Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 5501-5510 )

ALEYHISSALATU VESSELAM'IN SIFATLARI VE AHLAKLARI

5501 - Hz. Ali'nin evladlarindan Muhammed'in oglu Ibrahim anlatiyor: "Hz. Ali radiyallahu anh Resulullah aleyhissalatu vesselam'i vasfettigi zaman soyle derdi: "Resulu-i Ekrem aleyhissalatu vesselam efendimiz cok uzun boylu olmadigi gibi, (azalari) birbirine girmis kisa boylu da degildi, orta boylu bir insandi.
Saclari kivircik degildi, duz de degildi, dalgaliydi. Sisman degildi, yuvarlak yuzlu de degildi, yanaklari uzuncaydi.
Rengi kirmiziya calan, beyazdi. Gozleri siyah ve kirpikleri uzundu, gogsunde gobegine kadar inen kildan bir hat vardi. El ve ayaklarinin parmaklari kalincaydi. Eklem yerleri ve iki kureginin birlesme yeri olan omurga iri idi.
Bir tarafa donunce (sadece basini cevirmez) butun vucudunu cevirirdi. Yuruyunce, yamactan iniyormuscasina one meylederek yururdu.
Iki omuzu arasinda peygamberlik muhru vardi. O, peygamberlerin muhru (sonuncusu) idi. Insanlarin en iyi kalplisi, en secaatlisi ve en dogru sozlusu idi. O ahlakca herkesten yuce, muasere yonuyle de en gecimlisi idi. Onu aniden goren ondan heybet duyardi; bilerek beraber olan, kalpten severdi. Onu vasfeden soyle derdi: "Ben ne O'ndan once, ne de ondan sonra O'nun gibisini gormedim."
Resul-u Ekrem cabuk konusmazdi; her isitenin anlayacagi sekilde teker teker konusurdu."
Tirmizi, Menakib 19, (3642).

5502 - Ibnu Abbas radiyallahu anhuma anlatiyor: "Ehl-i Kitap saclarini duz salinmaya birakirlar, musrikler de ayirirlardi. Resulullah aleyhissalatu vesselam ise, (vahiy yoluyla) emredilmedigi hususlarda Ehl-i Kitaba uygun hareket etmekten hoslanirdi. Bu sebeple sacini alnindan serbest birakti. Bilahare (butun musrikler musluman olduktan sonra) saclarini (alnindan) ayirdi."
Buhari, Libas 70, Menakib 23, Fezailu'l-Ashab 52; Muslim, Fezail 90, (2336); Ebu Davud, Tereccul 10, (4188); Ibnu Mace, Libas 36, (3632).

5503 - Hz. Enes radiyallahu anh'in anlattigina gore, "Resulullah aleyhissalatu vesselam'in sacindaki aklardan sorulunca (Enes) soyle cevap vermistir:
"Allah O'nu, beyazla cirkinlestirmemistir." "
Bir rivayette de soyle demistir: "O, kisinin basinda ve sakalinda bulunan beyazlari yolmasini mekruh addederdi. Ve (Enes radiyallahu anh): "Resulullah aleyhissalatu vesselam saclarini boyamadi. Beyaz kil (onda nadirdi ve sadece) alt dudaginda, sakaklarinda ve basinda bir nebzecik vardi" derdi."
Muslim, Fezail 104, 105 (2341).

5504 - Ebu Cuhayfe radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'i gordum, sadece alt dudaginda yani anfetesinde beyaz gordum."
Buhari, Menakib 23; Muslim, Fezail 106, (2342).

5505 - Hz. Enes radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'i, berber onu tiras ederken gordum. Ashabi etrafini cevirmisti. Aleyhissalatu vesselam'in tek kilinin yere dusmesini istemiyorlar, birinin eline dussun istiyorlardi..."
Muslim, Fezail 75, (2325).

PEYGAMBERLIK MUHRU VE MUTEFERRIK SEYLER

5506 - Abdullah Ibnu Sercis radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam ile birlikte ekmek ve et yedim ve: "Ey Allah'in Resulu! Allah seni magfiret buyursun!" dedim. Bana: "Seni de!" diye karsilikta bulundu.
Ravi der ki: "(Ibnu Sercis'e): "Resulullah sana istigfarda mi bulundu?" diye soruldu. O: "Evet, "Seni de!" dedi" diye cevap verdi ve sonrasu ayeti okudu. (Mealen): "Kendi gunahin icin de, mu'min erkek ve mu'min kadinlar icin de Allah'an af dile..." (Muhammed 19). Ibnu Sercis devamla dedi ki:
"Sonra etrafinda dondum, iki omuzu arasinda peygamberlik muhrunu gordum. Sol kurek kemiginin genis tarafinda idi, yumruk gibi ve uzerinde sigiller emsali benler vardi."
Muslim, Fezail 112, (2346).

5507 - Cabir Ibnu Semure radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'in peygamberlik muhru, iki omuzu arasinda idi. Tipki bir guvercin yumurtasi buyuklugunde kirmizi bir yumru (gudde=bez) idi."
Tirmizi, 42, (3647).

5508 - Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Ben Resulullah aleyhissalatu vesselam'dan daha guzelini hic gormedim. Sanki gunes mubarek yuzlerinde yuruyor gibiydi. Yururken Resulullah aleyhissalatu vesselam'dan daha hizli yuruyen kimse de gormedim. Sanki yer O'nun ayagi altinda duruluyor gibiydi. Biz O'nunla beraber yururken kendimizi zorlardik. O ise, aldirmazdi."
Tirmizi, Menakib 26, (3650).

5509 - Hz. Aise radiyallahu anha anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam konusurken (agir agir konusurdu. Oyle ki) eger biri cikip, kelimeleri saymak istese sayardi. O, sozu sizin gibi pes pese getirmezdi."
Buhari, Menakib 23; Muslim, Fezailu's-Sahabe 19, (2493), Zuhd 71; Tirmizi, Menakib 20, (3643); Ebu Davud, Ilm 7, (3654, 3655).

5510 - Hz. Enes radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, soyledigi bellensin diye kelamini uc kere tekrar ederdi."

Tirmizi, Menakib 21, (3644).



Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.

----
Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 5501-5510 ) -Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.

Kur’an’ı Kerim

Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:

“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.

İlahi Kitapların Özelliği


İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.

KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)


Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.

KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?

Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler

Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.

Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.