Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 5151-5160 )
5151 - Hz. Aise radiyallahu anha anlatiyor:
"Hz. Ebu Bekr radiyallahu anh'in bir kolesi vardi. bu kole calisip
kendisine belli bir harac oduyordu. Hz. Ebu Bekr onun kazancindan yiyordu. Bir
gun yine bir seyler getirdi. Ebu Bekr radiyallahu anh bundan da yedi. Ancak
kolesi:
"Bu yedigin nedir, biliyor musun?"
dedi. Hz. Ebu Bekr:
"Neymis o?" deyince kole acikladi:
"Ben cahiliye devrinde kahinlik yapardim.
Aslinda bu isin ehli de degildim. Bu sebeple (kkafadan atip bir) adam
aldatmistim. (Bugun yolda) bana rastladi ve (kahinligimden kalma eski) bir
borcunu odedi. Yediginiz iste bu idi!"
Bunun uzerine Ebu Bekr elini bogazina atip,
midesinde her ne varsa kusup cikardi."
Buhari, Menakibu'l-Ensar, 26).
KOPEGIN SEMENI
5152 - Ibnu Abbas radiyallahu anhuma anlatiyor:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam kopegin semeninden nehiy buyurdular.
Eger (sahibi, oldurulen) kopegin semenini istemeye gelirse, avucunu toprakla
doldurun."
Ebu Davud, Buyu 68, (3482); Nesai, Buyu 91,
(7, 309). Metin Ebu Davud'a aittir.
5153 - Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh
anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, av kopegi haric, kopegin
semenini yasakladi."
Tirmizi, Buyu' 50, (1281).
KEDI
5154 - Hz. Cabir radiyallahu anh anlatiyor:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam kedinin yenmesini ve semenini
yasakladi."
Ebu Davud, Buyu' 64, (3480); Tirmizi, Buyu'
49, (1280).
HACAMAT YAPANIN KESBINDEKI KERAHET
5155 - Ibnu Muhayyisa el-Ensari, babasindan
anlattigina gore, "Babasi Muhayyisa haccamin kiralanmasi hususunda izin
istedi. Resulullah onu menetti. Muhayyisa'nin haccam bir azadlisi vardi. Sorup
izin istemeye ara vermedi. Sonunda Aleyhissalatu vesselam kendisine:
"Onunla deveni ve koleni besle, (kendin
yeme!)" buyurdular."
Muvatta, Isti'zan 28, (2, 970); Ebu Davud,
Buyu 28, (3422); Tirmizi, Buyu 47, (1277); Ibnu Mace, Ticarat 10, (2166).
5156 - Ebu Davud'un bir diger rivayetinde
Aleyhissalatu vesselam soyle buyurmustur: "Ben teyzeme bir kole bagisladim
ve ben onun teyzem hakkinda mubarek olmasini diliyorum. Teyzeme: "Onu
haccama teslim etme, kuyumcuyave kasaba da teslim etme!" dedim."
Ebu Davud, Buyu' 49, (3430).
DAMIZLIK HAYVANIN SUYU
5157 - Hz. Enes radiyallahu anh anlatiyor:
"Kilab kabilesinden bir adam, Resulullah'a damizlik hayvanin suyundan
(para almayi) sordu. Aleyhissalatu vesselam yasakladi. Adam:
"Ey Allah'in Resulu! Biz damizligi
astiriyoruz da, boze ikramda bulunuyorlar!" dedi. Aleyhissalatu vesselam
ikramda bulunmaya ruhsat verdi."
Tirmizi, Buyu 45, (1274); Nesai, Buyu 94, (7,
360).
KUSAME
5158 - el-Hurdi radiyallahu anh anlatiyor:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam(bir gun bize):
"Kusameden sakinin!" buyurdular.
Biz: "Kusame de nedir?" dedik.
"Bir cemaatin basinda bulunan bir kimse
(birsey taksim ettigi zaman) berikinin ve otekinin hisselerinden bir seyler
alir(sa, iste bu aldigi sey kusamedir)."
Ebu Davud, Cihad 179, (2783, 2784).
MADEN
5159 - Ibnu Abbas radiyallahu anhuma
anlatiyor: "Bir adam kendisine on dinar borclu olan bir alacaklisinin
pesine dustu ve:
"Vallahi borcunu odeyinceye veya bana bir
kefil getirinceye kadar arkani birakmayacagim!" dedi. Bunun uzerine
Aleyhissalatu vesselam o borcu uzerine aldi. Sonra adam, uzerine aldigi miktari
Resulullah aleyhissalatu vesselam'a getirdi. Aleyhissalatu vesselam adama:
"Bu parayi nereden buldun?" diye
sordu. Adam: "Madenden!" dedi. Aleyhissalatu vesselam:
"Oyleyse bizim buna ihtiyacimiz yok! Onda
hayir da yok" buyurdu ve borcu ona bedel odeyiverdi."
Ebu Davud, Buyu 2, (3328); Ibnu Mace, Sadakat
9, (2406).
SULTANIN IHSANI
5160 - Abdullah Ibnu Amr Ibni's-Sa'di, Hz.
Omer radiyallahu anh'tan naklediyor: "Resulullah aleyhissalatu
vesselambana ihsanda bulunurdu. Ben de: "Siz bunu, benden daha muhtaca
verin" diyordum. Aleyhissalatu vesselam da:
"Al bunu! Sen beklemez ve istemez oldugun
halde sana geleni al! Bu sekilde gelmezse, nefsini pesine takma!"
buyurdu."
Buhari, Akham 17, Zekat 51; Muslim, Zekat 110,
(1045).
Bir rivayette su ziyade gelmistir: "Bu
sebeple Ibnu Omer radiyallahu anhuma, ne bir sey isterdi, ne de kendine ihsan
edilen bir seyi reddederdi."
Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet
malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı
hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı
Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in
Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn
Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça
“kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte”
kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.
----
Kategoriler
Hatim - Mukabele | Kuran Suresi | Kuran Meali | Kuran Öğreniyorum |
Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 5151-5160 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.
Kur’an’ı Kerim
Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi Kitapların Özelliği
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)
Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.
KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?
Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler
Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.
Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.