Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 5361-5370 )

5361 - Yine Enes radiyallahu anh, Resulullah aleyhissalatu vesselam'in, kendisine: "Ey Zu'l-uzuneyn (iki kulakli)!" diye hitab ettigini, bu sozuyle saka yapmayi kasdettigini rivayet etmistir."
Tirmizi, Birr 57, (1993); Ebu Davud, Edeb 92, (2005).

5362 - Useyd Ibnu Hudayr radiyallahu anh anlatiyor: "Ensardan mizahci bir zat vardi. (Bir gun yine) konusup yanindakileri guldururken Resulullah aleyhissalatu vesselam elindeki cubugu (saka yollu) adamin bogrune durttu. Bunun uzerine adam:
"Ey Allah'in Resulu (canimi yaktiniz). Musaade edin kisas yapayim!" dedi. Aleyhissalatu vesselam da: "Haydi yap!" buyurdu. Adam:
"Ama uzerinizde gomlek var, benim uzerimde yoktu (kisas tam olmasi icin cikarimalisiniz)!"
Adamin talebi uzerine, Aleyhissalatu vesselam gomlegini kaldi(rip bogrunu ac)ti. Adam, Resulullah'i kucaklayip bogrunu opmeye basladi ve:
"Ben bunu arzu etmistim ey Allah'in Resulu!" dedi."
Ebu Davud, Edeb 160, (5224).

5363 - Abdullah Ibnu's-Saib Ibni Yezid Ibni's-Saib babasi tarikiyle ceddi (Yezid Ibnu's-Saib) radiyallahu anh'tan anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Sizden kimse, ne saka ne de ciddi olarak kardesinin degnegini almasin. Kim kardesinin degnegini almissa hemen ona geri versin."
Ebu Davud, Edeb 93, (5003); Tirmizi, Fiten 3, (2161).

5364 - Ibnu Ebi Leyla anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'in ashabi radiyallahu anhum ecmainin bize anlattiklarina gore, onlar bir sefer yuruyusunde idiler. (Bir konaklama sirasinda) iclerinden biri uyurken, arkadasi gidip ipini alir. Uyaninca ipini bulamayan zat (kaybettim diye) korkar. (Duruma muttali olan) Aleyhissalatu vesselam: "Bir muslumana, bir baska muslumani korkutmak helal olmaz!" buyurdular."
Ebu Davud, Edeb 93, (5004).

ALEYHISSALATU VESSELAM'IN HASTALANMASI ve OLMESI

5365 - Hz. Aise radiyallahu anha anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, kendisini olume goturen hastaliga yakalandigi zaman derdi ki:
"Ey Aise! Ben Hayber'de yedigim (zehirli) yemegin elemini hep hissediyordum. Iste simdi kalp damarimin kesildigini hissettigim anlar geldi."
Buhari, Megazi 83.

5366 - Yine Hz. Aise radiyallahu anha anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'in hastaligi agirlasip, agrilari artinca, benim odamda tedavi edilmesi icin diger zevcelerinden musaade istedi. Onlar kendisine izin verdiler. Iki kisinin arasinda cikti. Bunlardan biri amcasi Abbas Ibnu Abdilmuttalib idi, bir baskasi daha vardi. Ayaklari yerde surunuyordu. Odama girince izdirabi daha da artti.
"Agizlarindaki baglari acilmamis yedi kirbadan uzerime su dokun, belki (iyilesir), insanlara bir vasiyette bulunurum!" buyurdular. Hz. Hafsa'ya ait bir legene oturttuk. Sonra bu kirbalardan uzerine su dokmeye basladik. (Bir muddet sonra) "yeterince doktunuz" diye isaret edinceye kadar dokmeye devam ettik. Sonra (iyileserek) halka cikip namaz kildirdi ve bir hitabede bulundu."

