Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 4971-4980 )

4971 - Ummu Seleme radiyallahu anha anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Mehdi benim zurriyetimden, kizim Fatima'nin evladlarindandir."
Ebu Davud, Mehdi 1, (4284).

4972 - Ebu Ishak anlatiyor: "Hz. Ali radiyallahu anh, oglu Hasan radiyallahu anh'a bakti ve: "Bu oglum, Resulullah aleyhissalatu vesselam'in tesmiye buyurdugu uzere Seyyid'dir. Bunun sulbunden peygamberinizin adini tasiyan biri cikacak. Ahlaki yonuyle peygamberinize benzeyecek; yaratilisi yonuyle ona benzemeyecek" dedi ve sonra da yeryuzunu adaletle dolduracagina dair gelen kissayi anlatti."
Ebu Davud, Mehdi 1, (4290).

DECCAL

4973 - Sabi'nin, Fatima Bintu Kays radiyallahu anha'dan nakline gore Fatima soyle anlatmistir: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Temimu'd-Dari hiristiyan bir kimse idi. Gelip biat etti ve musluman oldu. O, benim Mesih Deccal'den anlattigima uygun olan bir rivayette bulundu. Bana anlattigina gore, Temim, bir gemiye binip denize acilmistir. Yaninda Lahm ve Cuzam kabilelerinden otuz kisi vardi. (Hava sartlari iyi olmadigi icin) onlarla denizin dalgalari bir ay kadar oynadi. Sonunda gunesin battigi esnada denizde bir adaya yanastilar. Geminin kayiklarina binerek adaya ciktilar. Derken karsilarina cok tuylu killi bir hayvan cikti. Bunlar, tuylerinin coklugundan hayvanin bas tarafi neresi, arka tarafi neresi anlayamadilar. (Saskin saskin:)
"Sen necisin, neyin nesisin?" dediler. O cevap verdi:
"Ben cessaseyim!"
"Cessase nedir?" denildi.
"Ey cemaat! Su mannastira kadar gelin! Icinde bir adam var, o sizin haberinize mustaktir!" dedi. O, boylece bir adamdan soz edince, biz onun bir seytan olmasindan korktuk. Hemen kosarak manastira girdik. Iceride bir adam vardi; hilkatce gorduklerimizin en irisiydi ve elleri boynuna, dizlerinden topuklarina demirle siki sekilde baglanmisti.
"Vah sana! Kimsin sen?" dedik.
"Benim haberimi alabilmissiniz. Simdi siz kimsiniz, bana soyleyin!" dedi. Arkadaslarim:
"Biz bir grup Arabiz. Bir gemideydik, denizin coskun bir anina rastladik. Dalgalar bizi bir ay oynatip oyaladi. Sonra su adaya yaklastik, sandallara binip adaya ciktik. Tuylu ve cok killi bir hayvanla karsilastik. Tuyunun coklugundan basi ne taraf, arkasi ne taraf anlayamadik. "Vah sana, nesin sen" dedik.
"Ben cessaseyim!" dedi. Biz: "Cessase de ne?" dedik.
"Manastirdaki su adama gelin, o sizin haberinize pek mustaktir!" dedi. Biz de kosarak sana geldik. Biz onun bir seytan olmadigindan emin olmadigimiz icin korktuk" dedik. Adam:
"Bana Beysan hurmaligindan haber verin!" dedi. Biz:
"Onun neyinden haber soruyorsun?" dedik.
"Ben onun agacindan soruyorum, meyve veriyor mu?" dedi.
"Evet!" dedik.
"Oyleyse meyve vermeme zamani yakindir!" dedi.
"Bana Taberiye golunden haber verin!" dedi.
"Onun nesinden haber istiyorsun?" dedik.
"Onun suyunun cekilmesi yakindir!" dedi.
"Bana Zuger gozesinden haber verin!" dedi.
"Sen onun neyinden haber istiyorsun?" dedik.
"Gozede su var midir? Orada su var midir?" dedi.
"Evet, onun cok suyu vardir! Sahipleri onun suyu ile ziraat yapiyorlar!" dedik.
"Ummilerin peygamberinden bana haber verin? O ne yapti?" dedi.
"O Mekke'den cikip Yesrib'e (Medine'ye) yerlesti" dedik.
"Araplar O'nunla mukatele etti mi?" dedi. Biz:
"Evet!" dedik.
"Onlara karsi ne yapti?" dedi. Biz de, (onu ezmek icin) pesine dusen Araplara galebe caldigini, Araplarin kendisine itaat ettiklerini haber verdik. (O da bize:)
"Bu, onlarin itaat etmeleri, kendileri icin daha hayirlidir. Ben simdi size kendimi tanitayim: Ben Mesih Deccal'im. Cikis icin bana izin verilme zamani yakindir. O zaman cikip yeryuzunde dolasacagim. Kirk gun icinde ugramadigim karye (koy) kalmayacak. Mekke ile Taybe (Medine) haric. Bu iki sehir bana haramdir. Onlardan birine her ne vakit girmek istersem, elinde yalin kilic bir melek beni karsilar, benim oraya girmeme mani olur. Onlarin her bir gecidinde bir melek vardir, onlari korur!" dedi." Sonra Resulullah aleyhissalatu vesselam cubuguyla minbere durterek:
"Bu Taybe'dir! Bu Taybe'dir! Bu Taybe'dir! Ben bunu size anlattim degil mi?" buyurdular. Halk da: "Evet!" diye karsilik verdi. bunun uzerine Aleyhissalatu vesselam:
"Temimi'd-Dari'nin rivayetinin benim size ondan (Mesih Deccal'dan) Mekke ve Medine'den anlattigima muvafik dusmesi hosuma gitti. Bilesiniz O Sam denizinde veya Yemen denizindedir. Hayir dogu tarafindandir. Evet o dogu tarafindan zuhur edecektir. O dogu tarafindan zuhur edecektir!" buyurdu ve eliyle dogu tarafina isaret etti."
Muslim, Fiten 119, (2942); Ebu Davud, Melahim 15, (4325, 4326); Tirmizi, Fiten 66, (2254).

