HOSLANILMAYAN RUYA
GORULUNCE
7131 - Hz. Ebu Hureyre
radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular
ki: "Biriniz hosuna gitmeyen bir ruya gorunce uzandigi zaman diger yanina
donsun, uc sefer soluna tukursun. Allah'tan o ruyanin hayrini talep edip,
serrinden Allah'a siginsin."
7132 - Hz. Ebu Hureyre
radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'a bir adam
gelip: "Ruyamda basimin vuruldugunu, (koparildigini) sonra da yerde
yuvarlandigini gordum!" dedi. Resulullah aleyhissalatu vesselam soyle
buyurdular: "Seytan (birinize ruyasinda) gelir. O da bundan korkar. Sabah
olunca, gidip bunu halka anlatir."
RUYA NEYE DAYANILARAK
YORUMLANMALI?
7133 - Hz. Enes radiyallahu
anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Ruyada gordugunuz seylerin isimlerini, o ruyayi yormada esas alin. Keza
gorduklerinizin kunyelerini veya kinaye manalarini da dikkate alin. Ruya, ilk
yorumcuya gore (vukua gelir, oyleyse rastgele kimselere anlatmayin)."
7134 - Ummu'l-Fadl
radiyallahu anha'dan rivayet edildigine gore: "Kendisi (bir gun): "Ey
Allah'in Resulu! Ruyamda sanki sizin uzuvlarinizdan birinin evimde oldugunu
gordum" demis, Aleyhissalatu vesselam da: "Hayir gormussun. Kizim Fatima
bir oglan cocugu dunyaya getirir, sen onu emzirirsin" buyururlar.
Gercekten de Hz. Fatima
radiyallahu anha (bir muddet sonra) Hz. Huseyin veya Hasan radiyallahu
anhuma'yi dogurdu. Ummu'I-Fadl da (kendi bebegi) Kusam'in sutuyle onu emzirdi.
Ummu'I-Fadl (sozune
devamla) dedi ki: "Bir gun ben onu Aleyhissalatu vesselam'in yanina
getirip kucagina koydum. C'ocuk (Resulullah'in kucagina) isedi. Bende cocugun
omuzuna vurdum. Resulullah aleyhissalatu vesselam mudahale ederek "Oglumun
canini yaktin. Allah sana rahmet (magfiret) etsin" buyurdiular."
7135 - Talha Ibnu
Ubeydillah radiyallahu anh anlatiyor: "Beli (kabilesinden) iki kisi
Aleyhissalatu vesselam'in yanina geldiler. Ikisi beraber musluman olmustu. Biri
gayret yonuyle digerinden fazlaydi. Bu gayretli olani, bir gazveye istirak etti
ve sehit oldu. Oburu, ondan sonra bir yil daha yasadi. Sonra o da oldu."
Talha (devamla) der ki:
"Ben ruyamda gordum ki: "Ben cennetin kapisinin yanindayim. Bir de
baktim ki yanimda o iki zat var. Cennetten biri cikti ve o iki kisiden sonradan
olene (cennete girmesi icin) izin verdi. Ayni vazifeli zat, bir muddet sonra
yine cikti, sehit olana da (iceri girme) izni verdi. Sonra, adam benim icin
geri geldi ve:
"Sen don, senin
cennete girme vaktin henuz gelmedi!" dedi. Sabah olunca Talha bu ruyayi
halka anlatti. Herkes bu ruya(da sehid olan zatin sonradan cennete girmesine)
sasti. Bu, Resulullah'a kadar ulasti, ruyayi ona anlattilar. (Dinledikten
sonra) Aleyhissalatu vesselam: "Burada sasacak ne var?" buyurdular.
Halk: "Ey Allah'in Resulu! Bu zat (din icin) calismada oburunden daha
gayretli idi ve sehit! de oldu. Ama cennete oburu ondan evvel girdi"
dediler. Bunun uzerine Resulullah aleyhissalatu vesselam: "Berikisi ondan
sonra bir yil hayatta kalmadi mi?" dedi.
"Evet!" dediler.
Aleyhissalatu vesselam: "Ve o ramazan idrak edip oruc tutmadi mi, bir yil
boyu su su kadar namaz kilmadi mi?" Halk yine: "Evet!" deyince,
Resulullah aleyhissalatu vesselam: "Su halde ikisinin arasinda bulunan
mesafe gok ile yer arasindaki mesafeden fazladir!" buyurdular."
LAILAHE ILLALLAH DIYENE
DOKUNULMAZ
7136 - Evs (Ibnu Ebi Evs
Huzeyfe es-Sakafi) radiyallahu anh anlatiyor: "Biz Resulullah
aleyhissalatu vesselam'in yaninda oturuyorduk. O bize birkisim kissalar
anlatarak vazu nasihat ediyordu. Derken bir adam gelerek, gizli bir seyler
soyledi. Resulullah: "Bunu goturup oldurun!" emretti. Adam geri
donunce, Resulullah onu cagirdi ve: "Allah'tan baska ilah olmadigina
sehadet edermisin?" diye sordu. Adam "Evet!" deyince:
"Gidin, bu adami serbest birakin! Zira ben, insanlarla onlar la ilahe
illallah deyinceye kadar savasmakla emrolundum. Bunu dediler mi, bana onlarin
kanlari ve mallari haram olur" buyurdu.
