Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 4701-4710 )
4701 - Hz. Ali radiyallahu
anh'tan biri anne bir erkek kardes, digeri koca olan iki amca cocugu hakkinda
sorulmustu. Su cevabi verdi: "Koca icin yari anne bir erkek kardes icin
altida bir, geri kalan da aralarinda ikiye bolunur."
(Rezin tahric etmistir.) Buhari'de
muallak olarak gelmistir. Feraiz 15.
4702 - Zeynep radiyallahu
anha anlatiyor: "Muhacir kadinlardan bir kismi Resulullah aleyhissalatu
vesselam'a evlerinin darligindan ve kendilerinin evlerden cikarildiklarindan
sikayet ettiler. Bunun uzerine Resulullah aleyhissalatu vesselam, kadinlarin
muhacir evlerine varis kilinmalarini emretti."
Ebu Davud, Harac 37,
(3080).
VELA'NIN MIRAS OLMASI
4703 - Amr Ibnu Suayb an
ebihi an ceddihi radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu
vesselam buyurdular ki:
"Mala kim varis olursa
vela'ya da varis olur."
Tirmizi, Feraiz 22, (2115).
4704 - Amr Ibnu Suayb an
ebihi an ceddihi radiyallahu anh anlatiyor:
"Resulullah
aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Vela, erkeklerden en
buyuge aittir. Kadinlar, velaya (iki durum disinda) varis olamazlar. Bu iki
durum sudur: Bizzat azad ettikleri veya azad ettiklerinin azad ettikleri."
Rezin tahric etmistir.
4705 - Ebu Hureyre
radiyallahu anh anlatiyor: "Hz. Aise radiyallahu anha, azad etmek
niyetiyle bir cariye satin almak arzu etti. Ancak, kolenin sahibi velanin
kendilerine ait olmasini sart koydu. Hz. Aise durumu Resulullah aleyhissalatu
vesselam'a soyledi. Efendimiz:
"Bu sart sana mani
olmasin, (zira batildir); vela, koleyi kim azad etmisse ona aittir!" buyurdu."
Muslim, Itk 15, (1505).
4706 - Ebu Bekr Ibnu
Abdirrahman Ibni'l-Haris Ibni Hisam anlatiyor:
"As Ibnu Hisam olmus,
geride uc oglan birakmisti. Bunlardan ikisi bir anadan, biri de bir baska
anadandi. Ayni anadan olan iki oglandan biri daha oldu. Bu da mal ve azadlilar
birakti. Ayni anadan olan kardesi mala ve azadlilarin velasina varis oldu.
Sonra da mal ve velaya varis olan kardes de oldu, geriye bir oglanla, baba bir
kardesini birakti. Oglu: "Ben babamin sahip oldugu seylere sahibim!"
dedi. Kardesi de:
"Durum boyle degil.
Sen sadece mala sahip olursun, azadlilarin velasina sahip olamazsin! Bilmez
misin, kardesim bugun olseydi, ben ona varis olmayacak miydim?" dedi ve
Hz. Osman radiyallahu anh nezdinde dava actilar. O, velanin olen kerdese; malin
da olenin ogluna ait olduguna hukmetti."
Muvatta, Itk 22, (2, 784).
ASABE'NIN MIRASI
4707 - Hz. Ebu Hureyre
radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular
ki:
"Ben mu'minlere, kendi
nefislerinden evlayim. Oyleyse kim uzerinde borcu oldugu halde olur, bunu
odeyecek mal birakmazsa, onu odemek bana aittir. Kim de mal birakarak olurse bu
mal varislerine aittir. -Bir rivayette- Kim bir mal birakmissa, buna, kim olursa
olsun asabesi varis olur."
Buhari, Feraiz 4, 15, 25,
Kefalet 5, Istikraz 11, Tefsir, Ahzab 1, Nafakat 15, Muslim, Feraiz 16, (1619);
Tirmizi, Feraiz 1, (2091), Cenaiz 69, (1070); Ebu Davud, Harac 15, (2955).
4708 - Mikdam radiyallahu
anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Kim kulfet birakirsa
yuku banadir. Kim de mal birakirsa bu varislerinedir. Ben varisi olmayanin
varisiyim. Onun yerine diyet oderim, ona varis de olurum. Dayi da varisi
olmayanin varisidir, ona bedel diyet de oder. Esirini de ona (fidye odeyerek)
kurtariverir, ona varis de olur."
Ebu Davud, Feraiz 8,
(2900).
4709 - Tirmizi'de Hz. Aise
radiyallahu anha'dan merfu olarak su rivayet gelmistir: "Dayi sadece
varisi olmayan varis olur."
Tirmizi, Feraiz 12, (2105).
4710 - Tirmizi'de Hz. Aise
radiyallahu anha'dan merfu olarak, su rivayet edilmistir: "Resulullah
aleyhissalatu vesselam'in bir azadlisi vefat etti ve mal birakti. Geride ne
evladi ne de bir yakini yoktu. Resulullah aleyhissalatu vesselam:
"Mirasini koyunden bir
adama verin!" emretti."
Ebu Davud, Feraiz 8,
(2902); Tirmizi, Feraiz 213, (2106).
Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet
malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı
hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı
Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in
Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn
Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça
“kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte”
kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.
----
Kategoriler
Hatim - Mukabele | Kuran Suresi | Kuran Meali | Kuran Öğreniyorum |
Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 4701-4710 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.
Kur’an’ı Kerim
Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi Kitapların Özelliği
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)
Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.
KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?
Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler
Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.
Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.