Aynı zamanda Gâfir adını da taşıyan bu sûre,
85 (seksenbeş) âyettir. 56 ve 57. âyetleri Medine'de inmiştir. Adını, Firavun
ailesinden inanan bir kişinin vasıflarının sayıldığı 28 - 45. âyetlerden alır.
40 - Mü'min Suresi
Rahmân ve Rahîm
(olan) Allah'ın adıyla.
3. O, günahı bağışlayan, tevbeyi kabul
eden, azabı çetin,lütuf sahibi Allah'tandır ki. O'ndan başka hiçbir ilâh
yoktur, dönüş ancak O'nadır.
4. İnkâr edenler müstesna, hiç kimse
Allah'ın âyetleri hakkında tartışmaz. Onların şehirlerde (rahatlıkla) gezip
dolaşması seni aldatmasın.
5. Onlardan önce Nuh kavmi ve bunlardan
sonraki topluluklar da (peygamberlerini) engellemeye, her ümmet kendi
peygamberini yakalamaya azmetmişti. Bâtılı hakkın yerine koymak için mücadele
etmişlerdi. Bunun üzerine ben onları kıskıvrak yakaladım. İşte, cezalandırmamın
nasıl olduğunu gör!
7. Arş'ı yüklenen ve bir de onun çevresinde
bulunanlar (melekler), Rablerini hamd ile tesbih ederler, O'na iman ederler.
Müminlerin de bağışlanmasını isterler: Ey Rabbimiz! Senin rahmet ve ilmin her
şeyi kuşatmıştır. O halde tevbe eden ve senin yoluna gidenleri bağışla, onları
cehennem azabından koru! (derler).
8. Rabbimiz! Onları da, onların
atalarından, zevcelerinden, nesillerinden iyi olanları da kendilerine
vâdettiğin Adn cennetlerine koy. Şüphesiz azîz ve hakîm olan sensin!
9. Bir de onları, her türlü kötülüklerden
koru. O gün sen kimi kötülüklerden korursan muhakkak ki onu rahmetine mazhar
etmiş olursun. Bu en büyük kurtuluştur.
10. İnkâr edenlere şöyle seslenilir:
Allah'ın gazabı, sizin kendinize olan kötülüğünüzden elbette daha büyüktür.
Zira siz imana davet ediliyorsunuz, fakat inkâr ediyorsunuz.
11. Onlar: Rabbimiz, bizi iki defa
öldürdün, iki defa dirilttin. Biz de günahlarımızı itiraf ettik. Bir daha (bu
ateşten) çıkmaya yol var mıdır? derler.
12. (Onlara denir ki:) İşte bunun sebebi
şudur: Tek Allah'a ibadete çağrıldığı zaman inkâr edersiniz. O'na ortak
koşulunca (bunu) tasdik edersiniz. Artık hüküm, yücelerin yücesi Allah'ındır.
13. Size âyetlerini gösteren, sizin için
gökten rızık indiren O'dur. Allah'a yönelenden başkası ibret almaz.
15. Dereceleri yükselten, Arş'ın sahibi
Allah, kavuşma günüyle korkutmak için kullarından dilediğine iradesiyle ilgili
vahyi indirir.
16. O gün onlar (kabirlerinden) meydana
çıkarlar. Onların hiçbir şeyi Allah'a gizli kalmaz. Bugün hükümranlık kimindir?
Kahhâr olan tek Allah'ındır.
17. Bugün herkese kazandığının karşılığı
verilir. Bugün haksızlık yoktur. Şüphesiz Allah, hesabı çarçabuk görendir.
18. Yaklaşan gün hususunda onları uyar!
Çünkü o onda dehşet içinde yutkunurken yürekleri ağızlarına gelmiştir.
Zalimlerin ne dostu ne de sözü dinlenir şefaatçısı vardır.
20. Allah, adaletle hükmeder. O'nu bırakıp
taptıkları ise, hiçbir şeye hükmedemezler. Şüphesiz Allah, hakkıyla işiten ve
görendir.
