Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 1361-1370 )

1361 - Ibnu Ebi Muleyke anlatiyor: "Hz. Omer (radiyallahu anh), Beytullah'i tavaf eden cuzzamli bir kadin gormustu, hemen:
"Ey Allah Teala'nin cariyesi, insanlara eza verme, sen evinde otursan kendin icin daha hayirli olurdu!" dedi. Kadin (soz tutup) evinde oturdu. Hz. Omer (radiyallahu anh)'in vefatindan sonra bir adam kadina ugrayarak:
"Seni haccdan yasaklayan kimse artik vefat etti, cik evinden!" dedi.Kadin adama soyle cevap verdi:
"Allah'a yemin olsun, ben ona sagken itaat edip, olunce isyan edecek kimse degilim."
Muvatta, Hacc 250, (1, 424).

1362 - Abdullah Ibnu's-Saib in anlattigina gore, (yaslanip gozlerini kaybettigi vakit) Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)'a (tavaf sirasinda) refakat edip, Haceru'1-Esved'i takip eden (Haceru'1-Esved ile) kapi arasindaki kisimda (multezem) durdurmus bu sirada Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) kendisine: "Bana soylendigine gore, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) iste burada namaz kilarmis" demistir. Abdullah Ibnu Saib de "evet" demis, bunun uzerine Ibnu Abbas, kalkip orada namaz kilmistir."
Ebu Davud, Menasik 55; Nesai, Hacc 133, (5, 221).

1363 - Imam Malik'e ulastigina gore, Sa'd Ibnu Ebi Vakkas (radiyallahu anh), murahik (yani zaman bakimindan daralmis, vakfeyi kacirma endisesine dusmus) olarak Mekke'ye gelince, Beytullah'la Safa ve Merve'yi tavaftan once, Arafat'a cikar, Arafat'tan dondukten sonra tavafini ifa ederdi."
Muvatta, Hacc 125, (1,371).

1364 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Beytullah'i tavaf etmek, Safa ve Merve arasinda sa'yetmek ve seytan taslamak Allah'i zikretmek icin emredilmistir."
Ebu Davud, Menasik 51, (1888); Tirmizi, Hacc 64, (902).

TAVAF VE SA'YDE DUA

1365 - Abdullah Ibnu Saib anlatiyor: "Safa ile Merve arasindaki tavaf sirasinda Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle dua ettigini isittim:
"Rabbimiz bize dunyada hayir ver, ahirette de hayir ver ve bizi ates azabindan koru."
Ebu Davud, Menasik 52, (1892).

1366 - Nafi' (rahimehullah)'nin anlattigina gore, Ibnu Omer (radiyallahu anhuma)'i Safa tepesi uzerinde soyle dua ederken isitmistir:
"Ey Allah'im, Kitab-i Mubin'inde: "Bana dua edin size icabet edeyim!" (Gafir 60) diyorsun, sen sozunden donmezsin. Ben simdi senden istiyorum: Bana hidayet verip Islam'i nasib ettin, onu geri alma. Son nefesimi Musluman olarak vermemi nasib et" (Amin).
Muvatta,Hacc 128, (1,372-373).
Ya Rabb, ayni duayi biz de yapiyoruz, kabul et!
Rezin sunu ilave etmistir: "(Ibnu Omer), uc kere tekbir getirir ve soyle derdi: "Allah'tan baska ilah yoktur, O tekdir, O'nun ortagi yoktur, mulk O'nundur, butun hamdler O'na aittir, O her seye kadirdir." Bunu da yedi kere tekrarlardi.
Merve'de de, her savtta ayni seyleri tekrar ederdi.
Rezin'in bu ilavesi de Muvatta'nin ayni babindadir (127. hadis)

1367 - Rezin'in bir rivayetinde soyle denir: "Bu yirmi bir tekbir, yedi tehlil eder. Bunlar arasinda da dua eder, Allah'tan ister, sonra (tepeden inmeye baslar), vadinin tabanina (simdilerde Yesil Sutunlara) varinca kosmaya baslar, buradan cikincaya kadar kosar, Merve yamacina varinca normal yurumeye devam eder. Tepeye, zirveye cikar, orada durup, Safa'da yaptiklarini aynen tekrar ederdi.
Bunu yedi kere tekrarlar ve boylece sa'yini tamamlamis olurdu."

1368 - Hz.Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Safa tepesinde durdugu zaman uc kere tekbir getirip sonra: Allah'tan baska ilah yoktur. O tekdir, O'nun ortagi yoktur, mulk O'nundur, hamd O'na aittir, O herseye kadirdir" derdi. Ve bunu uc sefer tekrar eder, dua okurdu. Ayni seyi Merve tepesinde de yapardi."
Muvatta, Hacc 127, (1, 372); Muslim, Hacc 147, (1218); Ebu Davud, Menasik 57, (1908); Ibnu Mace, Menasik 84, (3074).

1369 - Ibnu Sihab anlatiyor: "Ibnu Omer (radiyallahu anhuma)'in tavaf sirasinda telbiye getirmemesi, bunun mesru olmamasindandir. Bu sebeple oglu Salim de tavafta telbiyeyi mekruh addetmistir. Ibnu Uyeyne der ki: "Kendisine ihtida edilip uyulanlardan Ata Ibnu's-Saib haric hic kimsenin Beytullah'in etrafinda telbiye getirdigini gormedim." Safii hazretleri ve Ahmed Ibnu Hanbel sessizce telbiye getirmeyi caiz bulmuslardir. Ancak Rebia tavaf edince telbiye getirirdi."
Hanefilere gore, telbiye, Zilhicce'nin 10'uncu gunu (yani bayramin birinci gunu) seytana ilk tasin atilmasina kadar devam eder, o zaman birakilir.

BEYTULLAH'A GIRIS

1370 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) mesrur bir halde yanimdan cikmisti, sonra uzuntulu olarak geri dondu. Dedi ki:

"Kabe'ye girdim. Ancak pisman oldum, yaptigim bu isi geri getirebilseydim, girmezdim. Ummetime mesakkat vermis olmaktan korkuyorum: '



Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.

----

Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 1361-1370 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.



Kur’an’ı Kerim

Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:

“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.

İlahi Kitapların Özelliği


İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.

KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)


Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.

KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?

Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler

Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.

Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.