4974 - Ebu Sa'idi'l-Hudri radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam bize Deccal uzerine uzun bir hadis rivayet etti. Bize anlattiklari meyaninda soyle de demisti:
"Deccal, Medine gecitlerine girmesi kendisine haram kilinmis olarak cikacak. Derken (Medine civarindaki) bazi ekimsiz yerlere kadar gelir. O gun insanlarin en hayirlisi olan -veya en hayirlilarindan- bir kimse onun karsisina cikar ve:
"Sen Resulullah aleyhissalatu vesselam'in bize haber verdigi Deccal'sin!" der. Deccal de (kendi adamlarina):
"Ben sunu oldurup sonra da diriltsem ne dersiniz? Bu iste bir supheye duser misiniz?" der. Oradakiler:
"Hayir!" derler. Deccal onu oldurur ve sonra diriltir. Diriltildigi zaman adam:
"Allah'a yemin olsun. Senin hakkinda hicbir vakit bugunkunden daha basiretli olmamistim!" der. Deccal onu tekrar oldureyim mi di(yerek oldurmek isteye)cek, fakat musallat edilmeyecek."
Buhari, Fiten 27, Fedailu'l-Medine9; Muslim, Fiten 112, (2938).

4975 - Hz. Huzeyfe radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Deccal ciktigi vakit beraberinde su ve ates vardir. Ancak halkin ates olarak gordugu tatli sudur; halkin su olarak gordugu ise yakici bir atestir. Sizden kim o gune ererse, halkin ates olarak gordugune dus(meyi kabul et)sin. Cunku o, tatli soguk sudur."
Buhari, Fiten 26, Enbiya 50; Muslim, Fiten 105, (2935); Ebu Davud, Melahim 14, (4315),

4976 - Ebu Saidi'l-Hudri radiyallahu anh'in anlattigina gore, Aleyhissalatu vesselam'a Deccal'den sormustur. Aleyhissalatu vesselam da su cevabi vermistir:
"O (Deccal) ciktigi gun (aynen bir insan gibidir) yemek yer. Ben size, onun hakkinda, benden onceki peygamberlerden hicbirinin kendi ummetine anlatmadigi hususlari anlatacagim: Onun sag gozu meshedilmistir (gormez), pertlektir, goz hadakasi yoktur, sanki hadakasi cevrim icinde bir balgam gibidir. Sol gozu de inciden bir yildiz gibidir. Onun beraberinde sanki cennet ve atesin birer misli vardir. Ancak hakikatta atesi cennet, suyu da atestir. Haberiniz olsun! Onun yaninda iki kisi vardir; koy halkini inzar ederler. Bu ikisi koyden cikinca Deccal'in ashabindan ilki oraya girer."
Rezin tahric etmistir. Hadisin kaynagi yok ise de, hadiste yer alan mefhumlarin sahidleri Sahiheyn ve diger kaynaklarda cogunluk itibariyle gelmistir.

