Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 4831-4840 )
4831 - Aiz Ibnu Amr
radiyallahu anh anlatiyor: "Bir adam Resulullah aleyhissalatu vesselam'dan
bir seyler istedi. Aleyhissalatu vesselam da verdi. Adam donmek uzere ayagini
kapinin esigine basar basmaz, Aleyhissalatu vesselam:
"Dilenmede olan
(kotulukleri) bilseydiniz kimse kimseye birsey istemek icin asla
gitmezdi!" buyurdular."
Nesai, Zekat 83, (5, 94,
95).
4832 - Hz. Zubeyr
radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular
ki:
"Kisinin iplerini alip
daga gitmesi, oradan sirtinda bir deste odun getirip satmasi, onun icin,
insanlara gidip dilenmesinden daha hayirlidir. Insanlar istedigini verseler de
vermeseler de."
Buhari, Zekat 50, Buyu' 15.
4833 - Sevban radiyallahu
anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam (bir gun):
"Cenneti garanti etmem
mukabilinde, insanlardan hicbir sey istememeyi kim garanti edecek?"
buyurdular. Sevban radiyallahu anh atilip:
"Ben, (Ey Allah'in
Resulu!)" dedi. Sevban (bundan boyle) hic kimseden bir sey
istemezdi."
Ebu Davud, Zekat 27,
(1643); Nesai, Zekat 86, (5, 96).
4834 - Hz. Muaviye
radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular
ki:
"Istemede israr
etmeyin. Vallahi, kim benden bir sey ister, ben ona vermek arzu etmedigim
halde, israri (sebebiyle) bir sey kopartirsa, verdigim o seyin bereketini
gormez."
Muslim, Zekat 99, (1038);
Nesai, Zekat 88, (5, 97, 98).
4835 - Ibnu'l-Firasi'nin
anlattigina gore, babasi radiyallahu anh: "Ey Allah'in Resulu! (Ihtiyacimi
baskasindan) isteyeyim mi?" diye sormus, Aleyhissalatu vesselam da:
"Hayir, isteme! Ancak
istemek zorunda kalmissan, bari salihlerden iste!" buyurmuslardir."
Ebu Davud, Zekat 28,
(1646); Nesai, Zekat 84, (5, 95).
4836 - Ibnu Mes'ud
radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular
ki:
"Kim, kendisini
mustagni kilacak miktarda mali oldugu halde isterse, Kiyamet gunu, istedigi sey
suratinda bir tirmalama veya soyulma veya isirma yarasi olarak gelir!"
Yaninda bulunanlar:
"Kisiyi mustagni kilan
(miktar) nedir?" diye sordular.
"Kirk dirhem altin
veya o kiymette bir baska sey!" buyurdular."
Ebu Davud, Zekat 23,
(1626); Tirmizi, Zekat 22, (650); Nesai, Zekat 87, (5, 97); Ibnu Mace, Zekat
26, (1840).
4837 - Ebu Hureyre
radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular
ki:
"Kim (malini artirmak
icin) insanlardan dilenirse, o mutlak surette ates talep etmis olur. Oyleyse
ister azla yetinsin isterse cogaltmayi istesin, (artik kendisi bilir)!"
Muslim, Zekat 105, (1041).
4838 - Kabisa Ibnu Muharik
radiyallahu anh anlatiyor: "Sulh icin diyet (hamale) odemeyi
kabullenmistim. Bu hususta yardim istemek icin Resulullah aleyhissalatu
vesselam'i aradim ve karsilastik. (Meseleyi acinca):
"Bekle, bize sadaka
mali gelecek. O zaman ondan sana da verilmesini emrederim" buyurdular.
Sonra da:
"ey Kabisa! Istemek,
uc kisi disinda hic kimseye helal olmaz:
-Sulh diyeti (hamale)
kabullenen kimse. Buna, gereken miktari buluncaya kadar, istemesi helaldir. Ama
o miktara ulasinca, artik istemez.
-Afete ugrayip malini
kaybeden kimse. Buna da maisetini temin edecek miktari elde edinceye kadar
istemesi helaldir.
-Fakirlige ugrayan adam.
Eger kavminden uc kisi, "Falancaya fakirlik isabet etti" diye ittifak
ederlerse, gecimine yetecek miktari elde edinceye kadar istemesi helaldir.
Bunlar disinda istemek, ey Kabisa haramdir."
Muslim, Zekat 109, (1044);
Ebu Davud, Zekat 26, (1640); Nesai, Zekat 86, (5, 96, 97).