5367 - Yine Sahiheyn'de Ubeydullah Ibnu Abdillah'tan gelen bir rivayette Ubeydullah der ki: "Hz. Aise radiyallahu anha'nin yanina girdim. Ona: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'in hastaligindan bana anlatmaz misin?" dedim. Anlatmaya basladi: "Elbette! Resulullah aleyhissalatu vesselam agirlasti ve: "Halk namazini kildi mi?" diye sordu. Biz: "Hayir! Ey Allah'in Resulu, onlar sizi bekliyorlar!" dedik.
"Legene benim icin su koyun!" emrettiler. Hz. Aise der ki: "Hemen dedigini yaptik, o da yikandi. Sonra kalkmaya calisti, fakat uzerine bayginlik coktu. Sonra kendine geldi ve tekrar:
"Cemaat namaz kildi mi?" diye sordu. "Hayir!" dedik, onlar sizi bekliyorlar ey Allah'in Resulu!" Tekrar:
"Benim icin legene su koyun!" emretti. Hz. Aise der ki:
"Dedigini yaptik, yikandi. Sonra tekrar kalkmak istedi. Yine uzerine bayginlik coktu. Sonra ayilinca:
"Insanlar namaz kildi mi?" diye sordu.
"Hayir! dedik, onlar sizi bekliyorlar, ey Allah'in Resulu!" Aleyhissalatu vesselam: "Benim icin legene su koyun!" dedi ve yikandi. Sonra kalkmaya yeltendi, yine uzerine bayginlik coktu, sonra ayildi.
"Halk namazi kildi mi?" diye sordu.
"Hayir, onlar sizi bekliyorlar ey Allah'in Resulu!" dedik. Hz. Aise der ki:
"Halk mescide cekilmis, Resulullah aleyhissalatu vesselam'i yatsi namazi icin bekliyorlardi."
Hz. Aise der ki: "Resulullah aleyhissalatu vesselam Hz. Ebu Bekr'e adam gondererek halka namaz kildirmasini soyledi. Elci gelerek ona:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam halka namaz kildirmani emrediyor!" dedi. Ince duygulu bir kimse olan Ebu Bekr radiyallahu anh:
"Ey Omer halka namazi sen kildir!" dedi. Hz. Aise'nin anlattigina gore, Hz. Omer:
"Buna sen daha ziyade hak sahibisin (ehaksin)!" cevabinda bulundu. Aise der ki: "O gunlerde namazi Ebu Bekr radiyallahu anh kildirdi. Bilahare Resulullah aleyhissalatu vesselam, kendinde bir hafiflik hissetti. Biri Abbas olmak uzere iki kisinin arasinda, ogle namazi icin cikti. O sirada namazi halka Ebu Bekr kildiriyordu. Ebu Bekr, Resulullah'in geldigini gorunce, geri cekilmek istedi. Aleyhissalatu vesselam geri cekilme diye isaret buyurdu. Kendisini getirenlere: "Beni yanina oturtun" dedi. Onlar da Hz. Ebu Bekr'in yanina oturttular. Hz. Ebu Bekr, Resulullah aleyhissalatu vesselam'in namazina uyarak namaz kiliyordu. Halk da Hz. Ebu Bekr'in namazina uyarak namazini kiliyordu. Resulullah aleyhissalatu vesselam oturmus vaziyette idi."
Ubeydullah der ki: "Abdullah Ibnu Abbas radiyallahu anhuma'nin yanina girdim ve:
"Hz. Aise radiyallahu anha'nin Aleyhissalatu vesselam'in hastaligi ile ilgili olarak anlattigini size anlatayim mi?" dedim. Bana: "Haydi anlat!" dedi. Ben de bu hususta anlattigini naklettim. Soylediklerimden hicbir noktayi reddetmedi. Sadece:
"(Resulullah'i mescide) Abbas'la birlikte tasiyan ikinci sahsin ismini verdi mi?" diye sordu. Ben: "Hayir soylemedi" deyince: "O, Ali radiyallahu anh idi" dedi."

