Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 4681-4690 )
4681 - Hz. Muaviye
radiyallahu anh'in anlattigina gore: "Kendisine dedenin miras payindan
soran Zeyd Ibnu Sabit'e soyle yazmistir: "Bana yazarak dededen soruyorsun.
Dogruyu Allah bilir. Bu mesele, ancak umeranin -yani halifelerin- hukmedecegi
meselelerden biridir. Ben sizden once iki halifeyi gordum. Onlar olenin tek bir
kardesi ile verasete istirak eden dedeye malin yarisini veriyorlardi. Iki ve
daha fazla kardes olmasi halinde ucte bir veriyorlardi. Erkek kardesler cok da
olsa dedenin payi ucte birden asagi dusmezdi."
Muvatta, Feraiz 1, (2,
510).
4682 - Bureyde radiyallahu
anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, buyukanneye, onunde,
(olenin) anne(si) olmadigi takdirde, altida bir pay koydu."
Ebu Davud, Feraiz 5,
(2895).
KIZLAR VE KIZKARDESLER
4683 - Esved Ibnu'l-Yezid
anlatiyor: "Bize (Yemen'e), Muaz radiyallahu anh, muallim ve emir olarak
geldi. Ona, bir kizla bir kizkardes birakarak olen kimse(nin veraset durumu)
hakkinda sorduk. O, kiz icin yarim, kizkardesi icin de yarima hukmetti. O
sirada Aleyhissalatu vesselam sagdi."
Buhari, Feraiz 6, 12; Ebu
Davud, Feraiz 4, (2893).
4684 - Huzeyl Ibnu Surahbil
anlatiyor: "Ebu Musa radiyallahu anh'a "Olenin bir kiziyla
kizkardesinin oglu ve (ana-baba bir) kizkardesinin miras payindan soruldu. Dedi
ki:
"Kiz icin yari,
(anne-baba bir) kizkardes icin de yari. (Ibni Mes'ud'a gidin, ondan da sorun. O
da benim soyledigime muvafakat edecektir!) (Ebu Musa, fetvasinda oglan kardesin
kizina mirastan pay vermemisti.) Bunun uzerine dogru Ibnu Mes'ud'a sorulmaya gidildi
ve Ebu Musa'nin soyledigi de kendisine haber verildi. Ibnu Mes'ud radiyallahu
anh dedi ki: "(Eger ben onun fetvasina uyarsam) dalalete dusmus olurum ve
hidayetten ayrilanlara katilirim!"
Sonra ilave etti:
"Onlar hakkinda, Resulullah aleyhissalatu vesselam'in verdigi hukumle
hukmedecegim: "Kiz icin yari, ogulun kizi icin, -ucte ikiyi tamamlamak
uzere- altida bir, geri kalan da kizkardes iciindir!"
Ebu Musa'ya Ibnu Mes'ud'un
sozu haber verildi. Bunun uzerine:
"Bu derin alim
aranizda oldugu muddetce (miskillerinizi) bana sormaya gelmeyin"
dedi."
Buhari, Feraiz 7, 12; Ebu
Davud, Feraiz 4, (2890); Tirmizi, Feraiz 4, (2094).
ERKEK KARDESLER
4685 - Hz. Ali radiyallahu
anh buyurmustur ki: "Sizler su ayeti okuyorsunuz: "...Bu hisseler,
onlarin borclari odendikten ve vasiyetleri yerine getirildikten
sonradir..." (Nisa 12). Bilesiniz ki Resulullah aleyhissalatu vesselam
vasiyyetin yerine getirilmesinden once borclarinin odenmesine hukmetti.
Anne-baba bir kiz ve erkek kardesler, baba bir, anne ayri kiz ve erkek
kardeslerden once birbirlerine varis olurlar. Erkek, anne-baba bir erkek
kardesine, baba bir erkek kardesinden once varis olur."
Tirmizi, Feraiz 5, (2095).
CENIN
4686 - Ebu Hureyre
radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, olu olarak
dusurulen bir cenin icin kole veya cariye bir gurreye hukmetti. Sonra lehine
bir gurreye hukmedilen kadin olmustu. Aleyhissalatu vesselam, kadinin mirasinin
ogullarina ve kocasina kalacagina, diyetinin de asabesine kalacagina hukmetti.
Buhari, Feraiz 11, Tibb 46,
Diyat 25; Muslim, Kasame 35, (1681); Tirmizi, Diyat 15, (1410), Feraiz 19,
(2112).
4687 - Yine Ebu Hureyre
radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, dogan cocuk
aglar sonra olurse, varis olurve ona varis olunur. Aglamazsa (olu dogarsa), ne
varis olur ne de ona varis olunur."
Ebu Davud, Feraiz 15,
(2920).
MULA'ANE COCUGU
4688 - Mekhul anlatiyor:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam, mula'ane (ile ayrilan kari-kocanin)
cocugunun mirasini annesine kildi, anneden sonra da annenin varislerine
kildi."
Ebu Davud, Feraiz 9,
(2907).
4689 - Vasile Ibnu'l-Eska'
radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular
ki:
"Kadin uc mirasi
toplar. Azadlisi(nin mirasi), buluntusu(nun mirasi), uzerine mula'anede
bulundugu cocugu(nun mirasi)."
Ebu Davud, Feraiz 9,
(2906); Tirmizi, Feraiz 23, (2116).
MU'TEDDE (IDDET BEKLEYEN
KADIN)
4690 - Muhammed Ibnu Yahya
Ibni Hibban anlatiyor: "Dedem Hibban'in iki hanimi vardi. Biri Hasimiye,
digeri Ensariye idi. Dedem, Ensariye'yi, cocugu meme verir halde bosadi.
Kadinin uzerinden bir yil gecti, sonra dedem oldu, kadin hala hayiz olmadi.
Bunun uzerine:
"Ben kocama varis
olurum, cunku hayiz olmadim!" dedi. Dava Hz. Osman radiyallahu anh'a
intikal etti. Hz. Osman kadinin mirasa istirak etmesine hukmetti. Hasimiye
kadin, bu karari sebebiyle Hz. Osman'i levmetti. Hz. Osman:
"Bu, senin amcaoglunun
isidir. Boyle hukmetmemize o isaret etti!" dedi. "Amcaoglun"
sozuyle Hz. Ali radiyallahu anh'i kasdetmisti.
Muvatta, Talak 43, (2,
572).
Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet
malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı
hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı
Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in
Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn
Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça
“kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte”
kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.
----
Kategoriler
Hatim - Mukabele | Kuran Suresi | Kuran Meali | Kuran Öğreniyorum |
Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 4681-4690 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.
Kur’an’ı Kerim
Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi Kitapların Özelliği
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)
Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.
KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?
Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler
Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.
Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.