Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 721-730 )
721 - Ikrime
(radiyallahu anh) anlatiyor: "Irak ahalisinden bir grub Ibnu Abbas
(radiyallahu anhuma)'a dediler ki:
- Su ayet
hakkinda ne dersiniz? "Ey iman edenler! Ellerinizin altinda olan kole ve
cariyeler ve sizden henuz erginlige ermemis olanlar sabah namazindan once, ogle
sicagindan soyundugunuzda ve yatsi namazindan sonra yaniniza gireceklerinde uc
defa izin istesinler. Bunlar sizin icin acik bulunabileceginiz uc vakittir. Bu
vakitlerin disinda birbirinizin yanina girip cikmakta, size de, onlara da bir
sorumluluk yoktur. Allah size ayetlerini boyle aciklar. Allah bilendir.
Hakim'dir" (Nur 58). Cenab-i Hakk burada kesin emirde bulundugu halde biz
bunlari tatbik etmiyoruz, dediler.
Ibnu Abbas
(radiyallahu anhuma): "Allah mu'minlere karsi halim ve rahimdir. Onlari
ortmeyi sever. Insanlar o zaman evlerinde ne ortu ne de perde kullanmiyorlardi.
Bazan hizmetcisi veya evladi veya yetimesi, kisi ehlinin uzerinde iken
cikagelirdi. Cenab-i Hakk bunun uzerine, mezkur avret vakitlerinde izin istemeyi
emretti. Boylece Allahu Teala onlara ortu ve hayir getirdi. Ne var ki, hala bu
emirle amel eden tek kisi gormedim."
Ebu Davud,
Edeb 141 (5191, 5192).
FURKAN SURESI
722 - Ibnu
Abbas (radiyallahu anhuma), "O gun zalim kimse ellerini isirip:
"Keske Peygamberlerle beraber bir yol tutsaydim, vay basima gelene, keske
falancayi dost edinmeseydim. And olsun ki beni, bana gelen Kur'an'dan o
saptirdi. Seytan insani yalniz ve yardimcisiz birakiyor" der" (Furkan
27-30) mealindeki ayet hakkinda su aciklamayi yapti: "Ayette zikri gecen
zalim Ukbe Ibnu Ebi Muayt'tir. Zikri gecen dost (halil) da Umeyye Ibnu
Halef'tir. Dostum Ubeyy oldugu da soylenmistir.
(Ayetin inisi
bunlarla ilgilidir). Soyle ki: Ukbe bir yemek hazirlayarak Kureys'in esrafini
davet eder. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) da onlarin arasindadir.
Resulullah (aleyhissalatu vesselam), "Ukbe kelime-i tevhidi soylemedikce,
yemekten almayacagini" soyledi. Ukbe bu istegi yerine getirdi. Bunun
uzerine dostu olan Umeyye Ibnu Halef veya Ubeyy ona gelerek:
"- Sabii
mi oldun?" dedi. Ukbe:
"-
Hayir, ancak yemek yemeden evimden ayrilmasindan utandim" diye cevap
verdi.
Ubeyy:
"- Oyleyse, gidip onun yuzune tukurmezsen ben de senden razi
olmayacagim!" dedi. Ukbe, bu talebe musbet cevap vererek, isteneni yapti.
Ceza olarak Bedir gunu yakalanip idam edildi.
Bu rivayetin
kaynagi asilda gosterilmemistir. Ancak rivayeti mana olarak, Taberi Tefsir'inde
(18, 6), Ibnu Abbas rivayeti olarak kaydeder. Ayrica, El-Vahidi, Esb
bu'n-Nuzul'da (s. 191); Suyuti, ed-Durru'l-Mensur da(5, 68) kaydetmistir.
723 - Ibnu
Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu
vesselam)'e:
"- Hangi
gunah daha buyuk?" diye sordum. Su cevabi verdi:
" Seni
yaratmis oldugu halde Allah'a ortak kosmandir!"
"- Sonra
hangisi gelir?" dedim.
"
Seninle beraber yiyecek korkusuyla cocugunu oldurmendir!" dedi.
Ben tekrar:
"- Sonra ne gelir?" dedim.
"
Komsunun helalligi ile zina etmen!"dedi. Resulullah (aleyhissalatu
vesselam)'in bu sozlerine te'yiden su mealdeki ayet nazil oldu:
"Onlar
ki, Allah'in yanina baska bir Tanri daha (katip) tapmazlar, Allah'in haram
kildigi cana haksiz yere kiymazlar, zina etmezler. Kim bunlardan birini yaparsa
cezaya carpar" (Furkan 68).
Buhari,
Tesfir, Furkan 2, Bakara 3, Edeb 20, Muharib'in 20, 46; Muslim,Iman 141, (86);
Ebu Davud, Talak 50, (2310); Tirmizi, Tefsir, Furkan (3181).
