Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 5381-5390 )
5381 - Ma'kil Ibnu Yesar radiyallahu anh
anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Olulerinize (olmek uzere olanlara)
Ya-sin suresini okuyun."
Ebu Davud, Cenaiz 24, (3121); Ibnu Mace,
Cenaiz 4, (1448).
5382 - Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam: "Insan oldugu zaman gozleri nasil
belerip kaliyor, gormez misiniz?" buyurmustu. Cemaat:
"Evet, goruyoruz!" dediler. Bunun
uzerine:
"Iste bu, gozunun, nefsini (cikan ruhunu)
takip etmesindendir!" buyurdular."
Muslim, Cenaiz 9, (921).
5383 - Ummu Seleme radiyallahu anha anlatiyor:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam Ebu Seleme radiyallahu anh'in yanina
girdi. Ebu Seleme'nin gozleri acik kalmisti; onlari kapatti. Sonra:
"Ruh kabzedildi mi goz onu takip
eder" buyurdu. Ehlinden bazilari feryad u figan koparmisti. Aleyhissalatu
vesselam:
"Kendinize kotu temennide bulunmayin,
hayir dua edin! Cunku melekler, soylediklerinize amin derler!" buyurdu.
Sonra ilave etti:
"Allahim, Ebu Seleme'ye magfiret buyur!
Derecesini hidayete erenler arasinda yukselt. Arkasinda kalanlar arasinda ona
sen halef ol! Ey alemlerin Rabbi! Ona da bize de magfiret buyur! Ona kabrini
genis kil, orada ona nur ver!"
Muslim, Cenaiz 7, (920); Tirmizi, Cenaiz 7,
(977); Ebu Davud, Cenaiz 19, 21, (3115, 3118); Nesai, Cenaiz 3, (4, 5).
5384 - Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh
anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Bir musluman muhtazar oldugu (can
cekisme anina girdigi) zaman rahmet melekleri, beyaz bir ipekle gelirler ve
soyle derler:
"Sen razi ve senden de (Rabbin) razi
olarak (su bedenden) cik. Allah'in rahmet ve reyhanina ve sana gadabi olmayan
Rabbine kavus."
Bunun uzerine ruh, misk kokusunun en guzeli
gibi cikar. Oyle ki melekler onu birbirlerine verirler, ta semanin kapisina
kadar onu getirirler ve: "Size arzdan gelen bu koku ne kadar guzel!"
derler. Sonra onu mu'minlerin ruhlarina getirirler. Onlar, onun gelmesi
sebebiyle sizden birinin kaybettigi seyinin kendisine geldigi zamanki
sevincinden daha cok sevinirler. Ona:
"Falanca ne yapti? Falanca ne
yapti?" diye (dunyadakilerden haber) sorarlar. Melekler:
"Birakin onu, onda hala dunyanin tasasi
var!" derler. Bu gelen (kendisine dunyadan soran ruhlara):
"Falan olmustu, yaniniza gelmedi
mi?" der. Onlar:
"0, annesine, Haviye cehennemine
goturuldu!" derler. Aleyhissalatu vesselam devamla der ki:
"Kafir muhtazar oldugu vakit, azab
melekleri mish (denen kildan kaba bir elbise) ile gelirler ve soyle derler:
"Bu cesedden kendin ofkeli, Allah'in da
ofkesini kazanmis olarak cik ve Allah'in azabina kos!"
Bunun uzerine, cesedden, en kotu bir cife
kokusuyla cikar. Melekler onu arzin kapisina getirirler. Orada:
"Bu koku ne de pis!" derler. Sonunda
onu kafir ruhlarin yanina getirirler."
Nesai, Cenaiz 9, (3, 8-9).
5385 - Bureyde radiyallahu anh anlatiyor:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Mu'min alninin
teriyle olur."
Tirmizi, Cenaiz 10, (982); Nesai, Cenaiz 5,
(4, 6).
5386 - Ubeyd Ibnu Halid es-Sulemi Resulullah
aleyhissalatu vesselam'in ashabindan birinden naklen anlatiyor:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Ani olum, kafir icin gadab-i ilahi'nin
bir yakalamasidir, mu'min icin de bir rahmettir."
Ebu Davud, Cenaiz 14, (3110).
CEVAZ
5387 - Hz. Enes radiyallahu anh anlatiyor:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam'la birlikte demirci Ebu Seyf
radiyallahu anh'in yanina girdik. O, Resulullah aleyhissalatu vesselam'in oglu
Ibrahim'in sut babasi idi. Aleyhissalatu vesselam oglunu aldi, optu ve kokladi.
Daha sonra yanina tekrar girdik. Ibrahim can cekisiyordu. Bu manzara karsisinda
Aleyhissalatu vesselam'in gozlerinden yas bosandi. Abdurrahman Ibnu Avf
radiyallahu anh:
"Sen de mi (agliyorsun) ey Allah'in
Resulu?" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Ey Ibnu Avf! Bu
merhamettir!" buyurdu ve aglamasina devam etti. Sonra soyle soyledi:
"Gozumuz yas doker, kalbimiz huzun ceker, fakat Rabbimizi razi etmeyecek
soz sarfetmeyiz. Ey Ibrahim! Senin ayrilmandan bizler uzgunuz!"
