Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 4851-4860 )
4851 - Ebu Hureyre
radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular
ki:
"Kim muslumanlarin
kadilik hizmetini talep edip elde etse, sonra adaleti zulmune galebe calsa
cennete girer. Zulmu adaletine galebe calsa, ates onundur."
Ebu Davud, Akdiye 2,
(3575).
4852 - (Abdullah) Ibnu Ebi
Evfa anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Kadi zulmetmedikce,
Allah Teala hazretleri onunla birliktedir (yardimcisidir). Zulme yer verdigi
zaman onu terkeder, artik seytan onunla beraber olur."
Tirmizi, Ahkam 4, (1330).
MUCTEHIDIN SEVABI
4853 - Amr Ibnu'l-As
radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular
ki:
"Hakim ictihad eder ve
isabet ederse kendisine iki ucret (sevap) verilir. Eger ictihad eder ve hata
ederse ona bir ucret vardir."
Buhari, I'tisam 21; Muslim,
Akdiye 15, (1716); Ebu Davud, Akdiye 2, (3574); Tirmizi, Ahkam 2, (1326);
Nesai, Kaza 3, (8, 224).
4854 - Yahya Ibnu Sa'id
anlatiyor: "Ebu'd-Derda, Selman-i Farisi radiyallahu anhuma'ya:
"Arz-i Mukaddese'ye
gel!" diye yazmisti. Selman ona soyle cevap yazdi:
"Arz kimseyi takdis
etmez. Insani mukaddes kilan sey amelidir. Bana ulastigina gore, sen orada tabib
kilinmissin ve hastalari tedavi ediyormussun. Eger tedavi edebiliyorsan ne
mutlu sana. Eger mutetabbib isen, insanlari oldurup cehennemlik olmaktan
sakin!"
Ebu'd-Derda radiyallahu anh
iki kisi arasinda hukmedince, onlar yanindan ayrildiklari vakit onlara bakar
ve:
"Vallahi
mutetabbibdir. Bana geri donun. Kissanizi bana iade edin (meselenizi iyice
tetkik edeyim)!" derdi."
Muvatta, Vasiyyet 7, (2,
769).
RUSVET HAKKINDA
4855 - Ebu Hureyre, Ibnu
Amr Ibni'l-As radiyallahu anhum anlatiyor:
"Resulullah
aleyhissalatu vesselam, hukumde rusvet alan ve rusvet veren (ve aracilik eden)
kimseyi lanetlemistir."
Tirmizi, Ahkam 9, (1336);
Ebu Davud da bu hadisi sadece Ibnu Omer radiyallahu anh'tan tahric etmistir
(Akdiye 4, (3580).
4856 - Mu'az Ibnu Cebel radiyallahu
anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam beni Yemen'e
gondermisti. (Hareket edip) yurudugum zaman arkamdan birini gondererek geri
cagirdi. (Yanina varinca):
"Sana niye adam
gonderip (geri cagirdigimi) biliyor musun?" buyurdular ve ilave ettiler:
"Benim iznim olmadan
hicbir sey almayacaksin. Zira bu gululdur (hirsizlik). Kim gulul yaparsa,
aldigi seyle Kiyamet gunu (Allah'in huzuruna gelir). Iste bu (hususu tenbih
etmek icin) seni cagirdim, artik isine gidebilirsin."
Tirmizi, Ahkam 8, (1335).
KADILIK ADABI
4857 - Hz. Ali radiyallahu
anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam beni Yemen'e kadi olarak
gonderdi. O siralarda henuz yasim kucuktu, kazayi (hukum vermeyi) bilmiyordum.
(Beni takviye icin):
"(Sen tereddut etme,
git! Bu vazife icin) Allah kalbine hidayet koyacak ve dilini de sabit kilacak.
Yanina iki hasim geldigi vakit, birinciyi dinledigin gibi, digerini de
dinlemeden sakin hukum verme. Boyle yapman (daha isabetli) karar vermen icin
gereklidir!" buyurdular.
Hz. Ali devamla der ki:
"Ondan sonra hep kadilik yaptim. Henuz, bir kerecik olsun hukumde
tereddude dusmedim."
Ebu Davud, Akdiye 6,
(3582); Tirmizi, Ahkam 5, (1331); Ibnu Mace, Ahkam 1, (2310).
4858 - Ibnu'z-Zubeyr
radiyallahu anhuma dedi ki: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, iki hasmin
da kadi'nin onune oturmasina hukmetmistir."
Ebu Davud, Akdiye 8,
(3588).
4859 - Ebu Bekre
radiyallahu anh'in anlattigina gore, Sicistan'da kadilik yapan oglu Abdullah'a
soyle yazmistir: "Iki kisi arasinda, ofkeli oldugun zaman hukum verme.
Zira, ben Resulullah aleyhissalatu vesselam'in soyle soyledigini isittim:
"Kimse, ofkeli iken, iki kisi arasinda hukum vermesin."
Buhari, Ahkam 13; Muslim,
Akdiye 16, (1717); Tirmizi, Ahkam 7, (1334); Ebu Davud, Akdiye 9, (3589);
Nesai, Kudat 17, (8, 337, 238).
4860 - Avf Ibnu Malik
radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam iki kisi
arasinda bir hukumde bulunmustu. Hasimlar ayrildiklari vakit, aleyhine
hukmedilen kimse:
"Hasbiyallahu ve
ni'me'l-vekil (Allah bana yeterlidir. O ne iyi vekildir)!" dedi. (Bu sozu
isiten) Aleyhissalatu vesselam:
"Allah Teala
hazretleri aczi levmediyor (kotuluyor). Fakat sana akillilik duser. Ama bir sey
sana galebe calacak olursa o zaman "hasbiyallahu ve ni'me'l-vekil"
de!" buyurdular."
Ebu Davud, Akdiye 28,
(3627).
Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet
malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı
hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı
Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in
Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn
Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça
“kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte”
kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.
----
Kategoriler
Hatim - Mukabele | Kuran Suresi | Kuran Meali | Kuran Öğreniyorum |
Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 4851-4860 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.
Kur’an’ı Kerim
Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi Kitapların Özelliği
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)
Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.
KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?
Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler
Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.
Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.