7137 - Imran Ibnu'I-Husayn
radiyallahu anh anlatiyor: "Nafi' Ibnu'l-Ezrak ve arkadaslari geldiler ve
bana: "Ey Imran helak oldun (dinden ciktin)!" dediler. Imran:
"Hayir! Imran helak olmadi (dinden cikmadi)" dedi. Onlar israrla:
"Evet evet helak oldun!" dediler. Imran: "Beni helak eden sey
nedir?" dedi. Onlar: "Allah Teala hazretleri: "Fitne olmasin,
dinin tamami Allah icin olsun diye onlarla savasin" buyuruyor"
dediler. Imran: "Evet biz onlarla savastik ve hatta onlari surduk. Dinin
tamami Allah icindi. Dilerseniz, ben size Resulullah aleyhissalatu vesselam'dan
isittigim bir hadisi rivayet edeyim!" dedi. Onlar: "Onu Resulullah
aleyhissaltu vesselam'dan sen mi isittin?" dediler. Imran: "Evet! Ben
gordum ki, Resulullah, musriklere karsi muslumanlardan mutesekkil bir ordu
gonderdi. Askerler musriklerle karsilasinca, aralarinda cok siddetli bir savas
oldu. Musrikler maglup olup sirtlarini muslumanlara verdiler (saf disi
oldular). Sonra benim yakinlarimdan bir adam musriklerden birine mizrakla
saldirdi. Adamin uzerine yuruyunce, musrik Eshedu en lailahe illallah
(Allah'tan baska ilah olmadigina sehadet ederim), ben muslumanim" dedi.
Fakat musluman asker ona mizragini saplayip adami oldurdu. Adam Resulullah aleyhissalatu
vesselam'in yanina gelip: "Ey Allah in Resulu! Helak oldum! (Yani buyuk
bir gunah isledim)" dedi. Aleyhissalatu vesselam bir iki sefer: "Ne
yaptin?" diye sordu. Adam yaptigini oldugu gibi anlatti. Resulullah
aleyhissalatu vesselam adama: "Kalbini yarip icinde ne olup olmadigina
bakmali degil miydin?" dedi. Adam:
"Ey Allah'in Resulu!
Eger kalbini yarsaydim icindekini bilebilir miydim ?" diye sordu .
Aleyhissalatu vesselam: "Sen adamin hem sozunu kabul etmiyorsun hem de
kalbindekini bilmiyorsun (olur mu boyle sey!)" dedi. Imran sozlerine devam
etti: "Sonra Resulullah aleyhissalatu vesselam, adam hakkinda bir sey
soylemedi. Adam da az bir zaman yasadi. Nihayet oldu. Biz onu defnettik. Ertesi
gunu adamin cesedi yerustunde goruldu. Halk: "Belki de bir dusman, kabrini
desip (kotuluk icin cikarmistir)" dedi. Tekrar onu defnettik. Genclerimize
mezari basinda nobet tutmalarini soyledik. Buna ragmen cesedi tekrar mezardan
disari atildi. "Bekleyen genclerimiz uyumus olabilirler" diye
dusunduk. Bir kere daha onu defnettik. Bu sefer mezarini kendimiz bekledik.
Ertesi gun yine cesedi kabirden disari atildi. Bunun uzerine, adamin cesedini
daglar arasinda bir gecide attik."
Hadise, bir baska rivayette
Imran Ibnu'I-Husayn tarafindan (biraz farkla) soyle anlatilmistir:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam bizi bir seriyyeye gondermisti. Sonra
(savasin bitiminde) muslumanlardan biri, musriklerden birine saldirdi..."
hadisi yukaridaki gibi anlatti. Su ilavede bulundu: "Toprak onun cesedini
disari atti. Biz durumu Resulullah'a haber verdik. Aleyhissalatu vesselam:
"Bu toprak, ondan daha serir insanlari da kabul eder. Fakat Allah Teala
hazretleri, size "la ilahe illallah" kelaminin hurmetinin buyuklugunu
ders vermek istedi."
MU'MININ KANI MALI HARAMDIR
7138 - Ebu Sa'id radiyallahu
anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam Veda hacci sirasinda
buyurdular ki: "Bilesiniz! Gunlerin en ziyade haram olanlari su
gunlerinizdir. Bilesiniz! Aylarin en harami da su ayinizdir. Bilesiniz!
Beldelerin en harami da su beldenizdir. Bilesiniz! Kanlariniz, mallariniz
birbirinize su ayda, su beldede su gununuzun haramligi gibi haramdir. Acaba
teblig ettim mi?" Halk: "Evet!" dediler. Resulullah: "Ey
Allahim sahid ol!" buyurdu."
7139 - Abduldah Ibnu Amr
radiyallahu anh anlatiyor: "Ben Resulullah aleyhissalatu vesselam'i
Ka'be'yi tavaf ederken gordum, soyle diyordu: "Sen ne temizsin, kokun da
ne guzel! Sen ne yucesin, senin hurmetin ne buyuk! Muhammed'in nefsini elinde
tutan Zat-i Zulcelal'e yemin olsun! Mu'minin Allah katindaki hurmeti, senin
hurmetinden daha buyuktur. Mu'minin malinin, kaninin hurmeti de boyledir. Biz
mu'min hakkinda sadece husn-i zanda bulunuruz."
7140 - Fudale Ibnu Ubeyd
anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Gercek
mu'min, halkin, kendisinden mali ve cani hususunda emin oldugu kimsedir. Hakiki
muhacir de hata ve gunahlardan hicret (terk) eden kimsedir."
Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet
malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı
hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı
Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in
Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn
Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça
“kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte”
kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.