21. Onlar, yeryüzünde gezip dolaşmadılar mı
ki, kendilerinden öncekilerin âkıbetinin nasıl olduğunu görsünler! Onlar,
kuvvet ve yeryüzündeki eserleri yönünden bunlardan daha da üstündüler.
Böyleyken Allah onları günahları yüzünden yakaladı. Onları Allah'ın gazabından
koruyan da olmadı.
22. Bunun sebebi, peygamberleri kendilerine
apaçık mucizeler getirdikleri halde, inkâr etmeleri idi. Allah da kendilerini
tutup yakalayıverdi. Doğrusu O, kuvvetlidir; azabı da pek çetindir.
25. İşte o (Musa), tarafımızdan kendilerine
hakkı getirince: Onunla beraber iman edenlerin oğullarını öldürün, kadınları
sağ bırakın! dediler. Ama kâfirlerin tuzağı elbette boşa çıkar.
26. Firavun: Bırakın beni, dedi. Musa'yı
öldüreyim; (Kurtarabilirse) Rabbine yalvarsın! Çünkü ben onun, dininizi
değiştireceğinden, yahut yeryüzünde fesat çıkaracağından korkuyorum.
27. Musa da: Ben, hesap gününe inanmayan
her kibirliden, benim de Rabbim, sizin de Rabbinize sığındım, dedi.
28. Firavun ailesinden olup, imanını
gizleyen bir mümin adam şöyle dedi: Siz bir adamı "Rabbim Allah'tır"
diyor diye öldürecek misiniz? Halbuki o, size Rabbinizden apaçık mucizeler
getirmiştir. Eğer o yalancı ise yalanı kendisinedir. Eğer doğru söylüyorsa sizi
tehdit ettiğinin (azâbın), bir kısmı olsun gelip size çatar. Şüphesiz Allah,
haddi aşan, yalancı kimseyi doğru yola eriştirmez.
29. Ey kavmim! Bugün, yeryüzüne hakim
kimseler olarak hükümranlık sizindir. Ama Allah'ın azabı bize gelip çatarsa,
kim bize yardım eder? Firavun: Ben size kendi görüşümü söylüyorum ve yine size
ancak doğru yolu gösteriyorum dedi.
30. İman etmiş olan dedi ki : "Ey
kavmim! Doğrusu ben ben üzerinize önceki toplulukların günü gibi, bir günün
gelmesinden korkuyorum."
31. "Nuh kavminin, Âd, Semud ve
onlardan sonra gelenlerin durumu gibi, Allah, kullarına bir zulüm dileyecek
değildir."
33. "O gün arkanıza dönüp
kaçacaksınız.Fakat sizi Allah'tan (O'nun azabından) kurtaracak kimse yoktur.
Allah kimi saptırırsa, artık onu doğru yola iletecek de yoktur."
34. Andolsun ki, (Musa'dan) önce Yusuf da
size açık deliller getirmişti ve onun size getirdiği şeyler hakkında şüphe edip
durmuştunuz. Nihayet o vefat edince "Allah ondan sonra peygamber
göndermez" dediniz. İşte Allah o aşırı giden şüphecileri böyle saptırır.
35. Kendilerine gelmiş hiçbir delil
olmadığı halde Allah'ın âyetleri hakkında mücadele edenler gerek Allah yanında,
gerekse iman edenler yanında büyük bir nefretle karşılanır. Allah, büyüklük
taslayan her zorbanın kalbini işte böyle mühürler.
37."Göklerin yollarına erişirim de
Musa'nın Tanrısı'nı görürüm! Doğrusu ben onu, yalancı sanıyorum, dedi. Böylece
Firavun'a, yaptığı kötü iş süslü gösterildi ve yoldan saptırıldı. Firavun'un
tuzağı tamamen boşa çıktı.
39. Ey kavmim! Şüphesiz bu dünya hayatı,
geçici bir eğlencedir. Ama ahiret, gerçekten kalınacak yurttur.
40. Kim bir kötülük işlerse, onun kadar
ceza görür. Kim de kadın veya erkek, mümin olarak faydalı bir iş yaparsa işte
onlar, cennete girecekler, orada onlara hesapsız rızık verilecektir.