4839 - Hz. Enes radiyallahu
anh anlatiyor: "Ensari bir zat gelip Resulullah aleyhissalatu vesselam'dan
birseyler istemisti.
"Evinde hicbir sey yok
mu?" buyurdular. Adam:
"Evet, dedi. Bir
culumuz var. Bir kismiyla ortunup, bir kismini da yaygi olarak yere seriyoruz!
Bir de su ictigimiz kabimiz var."
"Onlari bana
getir!" diye emrettiler. Adam gidip getirdi. Aleyhissalatu vesselam
esyalari eline alip:
"Sunlari satin alacak
yok mu?" buyurdular. Bir adam:
"Ben bir dirheme satin
aliyorum" dedi. Resulullah aleyhissalatu vesselam:
"Bir dirhemden fazla
veren yok mu?" dedi ve iki uc sefer tekrarlayarak (acik artirmaya
cikardi). Orada bulunan bir adam:
"Ben onlara iki dirhem
veriyorum" dedi. Aleyhissalatu vesselam esyalari ona satti. Iki dirhemi
alip Ensari'ye verdi ve:
"Bunun biriyle ailen
icin yiyecek al, aline ver. Digeriyle de bir balta al bana getir!"
buyurdular. Adam gidip bir balta alip getirdi. Resulullah aleyhissalatu
vesselam, ona eliyle bir saplik gecirdi. Sonra:
"Git, odun eyle, sat
ve onbes gun bana gozukme!" buyurdu. Adam aynen boyle yapti, sonra yanina
geldi. Bu esnada on dirhem kazanmis, bunun bir kismiyla giyecek, bir kismiyla
da yiyecek satin almisti. Resulullah aleyhissalatu vesselam:
"Bak, bu senin icin,
Kiyamet gunu alninda dilenme lekesiyle gelmenden daha hayirlidir!" buyurdu
ve sozlerine soyle devam etti:
"Dilenmek, sersefil,
fakra dusmus veya rusvay edici borca batmis veya elem verici kana bulasmis
insanlar disinda, kimseye caiz degildir."
Ebu Davud, Zekat 26,
(1641); tirmizi, Buyu 10, (1218); Ibnu Mace, Ticarat 25, (2198).
4840 - Habesi Ibnu Cunade
es-Seluli radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam
Arafat'ta vakfede iken bir bedevi gelerek ridasinin bir ucundan tutup, ondan
bunu istedi. Aleyhissalatu vesselam da onu ona verdi. Adam ridayi beraberinde
alip gitti. Tam o sirada dilenmek haram kilindi. bunun uzerine Aleyhissalatu
vesselam:
"Sadaka zengine helal
degildir; sagligi yerinde guc kuvvet sahibine de helal degildir. O, sersefil
edici, fakre dusen, haysiyeti kirici borca giren, eleme bogan kana bulasan
kimseler disinda hic kimseye helal degildir. Oyleyse, kim malini artirmak icin
insanlara el acarsa, bu, Kiyamet gunu suratinda cirmalama yaralarina ve
cehennemde yiyecegi kizgin taslara donusur. Oyleyse (buyursun) dileyen azla
yetinsin, dileyen de cogaltmaya calissin."
Tirmizi, Zekat 23, (653).
Rezin merhum su ziyadede
bulunmustur: "Ben, bir adama ihsanda bulunurum. Adam da onu koltugunun
altina koyarak alip gider veya yiyip midesine indirir. Halbuki bu, (eger layik
degilse) o adam icin atesten baska bir sey degildir."
Resulullah'in bu sozu
uzerine Hz. Omer radiyallahu anh:
"Ey Allah'in Resulu!
Oyleyse ates olan bir seyi niye veriyorsunuz?" diye sordu. Aleyhissalatu
vesselam:
"Allah benim cimri
olmami kabul etmedi, insanlar da benden istememeyi kabul etmedi!" cevabini
verdi. Orada bulunanlar:
"Dilenmeyi haram kilan
zenginlik nedir?" diye sordular. Aleyhissalatu vesselam: "Sabah veya
aksam yetecek kadar yiyecektir!" buyurdular."
Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet
malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı
hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı
Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in
Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn
Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça
“kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte”
kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.
----
Kategoriler
Hatim - Mukabele | Kuran Suresi | Kuran Meali | Kuran Öğreniyorum |
Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 4831-4840 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.
Kur’an’ı Kerim
Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi Kitapların Özelliği
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)
Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.
KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?
Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler
Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.
Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.