5368 - Bir rivayette Buhari su ziyadede bulundu: "Resulullah aleyhissalatu vesselam hastaligi sirasinda: "Ben, yarin neredeyim? Ben, yarin neredeyim?" diye sorarak Hz. Aise'nin yaninda kalacagi gunu ogrenmek isterdi. Zevceleri, diledigi yerde kalma izni verdiler."
Hz. Aise der ki: "Aleyhissalatu vesselam, benim hucremde ve normal olarak bana ugramakta oldugu gunde vefat ettiler. Ayrica Aziz ve Celil olan Allah onun ruh-u serifelerini kabzettigi vakit, mubarek baslari cigerimle bogazim arasinda (gogsumde) (yaslanmis vaziyette) idi. Tukrugu de tukrugume karismisti.
(Aleyhissalatu vesselam'in hastaligi sirasinda birara, kardesim) Abdurrahman Ibnu Ebi Bekr radiyallahu anhuma iceri girdi, elinde bir misvak vardi, dislerini misvakliyordu. Resulullah aleyhissalatu vesselam o misvaga bakti.
"Ver o misvagi bana!" dedim. O da verdi. Dislerimle kemirip yonttum ve ucunu geverek (yumusatip) Aleyhissalatu vesselam'a uzattim. Resulullah, basi gogsume yasli vaziyette onunla dislerini misvakladi."
Buhari, Megazi 83, Vudu 45, Ezan 39, 46, 47, 51, 67, 68, 70, Hibe 14, Humus 4, Enbiya 19, Tibb 21, I'tisam 5; Muslim, Salat. 90, (418); Tirmizi, Cenaiz 8, (978, 979); Nesai, Cenaiz 6, (4, 6, 7).

5369 - Yine Hz. Aise radiyallahu anha anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, sihhati yerinde iken soyle diyordu:
"Hicbir peygamber, cennetteki makamini gormeden kabzedilmez. Bundan sonra hayati devam ettirilir veya obur dunyaya gitme hususunda muhayyer birakilir."
Aleyhissalatu vesselam hastalandigi zaman O'nu, (basi) dizimin ustunde baygin vaziyette gordum. Bir ara kendine geldi. Gozlerini evin tavanina dikti ve sonra: "Ey Allah'im! Refik-i A'la'da (bulunmayi tercih ederim)" dedi. Bu sozu isitince ben (kendi kendime): "Demek ki (makami gosterildi) ve bizimle olmayi tercih etmiyor" dedim. Bunun, sihhatli iken bize soyledigi su hadis oldugunu anladim: "Hicbir peygamber cennetteki makamini gormeden kabzedilmez, sonra yasamaya devam veya obur dunyaya gitme hususunda muhayyer birakilir."
Resulullah aleyhissalatu vesselam'in telaffuz ettigi son soz: "Allahim, Refik-i A'la'da" cumlesi oldu." (Refik-i A'la: Cennetin en yuksek makaminda bulunan peygamberler cemaatidir).
Buhari, Megazi 83, 84, Tefsir, Nisa 13, Marda 19, Da'avat 29, Rikak 41; Muslim, Fezail 87, (2444); Muvatta, Cenaiz 46, (1, 238, 239); Tirmizi, Da'avat 77, (3490).

5370 - Ibnu Abbas radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam muhtazar (olmeye yakin) iken evde birkisim erkekler vardi. Bunlardan biri de Omer Ibnu'l-Hattab radiyallahu anh idi. Resulullah aleyhissalatu vesselam:
"Gelin, size bir sey (vasiyet) yazayim da bundan sonra dalalete dusmeyin!" buyurdular. Hz. Omer:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam'a izdirap galebe calmis olmali. Yaninizda Kur'an var, Allah'in kitabi sizlere yeterlidir" dedi. Oradakiler aralarinda ihtilafa dustu. Kimisi: "Yaklasin, Resulullah aleyhissalatu vesselam size vasiyet yazsin!" diyor, kimi de, Hz. Omer radiyallahu anh'in sozunu tekrar ediyordu.
Gurultu ve ihtilaf artinca, Aleyhissalatu vesselam:
"Yanimdan kalkin, yanimda munakasa caiz degildir!" buyurdu. Bunun uzerine Ibnu Abbas radiyallahu anhuma: "En buyuk musibet, Resulullah aleyhissalatu vesselam'la onun vasiyeti arasina girip engel olmaktir!" diyerek cikti."

Buhari, Megazi 83, Ilm 39, Cihad 176, Cizye 6, I'tisam 26; Muslim, Vasiyye 22, (1637).


Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.

----

Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 5361-5370 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.



Kur’an’ı Kerim

Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:

“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.

İlahi Kitapların Özelliği


İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.

KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)


Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.

KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?

Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler

Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.

Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.