Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 5561-5570 )
5561 - Hz. Ebu Hureyre
radiyallahu anh anlatiyor: "Bir gun, elimde birkac hurma oldugu halde Hz.
Peygamber aleyhissalatu vesselam'in yanina geldim ve: "Ey Allah'in Resulu,
sunlara bereketle bir dua ediverin!" dedim. Hemen onlari bir araya
getirip, sonra onlarin bereketi icin bana dua etti. Sonra:
"Bunlari al, su erzak
kabina koy. Her ne zaman bundan bir sey almak isteyince, elini icine daldir ve
al. Sakin, icindekileri dokup dagitma!" buyurdular. Ben de oyle yaptim.
Ben bundan su su kadar vask miktarinda Allah yolunda tasaddukta bulundum.
Ayrica biz ondan hem kendimiz yedek hem de baskalarina yedirdik. Onu belimden
hic ayirmadim. Bu hal, Hz. Osman'in sehid edildigi gune kadar devam etti. O
zaman koptu. (Rezin su ilavede bulundu: "ve dustu, buna cok uzuldum."
Tirmizi, Menakib, (3838).
RESULULLAH'IN DUASININ
MAKBUL OLMASI
5562 - Hz. Ibnu Mes'ud
radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam Ka'be'nin
yaninda namaz kilarken, Ebu Cehl ve arkadaslari da orada oturuyorlardi. Bir gun
oncesi bir deve kesilmisti. Ebu Cehl arkadaslarina: "Falan ailenin kestigi
devenin iskembesini kim getirip, secdeye gidince Muhammed'in omuzlari arasina
birakacak?" dedi. Oradakilerin en bedbahti firlayip, iskembeyi kaptigi
gibi, Aleyhissalatu vesselam secdeye kapaninca iki omuzu arasina birakti. Buna
hepsi gulduler, (keyflerinden) birbirlerinin uzerine egilmeye basladilar. Ben
(biraz uzaklarinda) ayakta durmus onlara bakiyordum. Eger bir destekcim olsaydi
onu sirtindan atardim. Resulullah secdede idi, basini kaldirmiyordu. Derken biri
kalkip Hz. Fatima radiyallahu anha'ya haber verdi. O, henuz kucuk bir
kizcagizdi geldi, iskembeyi sirtindan yere atti. Sonra onlara yonelip,
hakaretler savurdu. Aleyhissalatu vesselam namazini tamamlayinca, sesini
yukseltti ve hepsine bedduada bulundu. Resulullah dua etti mi uc kere tekrar
ederdi, bir sey isteyince de uc kere isterdi. Namazi bitince:
"Allah'im, Kureys (in
helakini) sana havale ediyorum!" dedi ve uc kere tekrar etti.
Resulullah'in sesi kulaklarina gelince, onlardan gulme gitti. Duasindan korkuya
dustuler. (Beddua edince bu onlara cok agir geldi. Zira onlar, bu beldede
yapilan dualarin kabul edildigini biliyorlardi.) Sonra Resulullah:
"Ey Allah'im, Ebu Cehl
Ibnu Hisam'i, Utbe Ibnu Rebi'a'yi, Seybe Ibnu Rebi'a'yi, Velid Ibnu Utbe'yi,
Umeyye Ibnu Halef'i, Utbe Ibnu Ebi Muayt'in helaklerini sana havale
ediyorum" dedi. bir yedinciyi de zikretmisti, aklimda tutamadim.
Muhammed'i hak ile gonderen Zat-i Zulcelal'e yemin olsun, Resulullah'in ismen
zikrettigi bu adamlari, Bedir gunu hep yerlere serilmis gordum. Bunlar, sonra
da kuyuya, Bedir kuyusuna suruklenip atildilar."
Buhari, Vudu' 69, Salat
109, Cihad 98, Cizye 21, Menakibu'l-Ensar 29, Megazi, 7; Muslim, Cihad 107,
(1794); Nesai, Taharet 192, (1, 161).
5563 - Hz. Cabir Ibnu
Abdillah radiyallahu anh'in anlattigina gore, "Babasi oldugu zaman bir
yahudiye otuz vask borc birakti. Hz. Cabir radiyallahu anh yahudiden, bu borcun
odenmesi icin biraz muddet talep etti. Ancak yahudi, tehir kabul edmedi. Hz.