SUARA SURESI
724 - Ibnu
Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Su "Sen ilkin en yakin
hisimlarini inzar et" (Suara 214) mealindeki ayet indigi zaman, Resulullah
(aleyhissalatu vesselam Safa tepesi uzerine cikti ve soyle bagirmaya basladi:
"Ey Beni Fihr!, Ey Beni Adiyy!" Bunlar Kureys kabilesine mensup
boylardi. Toplandilar.
Onlara Soyle
hitab etti: " Ben size, "su vadide atlilar var, sizlere saldirmak
istiyor"desem, beni tasdik eder misiniz?"
Hep beraber
su cevabi verdiler: "- Evet, tasdik ederiz, simdiye kadar hic yalanina
rastlamadik, hep dogru soyledin."
"
Oyleyse dinleyin!" dedi. "Onunuzde bekleyen siddetli bir azabi
sizehaber veriyorum."
Ebu Leheb
atilip: "- Ey Muhammed, ey kuruyasica! bizi bunun icin mi cagirdin?"
dedi.
Bunun
uzerine: "Ebbu Leheb'in iki eli kurusun. Kendisi de kurudu..." diye
baslayan Ebu Leheb suresi nazil oldu."
Buhari
Tefsir, Suara 2, Cenaiz 98, Menakib 13; Muslim, Iman 355, (208); Tirmizi,Tefsir,
Tebbet (3360).
725 - Ibnu
Abbas (radiyallahu anhuma), "Sairlere gelince, onlara da sapiklar
uyar" (Suara 224) mealindekiayet hakkinda sunlari soyledi: "Cenab-i
Hakk, (kendilerine sapiklar uyar diye zemmettigi) sairlerden, "Iman edip
de iyi amel (ve hareket)de bulunanlar, Allah'i cok zikredenler ve zulme
ugratildiklarindan sonra oclerini alanlar..." (Su'ara 227) istisna
edildiler."
Ebu Davud,
Edeb 95, (5016).
NEML SURESI
726 - Ebu
Hureyre (radiyallahu anh) buyurdu ki: "Dabbetu'l-arz, beraberinde Hz.
Musa'nin asasi ve Hz. Suleyman (aleyhima's-selam)'in muhuru oldugu halde cikar.
Asa ile mu'minlerin yuzunu cilalar, muhru de kafirlerin burnuna basar. Oyle ki,
sofra ehli toplaninca biri digerine (yuzundeki parlakliktan dolayi) "Ey
mu'min!" der, digeri de (oburune, burnundaki muhur damgasi sebebiyle):
"Ey kafir!"der. (Yani mu'min de kafir de yuzunden taninir).
Tirmizi,
Tefsir, Neml (3186).
KASAS SURESI
727 - Said
Ibnu Cubeyr anlatiyor: Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)'a: "Hz. Musa iki
muddetten hangisini odedi`?" diye sordum da, bana su cevabi verdi:
"O en
cok, en guzel olani odedi (tamamladi). Resulullah (aleyhissalatu vesselam)
soyledi mi yapardi."
Buhari,
Sehadat 28.
728 - Ebu
Hureyre (radiyallahu anh), "(Ey Muhammed) Sen sevdigini hidayete
erdiremezsin, ama Allah diledigine hidayet verir" (Kasas 56) ayeti
hakkinda sunu soylemistir: "Bu ayet Resulullah (aleyhissalatu
vesselam)'in, amcasi Ebu Talib'in Islam'a girmesini israrla istemesi uzerine
nazil oldu."
Muslim, Iman
41 42, (25); Tirmizi, Tefsir, Kasas (3187).
729 - Ibnu
Abbas (radiyallahu anhuma): "Herhalde o Kur'an'i (tilavetini, tebligini ve
mucibince amel etmeni) senin uzerine farz kilan (Allah), seni (yine) donulecek
yere dondurecektir..." (Kasas 85) mealindeki ayette ifade edilen
dondurulecek yerden maksadin Mekke oldugunu soylerdi."
Buhari,
Tefsir, Kasas 2.
ANKEBUT
SURESI
730 - Ummu
Hani (radiyallahu anha) anlatiyor: "Erkeklere yaklasiyor, yol kesiyor ve toplantilarinizda
fena seyler yapmiyor musunuz?" (Ankebut 29) mealindeki ayette zikredilen
toplantilarindaki fena seyler'den maksad nedir? diye Resulullah (aleyhissalatu
vesselam)'a sordum. Bana soyle cevap verdi:
"Onlar
orda sesli sesli yelleniyorlar, oradan gecen kimselere de cakil vs. firlatip
onlarla egleniyorlardi."
Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet
malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı
hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı
Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in
Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn
Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça
“kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte”
kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.
----
Kategoriler
Hatim - Mukabele | Kuran Suresi | Kuran Meali | Kuran Öğreniyorum |
Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 721-730 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.
Kur’an’ı Kerim
Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi Kitapların Özelliği
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)
Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.
KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?
Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler
Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.
Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.