Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 1301-1310 )

1301 - Ebu Davud'un bir diger rivayetinde soyle denir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) izdiba yapti, istilamda bulundu, tekbir getirdi, sonra uc tavafta remel yapti. Muslumanlar Rukn-i Yemani'ye varinca Kureys'in nazarindan gizleniyor, gizlenince de normal yuruyuse geciyor, sonra tekrar karsilarina cikinca bu sefer yeniden remele geciyorlardi. Onlari boyle remel (yaparken canli ve kivrak) goren Kureys: "Bunlar ceylanlar gibiymis" diyorlardi.
Ibnu Abbas: "Remel sunnettir" demistir.
Ebu Davud, Menasik 51, (1889).

1302 - Ebu't-Tufeyl (radiyallahu anh) anlatiyor: "Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) dedim ki:
"Kabe'nin etrafinda (tavaf yaparken) ilk uc savtinda remel, son dort savtinda da normal yurume yapmak sunnet midir, degil midir? Senin kavmin buna sunnet diyorlar?"
Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) bana su cevabi verdi:
"Hem dogru soylemisler, hem de kizb etmisler."
"Yani hem dogru soylemisler, hem de kizb etmisler demekle neyi kastediyorsun?" diye aciklama istedim.
Anlatti: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Mekke'ye (umretu'1-kaza icin) gelmisti. Musrikler: "Muhammed ve ashabi zayifliktan Kabe'yi tavaf edemez" dediler. Musrikler onu kiskaniyorlardi. Bunun uzerine Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) ashabina uc (savtta) remel yaparak, dort savtta da normal sekilde yurumelerini emretti."
Ben tekrar, Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)'a: "Bana Safa ile Merve arasindaki tavafi binerek yapmanin sunnet olup olmadigini haber ver. Zira senin kavmin bunun sunnet oldugunu soyluyorlar!" dedim. Bana su cevabi verdi: "Hem dogru soylemisler, hem de kizb etmisler."
"Hem dogru soylemeleleri, hem de kizb etmeleri ne demektir?" diye ben tekrar sorunca acikladi:
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Mekke'ye umre icin geldigi zaman (Mekkeli) ahali etrafini cokca sarmis: "Iste Muhammed! Iste Muhammed!" diye sikinti veriyorlardi. Hatta, genc kizlar bile evlerden cikmislardi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in huzurunda (yol acmak icin) halka vurulmazdi. Halk basina ususunce, bu sebeple o da hayvana bindi. Aslinda sa'yi yayan yapmak (binerek yapmaktan) efdaldir."
Muslim, Hacc 237, (1264); Ebu Davud, Menasik 51, (1885).
Ebu Davud'un rivayetinde Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) -Muslim'deki rivayete ziyade olarak- sunu soyler: "Hudeybiye muzakereleri sirasinda Kureysliler: "Muhammed'i ve arkadaslarini birakin, bocekler gibi olsunler" dediler. Muteakip sene umre yapmak sarti uzerine sulh antlasmasi yapilinca, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Mekke'ye geldi.Musrikler de Kuaykian tepesi yonunden geldiler. Aleyhissalatu vesselam Efendimiz ashabina: "Beytullah'i uc savtta remel yaparak tavaf edin"dedi. Bu (butun ummete samil) bir sunnet degildir.
Safa ile Merve arasindaki sa'y ile ilgili olarak (Ebu Davud'da gelen aciklama, (yukarida kaydedilen) Muslim rivayetindekinin aynidir.)
Ancak Ebu Davud'da su ziyade dahi yer alir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), halk, sozlerini daha iyi isitsin, yerini daha iyi gorsun ve elleri ona ulasmasin diye bir deveye bindi."

1303 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i, yedi savttan ucunu hizlica yaptigi ilk tavafta, Hacer-i Esved'e istilam buyururken gordum."
Buhari,Hacc 56; Muslim,Hacc 232, (1261); Muvatta, Hacc 108, (1,365); Ebu Davud, Menasik 51, (1891) 52, (1893); Nesai,Hacc 152, (5, 229),153, (5,230).
Bir rivayette soyle demistir: "Safa ile Merve arasinda sa'y ederken sel cukurunda kosuyordu."
Buhari ve Muslim'in bir rivayetinde soyle demistir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Haceru'l-Esved'den Haceru'l-Esved'e uc tur remel yapti, dort tur da yurudu, sonra iki rekat namaz kildi, yani tavaftan sonra. Sonra da, hem haccda hem de umrede Safa ile Merve arasinda tavaf yapti."