42. Siz beni, Allah'ı inkâr etmeye ve hiç
tanımadığım nesneleri O'na ortak koşmaya çağırıyorsunuz. Ben ise sizi, azîz ve
çok bağışlayan Allah'a davet ediyorum.
43. Gerçek şu ki, sizin beni davet
ettiğiniz şeyin dünyada da ahirette de davete değer bir tarafı yoktur.
Dönüşümüz Allah'adır, aşırı gidenler de ateş ehlinin kendileridir.
44. Size söylediklerimi yakında
hatırlayacaksınız. Ben işimi Allah'a havale ediyorum. Şüphesiz Allah, kullarını
çok iyi görendir.
45. Nihayet Allah, onların kurdukları
tuzakların kötülüklerinden bu zatı korudu, Firavun'un kavmini ise kötü azap kuşatıverdi.
46. Onlar sabah akşam o ateşe sokulurlar.
Kıyametin kopacağı gün de: Firavun ailesini azabın en çetinine sokun
(denilecek)!
47. (Kâfirler) ateşin içinde birbirleriyle
çekişirlerken zayıf olanlar, o büyüklük taslayanlara: Biz size uymuştuk. Şimdi
ateşin birazını bizden savabilir misiniz? derler.
48. O büyüklük taslayanlar ise: Doğrusu
hepimiz bunun içindeyiz. Şüphe yok ki Allah kulları arasında vereceği hükmü
verdi, derler.
49. Ateşte bulunanlar cehennem bekçilerine:
Rabbinize dua edin, bizden, bir gün olsun azabı hafifletsin! diyecekler
50. (Bekçiler:) Size peygamberleriniz açık
açık deliller getirmediler mi? derler. Onlar da: Getirdiler, cevabını verirler.
(Bekçiler ise): O halde kendiniz yalvarın, derler. Halbuki kâfirlerin
yalvarması boşunadır.
51. Şüphesiz peygamberlerimize ve iman
edenlere, hem dünya hayatında, hem şahitlerin şahitlik edecekleri günde yardım
ederiz.
52. O gün zalimlere, özür dilemeleri hiçbir
fayda sağlamaz. Artık lânet de onlarındır, kötü yurt da onlarındır!
55. (Resûlüm!) Şimdi sen sabret. Çünkü
Allah'ın vâdi gerçektir. Günahının bağışlanmasını iste. Akşam-sabah Rabbini
hamd ile tesbîh et.
56. Kendilerine gelmiş kesin bir delil
olmaksızın, Allah'ın âyetleri hakkında münakaşa edenler var ya, hiç şüphe yok
ki, onların kalplerinde, asla yetişemeyecekleri bir büyüklük hevesinden başka
bir şey yoktur. Sen Allah'a sığın. Kuşkusuz O, işiten ve görendir.
57. Elbette göklerin ve yerin yaratılması,
insanların yaratılmasından daha büyük bir şeydir. Fakat insanların çoğu bilmezler.
58. Körle gören, inanıp iyi amellerde
bulunanla kötülük yapan bir olmaz. Ne kadar az düşünüyorsunuz!
60. Rabbiniz şöyle buyurdu: Bana dua edin,
kabul edeyim. Çünkü bana ibadeti bırakıp büyüklük taslayanlar aşağılanarak
cehenneme gireceklerdir.
61. İçinde dinlenesiniz diye geceyi,
görmeniz için de gündüzü yaratan Allah'tır. Şüphesiz Allah, insanlara karşı
lütufkârdır. Fakat insanların çoğu şükretmezler.
62. İşte O, her şeyin yaratıcısı olan
Rabbiniz Allah'dır. O'ndan başka tanrı yoktur. O halde nasıl olup da
döndürülüyorsunuz!
64. Yeri sizin için yerleşim alanı, göğü de
bir bina kılan, size şekil verip de şeklinizi güzel yapan ve sizi temiz
besinlerle rızıklandıran Allah'tır. İşte Allah, sizin Rabbinizdir. Alemlerin
Rabbi Allah, yücelerden yücedir.