Cabir, Aleyhissalatu vesselam'a gelerek, yahudi nezdinde sefaatci olmasini
talep etti. Resulullah yahudiye, (bu otuz vasklik) borca bedel bir hurmaligin
meyvesini almasi icin konustu. Yahudi kabul etmedi. Bunun uzerine Aleyhissalatu
vesselam hurmaliga girdi, icerisinde yurudu. Sonra Cabir'e:
"Hurmayi kes, ona
borcunu (tamamiyla) ode!" buyurdu. Cabir hurmayi kesti, yahudiye otuz vask
borcunu odedi. Geriye onyedi vask hurma da artti.
Cabir, durumu haber vermek
uzere Resulullah aleyhissalatu vesselam'a gitti. Aleyhissalatu vesselam
ikindiyi kiliyordu. Namazi bitince fazlaligi haber verdi.
"Bunun Omer
Ibnu'l-Hattab'a haber ver!" buyurdular. Ben de gidip ona soyledim. Omer:
"Ben, Resulullah aleyhissalatu vesselam icinde yuruyunce hurmada bereket
hasil olacagini anlamistim" dedi."
Buhari, Buyu 51, Istikraz
8, 9, 18, Sulh 13, Vesaya 36, Menakib 25, Megazi 18; Nesai, Vesaya 4, (6, 245,
246); Ebu Davud, Vesaya 17, (2884).
5564 - Hz. Ebu Hureyre
radiyallahu anh anlatiyor: "Ben musrike annemi Islam'a davet ediyordum,
fakat hep imtina ediyordu. Bir gun yine davette bulunmustum, bana Resulullah
aleyhissalatu vesselam hakkinda hosuma gitmeyen sozler isittirdi. Aglayarak
Aleyhissalatu vesselam'a gittim.
"Niye
agliyorsun?" diye sordu.
"Ey Allah'in Resulu
dedim, annemi Islam'a davet ediyordum, hep bana imtina etti. Bugun de ayni
davette bulundum, bu sefer sizin hakkinizda hosuma gitmeyen sozler sarfetti.
Ebu Hureyre'nin annesine hidayet vermesi icin Allah'a dua ediverin!"
dedim.
Bu talebim uzerine
Aleyhissalatu vesselam:
"Allahim! Ebu Hureyre'nin
annesine hidayet et" buyurdular. Ben, Aleyhissalatu vesselam'in duasina
sevinerek huzurlarindan ayrildim. Anneme geldigim zaman, kapiya yoneldim. Kapi
kapaliydi. Annem ayak seslerimi isitti.
"Ebu Hureyre! Yerinde
dur (iceri girme)!" diye seslendi. Ben su siriltilarini isittim,
yikaniyordu. Yikandi, entarisini giydi, alelacele basortusunu koydu ve kapiyi
acti.
"Sehadet ederim ki
Allah'tan baska ilah yoktur, Sehadet ederim ki Muhammed Allah'in
elcisidir!" diyordu. Ben hemen Resulullah aleyhissalatu vesselam'a dondum.
Sevincten agliyordum.
"Ey Allah'in Resulu!
Mujde dedim. Allah senin duani kabul buyurdu. Ebu Hureyre'nin annesine hidayet
nasib etti!"
Aleyhissalatu vesselam
Allah'a hamdetti ve hayirli sozler soyledi."
Muslim, Fezailu's-Sahabe
158, (2491).
5565 - Ebu Zeyd Ibnu Ahtab
anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam eliyle yuzumu oksadi ve bana
dua etti."
Urve der ki: "Ben onu
yuzyirmi sene kadar yasadiktan sonra gordum, yuzunde sayilabilecek kadar sayida
beyaz kil vardi."
Tirmizi, Menakib 10,
(3633).
5566 - Yezid Ibnu Ebi Ubeyd
anlatiyor: "Ben, Seleme Ibnu'l-Ekva' radiyallahu anh'in bacaginda bir
darbe izi gordum.
"Bu da ne?" diye
sordum. Su aciklamayi yapti.
"Bana Hayber gunu
isabet etmisti. Halk: "Seleme isabet aldi" diye bagirdi. Sonra
Resulullah'a goturuldum. O yara uzerine uc kere nefes etti. Su ana kadar hic
aci duymadim!"