1304 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Mekke'ye geldi. Dogru Mescid-i Haram'a girdi ve Haceru'l-Esved'i istilam buyurdu. Sonra sag kolu uzerinde ilerleyerek uc tur remel yapti, dort tur da yurudu. Sonra Makam-i Ibrahim'e geldi ve "Siz de Ibrahim'in makamindan bir namazgah edinin..." (Bakara 125) ayetini okudu. Ardindan makam, Beytullah'la kendi arasinda olacak sekilde iki rek'at namaz kildi. Bu namazi bitirince tekrar Haceru'l-Esved'e geldi ve istilamda bulundu.
Sonra Safa ve Merve'ye gitti. Zannedersem orada: "Suphe yok ki Safa ve Merve Allah'in seairindendir" (Bakara 158) ayetini okudu."
Muslim, Hacc 147, (1218), 235 (1263); Muvatta, Hacc 107, (4, 364); Tirmizi, Hacc 33, (856), 34, (857); Nesai, Hacc 149, (5, 228);Ibnu Mace, Menasik 29, (2951).

1305 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ve ashabi (radiyallahu anhum) Ciirrane'den umre yaptilar. Bu umrede Beytullah'i remel yaparak tavaf ettiler. Bu tavafta ridalarinin bir ucunu sag koltuklarinin altina koymuslar, diger ucunu da sol omuzlarinin uzerine atarak (izdiba yapmislardi)."
Ebu Davud, Menasik 50, (1884), 50, (1891).

1306 - Urve (radiyallahu anh) anlatiyor: "Abdullah Ibnu'z-Zubeyr, umre maksadiyla Ten'im'de ihrama girdi. Sonra ben onu Beytullah'in etrafinda, uc savtta kosar gordum."
Muvatta, Hacc 34, (1, 365).

1307 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma)'den Nafi'in anlattigina gore, Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) Mekke'de ihrama girdigi zaman ne Beytullah'i tavaf eder, ne de Safa ve Merve arasinda sa'yde bulunurdu. Bunlari Mina donusu yapardi. Mekke'de ihrama girdigi zaman Beytullah'i tavafedecek olsa remel yapmazdi."
Muvatta, Hacc 34, (1, 365).

1308 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), ifaza tavafinin yedi savtinda da remelde bulunmamistir."
Ebu Davud, Menasik 83, (2001).

1309 - Eslem mevla Omer Ibnu'l-Hattab anlatiyor: "Omer Ibnu'l Hattab (radiyallahu anh)'i dinledim, diyordu ki: "Bugun Allah, Islam'i hakim ve guclu kilmis, kufru ve kafirleri de bertaraf etmis olduguna gore remel yapmanin ve omuzu acmanin (izdiba) ne geregi var. Ancak bununla beraber, bizler, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'la birlikte yapmis oldugumuz seylerden hicbirini birakmayiz."
Ebu Davud, Menasik 51, (1887).

1310 - Ya'la Ibnu Umeyye (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir burde ile izdiba yapmis olarak tavaf etti."
(Ebu Davud, Menasik 50, (1983); Tirmizi, Hacc 36, (859).
Hadisin Ebu Davud'daki vechinde "yesil bir burde" denir. -Abdurrahman Ibnu Safvan (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i, ashabi ile birlikte Kabe'den cikarken gordum. Beytullah'i, kapisindan Hatim'e kadar istilam ettiler ve Beytullah'in uzerine yanaklarini koydular. Bu sirada Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ortalarinda idi."

Ebu Davud, Menasik 55, (1898).




Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.

----

Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 1301-1310 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.



Kur’an’ı Kerim

Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:

“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.

İlahi Kitapların Özelliği


İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.

KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)


Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.

KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?

Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler

Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.

Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.