Buhari, Cenaiz 44; Muslim, Fezail 62, (2315);
Ebu Davud, Cenaiz 28, (3126).
5388 - Abdullah Ibnu Ubeydillah Ibni Ebi
Muleyke anlatiyor: "Hz. Osman Ibnu Affan radiyallahu anh'in Mekke'de bir
kizi vefat etti. Cenazesinde bulunmak uzere geldik. Ibnu Omer ve Ibnu Abbas
radiyallahu anhum de cenazede hazir oldular. Ben ikisinin arasinda oturuyordum.
Abdullah Ibnu Omer, tam karsisinda bulunan Amr Ibnu Osman'a:
"Aglamayi niye yasaklamiyorsun? Zira
Resulullah aleyhissalatu vesselam: "Olu, ehlinin, kendisi uzerine aglamasi
sebebiyle azab gorur" buyurmustur!" dedi. Bunun uzerine Ibnu Abbas
radiyallahu anhuma: "Hz. Omer radiyallahu anh bunun bir kismini soylemisti"
dedi ve sonra Ibnu Abbas konusmasina devam ederek anlatti:
"Hz. Omer'le Mekke'den ciktim. el-Beyda
nam mevkie geldigimizde, semure agacinin golgesinde bir yolcu gordu. Bana:
"Git bak bakalim! Bu yolcu neyin
nesi?" dedi. Gittim baktim, meger Suheyb imis, gelip haber verdim.
"Onu bana cagir!" dedi. Tekrar Suheyb'e donup:
"Haydi yuru, Emir'ul-Mu'minine
ugra!" dedim.
Hz. Omer radiyallahu anh hancerlendigi zaman
Hz. Suheyb radiyallahu anh, aglayarak girdi. Hem agliyor, hem de: "Vay
kardesim, vay arkadasim!" diyordu. Hz. Omer: "Ey Suheyb bana mi
agliyorsun? Aleyhissalatu vesselam: "Olu, ehlinin kendi uzerine aglamasi
sebebiyle azab gorur" buyurdu!" dedi.
Ibnu Abbas radiyallahu ahnuma der ki:
"Hz. Omer radiyallahu anh oldugu zaman bunu Hz. Aise radiyallahu anha'ya
hatirlatmistim. Soyle dedi:
"Allah Omer'e rahmet buyursun! Vallahi
Resulullah aleyhissalatu vesselam: "Allah, mu'mine, ehlinin uzerine
aglamasi sebebiyle azab verir" demedi. Lakin Resulullah aleyhissalatu
vesselam: "Allah, kafirin azabini, ehlinin uzerine aglamasiyla
artirir" buyurdular."
Hz. Aise sozlerine soyle devam etti: "(Bu
meselede) size Kur'an yeter. Orada "Hicbir gunahkar baskasinin gunahini
yuklenmez" (Fatir 18) buyrulmustur."
Bu soz uzerine Ibnu Abbas radiyallahu anhum:
"Gercek su ki, gulduren de, aglatan da Allah'tir, (gulmek ve aglamak fitri
bir se'niyettir, kisinin bundadahli yoktur)" dedi.
Ibnu Muleyke der ki: "Ibnu Omer bu
konusmalar karsisinda hicbir sey soylemedi (serdedilen delilleri ikna edici
buldu)."
Buhari, Cenaiz 33; Muslim, Cenaiz 22, (928);
Nesai, Genaiz 15, (4,18,19).
5389 - Hz. Aise radiyallahu anha anlatiyor:
"Kendisine, Ibnu Omer radiyallahu anhuma'nin: "Sag kimsenin uzerine
aglamasiyla oluye azab edilecegini soylemekte oldugu" haber verilmisti. Su
cevabi verdi:
"Allah, Ebu Abbirrahman'i (Ibnu Omer'i)
magfiret buyursun. Aslinda o, yalan soylemiyor, ancak unutmus veya yanilmis
olmali. Zira Resulullah aleyhissalatu vesselam, (olmus) bir yahudi kadin
cenazesine ugramisti, yakinlari onun uzerine agliyorlardi.
"Bunlar onun uzerine agliyorlar. Ona da
bu yuzden kabrinde azab ediliyor!" buyurdu."
Buhari, Cenaiz 33; Muslim, Cenaiz 25, (931);
Muvatta, Cenaiz 37, (1, 234); Tirmizi, Cenaiz 25, (1004); Nesai, Cenaiz 15,
(4,17).
5390 - Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh
anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'in alinden birisi vefat
etmisti. Kadinlar, arkasindan aglamak uzere toplandilar. Hz. Omer radiyallahu
anh onlari bundan men etmek ve geri cevirmek uzere kalkti. Aleyhissalatu
vesselam mudahale edip:
"Ey Omer! Birak onlari, cunku goz
aglayicidir, kalp izdiraba maruzdur, (izdirabin yasandigi) zaman
yakindir!" buyurdular."
Nesai, Cenaiz 16, (4,19).
Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet
malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı
hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı
Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in
Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn
Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça
“kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte”
kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.
----
Kategoriler
Hatim - Mukabele | Kuran Suresi | Kuran Meali | Kuran Öğreniyorum |
Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 5381-5390 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.
Kur’an’ı Kerim
Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi Kitapların Özelliği
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)
Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.
KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?
Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler
Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.
Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.