Ebu Davud, Tibb 19, (3894).
RESULULLAH'IN EZA'DAN
KORUNMASI
5567 - Hz. Ebu Hureyre
radiyallahu anh anlatiyor: "(Bir gun) Ebu Cehl: "Muhammed, aranizda,
hala yuzunu topraga surtuyor mu?" dedi.
"Evet" cevabini
alinca:
"Lat ve Uzza'ya yemin
olsun! Onu boyle yaparken gorursem boynuna ayaklarimla basacagim -veya: Ben de
O'nun yuzunu yere batiracagim" dedi. Sonra bir gun, Resulullah namaz
kilarken boynuna basmak uzere yaklasti. Fakat birdenbire O'nu birakip geri
dondugunu ve elleriyle korundugunu gorduler.
"Sana ne oldu?"
dediler.
"Benimle onun arasinda
atesten bir hendek, korkunc bir sey ve birtakim kanatlar var!" cevabini
verdi. Resulullah aleyhissalatu vesselam da:
"Eger bana yaklassaydi
melekler onu uzuv uzuv kapip parcalayacakti!" buyurdu. Bunun uzerine Allah
Teala hazretleri su ayeti inzal buyurdu. (Mealen): "Fakat insan, kendisini
ihtiyactan uzak gorunce azginlasir. Donus ancak Rabbinedir. Allah'in kulunu
namaz kilmaktan alikoyani gordun mu? Gordun mu o kafiri? Eger o dogru yol
uzerinde olsa yahut kotulukten sakinmayi tavsiye etse daha hayirli olmaz miydi?
Gordun mu o kafiri? Eger o yalanlayip haktan yuz cevirirse, Allah'in kendisini
gordugunu bilmez mi? Andolsun ki, eger o inkar ve isyanina son vermezse, biz
onu alnindan yakalayip cehenneme surukleriz. Zira o, pek yalancive gunahkar bir
alindir. O kavmini yardima cagirsin. Biz de zebanileri cagiracagiz. Hayir sen
ona aldirma, secde et ve Rabbine yaklas" (Alak-6-19).
5568 - Hz. Cabir
radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam ile birlikte
Necid istikametine gazveye ciktik. Resulullah'a ogle vakti, sik agacli bir
vadide yetistik. Derken Aleyhissalatu vesselam bir agacin altina indi.
Kilincini da dallardan birine asti. Askerler vadi icerisinde dagilip agaclarin
golgelerine sigindilar.
Resulullah aleyhissalatu
vesselam (bizi cagirdi. Yanina gelince, anlatti):
"Ben uyurken yanima
bir adam geldi, kilincimi aldi. Derken derhal uyandim. Herif tepemde dikilmisti,
elinde de kinindan siyrilmis kilinc vardi.
"Seni benden kim
kurtarabilir?" dedi.
"Allah!" cevabini
verdim. Derhal kilinci kinina soktu. Iste o, su oturan adamdir!"
buyurdular. Aleyhissalatu vesselam (intikam maksadiyla) adama dokunmadi. O, kavminin
lideri idi. Resulullah aleyhissalatu vesselam affedince, adamlarinin yanina
dondu. Ayrilirken:
"Allah'a yemin olsun
size karsi harb eden bir kavimle beraber olmayacagim!" dedi."
Buhari, Cihad 87, 84,
Megazi 31, 32; Muslim, Musafirin 311, (843).
RESULULLAH'A SORULANLAR
5569 - Hz. Sevban
radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'a
yahudilerden bir alim geldi.
"Ey Muhammed, Allah'in
selami uzerine olsun!" dedi. Bunu der demez adami oyle bir ittim ki,
nerdeyse yere yikilacakti.
"Beni niye
ittin?" dedi.
"Niye ey Allah'in
Resulu demiyorsun?" dedim.
"Ben O'nu, ailesinin
kendine koydugu isimle cagiriyorum!" dedi. Aleyhiss
Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet
malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı
hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı
Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in
Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn
Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça
“kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte”
kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.
----
Kategoriler
Hatim - Mukabele | Kuran Suresi | Kuran Meali | Kuran Öğreniyorum |
Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 5561-5570 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.
Kur’an’ı Kerim
Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi Kitapların Özelliği
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)
Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.
KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?
Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler
Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.
Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.