4977 - Ibnu Omer radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam Veda hacci sirasinda (bir ara): "Halk susup dinlesin!" buyurdular. Sonra Allah'a hamd ve senada bulunup, arkadan Mesih ve Deccal'den uzunu uzun soz ettiler ve buyurdular ki:
"Allah'in gonderdigi her peygamber, ummetini onunla inzar etti. Nuh aleyhisselam ummetini onunla inzar etti, ondan sonra gelen peygamberler de. O, sizin aranizda cikacak. Onun hali sizden gizli kalmayacak. Rabbinizin tek gozlu olmadigi size kapali degildir. O ise sag gozu kor birisidir. Onun gozu, sanki (salkimdan) disa firlamis bir uzum danesi gibidir. (Iki gozunun arasinda ke-fe-re yani kafir yazilmis olacaktir. Bunu her musluman okuyacaktir)."
Buhari, Fiten 27; Muslim, Fiten 100-103, (169)-(2933).

IBNU SAYYAD

4978 - Muhammed Ibnu'l-Munkedir anlatiyor: "Cabir Ibnu Abdillah radiyallahu anhuma, Ibnu Sayyad'in Deccal oldugu hususunda yemin ederdi. Ben:
"Sen Allah'a yeni de ediyorsun ha!" dedim. Bana su cevabi verdi:
"(Nasil etmeyeyim?) Omer Ibnu'l-Hattab radiyallahu anh'a, Resulullah aleyhissalatu vesselam'in yaninda Ibnu Sayyad'in Deccal oldugu hususunda yemin ettigini isittim. Buna ragmen aleyhissalatu vesselam kendisini reddetmemisti."
Buhari, I'tisam 23; Muslim, Fiten 94, (4929), Ebu Davud, Melahim 16, (4331).

4979 - Ibnu Omer radiyallahu anhuma anlatiyor: "Omer Ibnu'l-Hattab radiyallahu anh, ashabtan bir grup icerisinde Resulullah aleyhissalatu vesselam'la birlikte Ibnu Sayyad'a dogru gittiler, Onu, Beni Megale satosunun yaninda cocuklarla oynar buldular. O siralarda buluga yaklasmis durumdaydi. Ibnu Sayyad, Aleyhissalatu vesselam, eliyle sirtina vuruncaya kadar (onlarin geldigini) hissetmedi. Aleyhissalatu vesselam, omuzuna vurup:
"Benim Allah'in Resulu olduguma sehadet ediyor musun?" diye sordu. Ibnu Sayyad ona bakip:
"Sehadet ederim ki, sen ummilerin peygamberisin!" dedi. Ibnu Sayyad da Resulullah'a:
"Sen, benim Allah'in Resulu olduguma sehadet eder misin?" dedi. Aleyhissalatu vesselam onu reddetti ve:
"Ben Allah'a ve O'nun resullerine iman ettim!" buyurdu ve sonra sordu:
"Pekiyi, ne goruyorsun?"
"Bana bir dogru sozlu (sadik), bir de yalanci (kazib) gelmektedir" diye cevap verdi. Bunun uzerine Aleyhissalatu vesselam:
"Sana bu is karistirildi! (Sidki kizb; kizbi sidk ile karistiriyorsun)" buyurdular. Sonra da Aleyhissalatu vesselam ona:
"Ben senin icin (icimde) bir sey sakladim (bil bakalim!) dedi. Ibnu Sayyad:
"O dumandir!" diye cevap verdi. Aleyhissalatu vesselam:
"Sus, sen kendi kadrini hicbir vakit asamayacaksin!" buyurdular. bunun uzerine Hz. Omer radiyallahu anh:
"Ey Allah'in Resulu! Bana musaade buyurun sunun boynunu vurayim!" dedi. Aleyhissalatu vesselam da:
"Eger (Deccal) bu ise, sen ona musallat edilecek degilsin, eger bu Deccal degilse onu oldurmekte sana bir hayir yok!" buyurdular."
Buhari, Cenaiz 80, Sehadat 3, Cihad 178, Edeb 97; Muslim, Fiten 85, 95, (2924, 2930); Ebu Davud, Melahim 16, (4329); Tirmizi, Fiten 63, (2250), 56, (2236).
Tirmizi, "Ben senin icin (icimde) bir sey sakladim (bil bakalim!)" sozunden sonra su ibareyi ilave etti: "Onun icin (icinde) "O halde semanin apasikar bir duman getirecegi gunu gozetle (Habibim)" (Duhan 10) ayetini gizlemisti."

4980 - Hz. Cabir radiyallahu anh anlatiyor: "Ibnu Sayyad, Harre savasi sirasinda kaybedildi."

Ebu Davud, Melahim 16, (4332).


Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.

----

Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 4971-4980 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.



Kur’an’ı Kerim

Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:

“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.

İlahi Kitapların Özelliği


İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.

KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)


Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.

KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?

Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler

Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.

Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.