, Sevabu'l-Kur'an 1, (2878).
Tirmizi hadisin sahih oldugunu soylemistir. Nesai'nin yine Ebu Hureyre'den yaptigi bir rivayette: "O (Fatiha suresi) benimle kulum arasinda taksim edilmistir. Kuluma istedigi verilmistir" ziyadesi vardir.

438 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Cibril (aleyhisselam), Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in yaninda otururken yukarida kapi sesine benzer bir ses isitti. Basini goge dogru kaldirdi. Cibril (aleyhisselam) dedi ki: "Iste gokten bir kapi acildi, bugune kadar boyle bir kapi asla acilmamisti." Derken oradan bir melek indi. Cibril (aleyhissalam) tekrar konustu: "Iste arza bir melek indi, simdiye kadar bu melek hic inmemisti." Melek selam verdi ve Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e : "Sana verilen iki nuru mujdeliyorum. Bunlar, senden once baska hicbir peygambere verilmemislerdi: Onlarin biri Fatiha Suresi, digeri de Bakara Suresi'nin son kismi. Onlardan okudugun her harfe mukabil sana mutlaka buyuk sevap verilecektir. dedi.
Muslim, Musafirin 254; Nesai, Iiftihah 25.

439 - Adiyy Ibnu Hatim (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "(Fatiha'da gecen) el-magdub aleyhim (Allah'in gazabina ugrayanlar) Yahudilerdir, ed-dallin (sapitanlar) da Hiristiyanlar'dir".
Tirmizi, Tefsir 2, (2957).

BAKARA SURESI

440 - Ebu Umame (radiyallahu anh) buyurdu ki: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'i isittim, diyordu ki: "Kur'an-i Kerim'i okuyun. Zira Kur'an, kendini okuyanlara kiyamet gunu sefaatci olarak gelecektir. Zehraveyn'i yani Bakara ve Al-i Imran surelerini okuyun! Cunku onlar kiyamet gunu, iki bulut veya iki golge veya saf tutmus iki grup kus gibi gelecek, okuyucularini mudafaa edeceklerdir. Bakara suresini okuyun! Zira onu okumak berekettir. Terki ise pismanliktir. Onu tahsil etmeye sihirbazlar muktedir olamazlar."
Muslim, Musafirin, 252, (804).

Bir rivayette su ziyade mevcuttur: Bir rekatta, secdeden once, bir kul onu okur, sonra da Allah'tan birsey isterse Allah istedigini mutlaka verir."




Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.

----

Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 431-440 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.



Kur’an’ı Kerim

Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:

“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.

İlahi Kitapların Özelliği


İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.

KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)


Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.

KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?

Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler

Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.

Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.