Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 5071-5080 )
5071 - Yine Ebu Hureyre radiyallahu anh
anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Cennette, yay kadar bir yer, gunesin
uzerine dogdugu veya battigi seyden (dunyadan) daha hayirlidir."
Buhari, Bed'u'l-Halk 8, Tefsir, Vaki'a 1;
Muslim, Cennet 6, (2826); Tirmizi, Cennet 1, (2525).
Tirmizi, Hz. Enes'ten su ziyadede bulunmustur:
"Sizden birinizin yayi kadar veya kamcisi kadar cennetteki bir yer, dunya
ve icindekilerden daha hayirlidir. Cennet ehlinden bir kadin, arz ehline
gorunecek olsa, dunya ve icindekileri aydinlatir, arzla sema arasini guzel koku
ile doldururdu, onun basortusu dunya ve icindekilerden daha hayirlidir."
5072 - Sa'd Ibnu Ebi Vakkas radiyallahu anh
anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Cennette olan seyden bir tirnagin azalttigi miktar, semavat ve dunya
arasinda dort ciheti de tezyin etmis olarak gorunurdu. Eger cennet ehlinden bir
adam dunya ehline zuhur etse ve bilezikleri gorunse o(nun savki) gunesin
ziyasini bastirirdi, tipki gunesin, yildizlarin ziyasini bastirmasi gibi."
Tirmizi, Cennet 7, (2541).
5073 - Hz. Enes radiyallahu anh anlatiyor:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Sidretu'l-Munteha'ya cikarildim. Orada
dort nehir gordum: Iki nehir zahirdi, iki nehir de batin. Zahir olan iki nehir
Nil ve Firat nehirleriydi. Batin olanlar da cennetin iki nehri idi."
Buhari, Esribe 12; Muslim, Iman 264, (164).
5074 - Hz. Bureyde radiyallahu anh anlatiyor:
"Bir adam Resulullah aleyhissalatu vesselam'a: "Cennette at var
mi?" diye sordu. Aleyhissalatu vesselam da:
"Allah Teala Hazretleri seni cennete
koydugu takdirde, kizil yakuttan bir at uzerinde orada dolasmak isteyecek
olsan, o seni istedigin her yere ucuracaktir" buyurdular. Bunun uzerine
diger biri de:
"Cennette deve var mi?" diye sordu.
Ama buna Aleyhissalatu vesselam oncekine soyledigi gibi soylemedi. Soyle
buyurdular:
"Eger Allah seni cennete koyarsa, orada
caninin her cektigi, gozunun her hoslandigi sey bulunacaktir."
Tirmizi, Cennet 11, (2546).
5075 - Hz. Ali radiyallahu anh anlatiyor:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Cennette siyah gozlulerin (hurilerin)
toplanma yerleri vardir. Orada, benzerini mahlukatin hic isitmedigi guzel bir
sesle sarki okurlar ve soyle soylerler:
"Bizler ebedileriz, hic olmeyiz!
Bizler nimetlere mazhariz, fakr bilmeyiz!
Rabbimizden raziyiz, mukedder olmayiz!
Kendisinin oldugumuz beylerimize ne
mutlu!"
Tirmizi, Cennet 24, (2567).
5076 - Hz. Enes radiyallahu anh anlatiyor:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Cennet ehlinin bir carsisi vardir. Her
cuma oraya gelirler. Derken kuzey ruzgari eser, elbiselerini ve yuzlerini
oksar. Bunun tesiriyle husun ve cemalleri artar. Boylece ailelerine, daha da
guzellesmis olarak donerler. Hanimlari:
"Vallahi, bizden ayrildiktan sonra sizin
cemal ve guzelliginiz artmis!" derler. Erkekler de:
"Sizler de, Allah'a kasem olsun, bizden
sonra cok daha guzellesmissiniz!" derler."
Muslim, Cennet 13, (2833).
5077 - Hz. Ali radiyallahu anh anlatiyor:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Cennette bir carsi
vardir. Ancak orada ne alis, ne de satis vardir. Sadece erkek ve kadin
suretleri vardir. Erkek bunlardan bir suret arzu ederse o surete girer."
Tirmizi, Cennet 15, (2553).
CEHENNEMIN EVSAFI
5078 - Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh
anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam: "Yaktiginiz ates var
ya, bu, cehennem atesinin yetmis cuzunden bir cuzdur!" buyurmustu.
(Yanindakiler):
"Zaten bu ates, vallahi (asileri
cezalandirmaya ahirette) yeterliydi" dediler. Aleyhissalatu vesselam:
"Cehennem atesi oburune altmisdokuz kat
ustun kilindi. Her bir kat'in harareti, bunun mislindedir."
Buhari, Bed'u'l-Halk 10; Muslim, Cennet 29,
(2843); Muvatta, Cehennem 1, (2, 994); Tirmizi, Cehennem 7, (2592).
5079 - Yine Ebu Hureyre radiyallahu anh
anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Cehennem atesi bin yil yakildi. Oyle ki
kipkirmizi oldu. Sonra bin yil daha yakildi, oyle ki beyazlasti. Sonra bin yil
daha yakildi. Simdi o siyah ve karanliktir."
Tirmizi, Cehennem 8, (2594); Muvatta, Cehennem
2, (2, 994). Metin Tirmizi'ye aittir.
5080 - Ebu Saidi'l-Hudri radiyallahu anh
anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Cehennemi kusatan surun dort (ayri)
duvari vardir. Her duvarin kalinligi kirk yillik yurume mesafesi
kadardir."
Tirmizi, Cehennem 4, (2587).
Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet
malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı
hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı
Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in
Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn
Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça
“kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte”
kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.
----
Kategoriler
Hatim - Mukabele | Kuran Suresi | Kuran Meali | Kuran Öğreniyorum |
Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 5071-5080 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.
Kur’an’ı Kerim
Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi Kitapların Özelliği
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)
Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.
KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?
Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler
Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.
Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.