65. O daima diridir; O'ndan başka hiçbir
tanrı yoktur. O halde dinde ihlâslı ve samimi kişiler olarak O'na dua edin. Her
türlü övgü âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur.
66. (Resûlüm)! De ki: Bana Rabbimden apaçık
deliller gelince, sizin Allah'ı bırakıp o taptıklarınıza kulluk etmem bana
yasaklandı ve bana âlemlerin Rabbine teslim olmam emredildi.
67. Sizi topraktan, sonra meniden, sonra
alakadan (aşılanmış yumurtadan) yaratan sonra bebek olarak çıkaran, sonra sizi
güçlü kuvvetli bir çağa erişmeniz, sonra da ihtiyarlamanız -ki içinizden daha
önce vefat edenler de vardır- ve belli bir vakte ulaşmanız için sizi yaşatan
O'dur. Umulur ki düşünürsünüz.
68. O, hem dirilten hem de öldürendir. O,
herhangi bir işin olmasını dilediği zaman yalnız "Ol!" der, o da
oluverir.
69. Allah'ın âyetleri hakkında tartışanlara
bakmadın mı? Nasıl döndürülüyorlar (onu tasdike yanaşmıyorlar)!
70. Onlar, Kitab'ı ve peygamberlerimize
gönderdiklerimizi yalanlayanlardır. Onlar yakında (gerçeği) anlayacaklar!
74. O Allah'tan başka (taptıklarınız).
Onlar da:"Bizden uzaklaştılar, zaten biz önceleri hiçbir şeye
tapmıyorduk", diyecekler.İşte Allah kâfirleri böyle şaşırtır.
75. Bu, sizin yeryüzünde haksız olarak
şımarmanızdan ve aşırı derecede sevinip böbürlenmenizden ötürüdür.
76. İçinde ebedî kalmak üzere cehennemin
kapılarından girin! Kibirlenenlerin dönüp gidecekleri yer ne çirkindir!
77. Onun için (Resûlüm), sen sabret!
Şüphesiz Allah'ın vâdi gerçektir. Onlara söz verdiğimiz azabın bir kısmını ya
sana gösteririz, yahut seni daha önce vefat ettiririz. Nasıl olsa onlar bize
döneceklerdir.
78. Andolsun, senden önce de peygamberler
gönderdik. Onlardan sana kıssalarını anlattığımız kimseler de var, durumlarını
sana bildirmediğimiz kimseler de var. Hiçbir peygamber Allah'ın izni olmaksızın
herhangi bir âyeti kendiliğinden getiremez. Allah'ın emri gelince de hak
uygulanır ve o zaman bâtılı seçenler hüsrana uğrayacaklardır.
80. Onlarda sizin için daha nice faydalar
vardır. Gönüllerinizdeki bir arzuya, onlara binerek ulaşırsınız. Onların ve
gemilerin üstünde taşınırsınız.
82. Onlar yeryüzünde gezip dolaşmadılar mı
ki, kendilerinden öncekilerin sonu nasıl olmuştur, görsünler! Öncekiler
bunlardan daha çoktu, kuvvetçe ve yeryüzündeki eserleri bakımından da daha
sağlam idiler. Fakat kazandıkları şeyler onlara asla fayda vermemiştir.
83. Peygamberleri onlara apaçık bilgiler
getirince, onlar kendilerinde bulunan (beşeri) bilgiye güvendiler (onu alaya
aldılar). Alaya aldıkları şey kendilerini boğuverdi.
84. Artık o çetin azabımızı gördükleri
zaman: Allah'a inandık ve O'na ortak koştuğumuz şeyleri inkâr ettik, derler.
85. Fakat azabımızı gördükleri zaman
imanları kendilerine bir fayda vermeyecektir. Allah'ın kulları hakkında
süregelen âdeti budur. İşte o zaman kâfirler hüsrana uğrayacaklardır.
Diyanet İşleri Meali - Kuranı Kerim
| |||
Hiç yorum yok:
Yorum Gönderme