Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 1991-2000 )

HAYVANLARIN ZEKATI

1991 - Salim, babasi Abdullah Ibnu Omer'den naklen anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) (mallardan alinmasi gereken) zekatlarini miktarini belirten bir kitap yazmisti. Amillerine gondermeden vefat etti. Resulullah onu kilincina yakin olarak asmisti. Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh), olunceye kadar onunla amel etti. Sonra Hz. Omer (radiyallahu anh) de olunceye kadar onunla amel etti. Bu kitapta sunlar yazili idi:
Develer
1) 5 devenin zekati 1 koyundur.
2) 10 devenin zekati 2 koyundur.
3) 15 devenin zekati 3 koyundur.
4) 20 devenin zekati 4 koyundur.
5) 25'e ulasti mi 35'e kadar, zekat bir bintu mehaz'dir.
6) 36'ya ulasti mi 45'e kadar, zekat bir ibnu lebun'dur.
7) 46'ya ulasti mi 60'a kadar, zekat bir hikka'dir.
8) 61'e ulasti mi 75'e kadar, zekat bir ceza'a'dir.
9) 76'ya ulasti mi 90'a kadar, zekat 2 ibnetu lebun'dur.
10) 91'e ulasti mi 120'ye kadar, zekat 2 hikka'dir.
11) Deve 120'den fazla ise zekat her elliye bir hikka; her kirka bir ibnetu lebun zekat gerekir.

Koyuna Gelince
12) 40'a ulasinca 120 koyuna kadar zekati 1 koyundur.
13) 121'e ulasinca 200 koyuna kadar zekati 2 koyundur.
14) 201'e ulasinca 300 koyuna kadar zekati 3 koyundur.
15) 300'u asti mi her 100 koyuna bir koyun zekat duser, yuzden asagida kalan kusurata zekat dusmez.
16) Zekat korkusuyla muctemi (birlesik) olanlar ayrilmaz, muteferrik (ayn) olanlar da birlestirilmez.
17) Iki ortagin malindan alinan zekatta, her ikisi de adalet uzere birbirlerine muracaat ederler.
18) Zekat olarak, cok yasli ve ayipli olan hayvan alinmaz.
19) Zuhri der ki: "Zekati almak uzere memur geldigi vakit, koyunlar uc sinifa ayrilir: Ucte biri kotu, ucte biri iyi, ucte biri de vasat. Zekat memuru, zekat payini vasat kismindan alir." Zuhri, sigirdan bahsetmez."
Tirmizi, Zekat 4, (621); Ebu Davud, Zekat 4, (1568, 1569, 1570); Ibnu Mace, Zekat 9, (1798).

1992 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Her otuz sigir icin erkek veya disi bir tebi' zekat verilir. Her kirk sigir icin de bir musinne zekat verilir."
Tirmizi Zekat 5, (622).

1993 - Hz. Muaz (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) beni Yemen'e gonderdi ve bana: "Her otuz sigirdan bir erkek veya disi buzagi (tebi'a), her kirktan bir musinne, her bir buluga eren sahistan bir dinar veya o degerde muafiri (adindaki bir giyecek) almami" emretti."
Tirmizi, Zekat 5, (623); Ebu Davud, Zekat 4, (1576, 1577, 1578); Nesai, Zekat 8, (5, 25, 26). Metnin lafzi Tirmizi'ye aittir.

1994 - Sufyan Ibnu Abdillah es-Sakafi (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Omer (radiyallahu anh) kendisini zekat tahsildari olarak gondermisti. Gittigi yerde kuzulari halkin addedip, sayiya dahil etmedi. Kendisine: "Kuzulari bizden sayip, onlardan bir sey almiyor musun?" dediler. (Medine'ye geri donup) Hz. Omer (radiyallahu anh)'e ugrayinca, durumu ona anlatti. Hz. Omer: "Evet kuzuyu onlara iade edersin, coban onu goturur, tahsildar almaz. Ekule (denen hususi sekilde kesip, yemek icin beslenmis) olani, Rubba (denip sutu icin evde beslenmekte) olani, Mahiz (denen hamile) olani, (teke koc gibi) dol alinan davari zekat olarak almaz. Ceza'a'yi (bes yasina basmis deve), seniyye'yi (alti yasina basmis deve) alir. Bu, davarin iyisi ile dusugu arasinda orta halli olanidir."
Muvatta, Zekat 26, (1, 265).

1995 - Amr Ibnu Suayb an ebihi an ceddihi tarikiyle anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Zekatta ne ayaga getirtme, ne uzaga gitme vardir. Zekatlar evlerinde alinir."
Muhammed Ibnu Ishak bunu soyle aciklamistir: "Zekat mukellefi, zekatini tahsildarin ayagina getirmez. Tahsildar da mukellefin uzaktaki (tarla, agil, yayla vs. gibi) yerlerine gitmez. Zekatlar mukelleflerin ikamet mahallerinde alinir."
Ebu Davud, Zekat 8, (1591,1592).

1996 - Imran Ibnu Husayn (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Islam'da ne (zekati) ayaga getirme, ne (zekat icin uzaga gitme, ne de sigar (mehre bedel nikahlama) vardir."
Nesai, Nikah 60, (6,111).

ZINETLERIN ZEKATI

1997 - Amr Ibnu Suayb, an ebihi an ceddihi tarikinden anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a bir kadin, beraberinde bir kizi oldugu halde geldi. Kizin elinde, altindan kalin iki bilezik vardi.
"Bunlarin zekatini verdin mi?" diye (Resulullah aleyhissalatu vesselam) kadina sordu. Kadin:
"Hayir!" diye cevap verdi. Resulullah:
"Kiyamet gunu Allah'in, onlari sana atesten iki bilezik yapmasi seni memnun eder mi?" dedi. Bunun uzerine kadin, bilezikleri derhal cikarip Resulullah'in onune birakti ve: "Bunlar Allah ve Resulune aittir!" dedi."
Ebu Davud, Zekat 3, (1563); Nesai Zekat 19, (5,38); Tirmizi Zekat 12, (637).

1998 - Ata (rahimehullah) der ki: "Bana ulasti ki, Ummu Seleme (radiyallahu anha) soyle demistir: "Ben altindan zinetler takiniyordum. Bir gun: "Ey Allah'in Resulu! Bu, (Kur'àn'da yasaklanan) kenz sayilir mi?" diye sordum. Bana soyle cevap verdi:
"Zekati verilecek miktara ulasan seyin zekati verilirse kenz sayilmaz."
Ebu Davud, Zekat 3, (1564). Teysir, hadisi Muvatta kaynakli olarak zikretmistir. Bir galat yoksa, Muvatta'nin mutedavil olmayan bir nushasinda gorulmus olabilir.

1999 - Kasim Ibnu Muhammed anlatiyor: "Hz. Aise (radiyallahu anha) kardesi Muhammed'in yetim kizlarini terbiyesine almis, onlari hacr devrelerinde himaye ediyordu. Kizlarin (kendi mulkleri olan) zinetleri vardi. Hz. Aise bu zinetler icin zekat vermiyordu."
Muvatta, Zekat 10, (1, 250).

2000 - Nafi, Ibnu Omer (radiyallahu anhuma)'den anlatiyor: "Ibnu Omer, kizlarini ve cariyelerini altinla tezyin eder, fakat bu zinetler icin zekat vermezdi."

Muvatta, Zekat 11, (1, 250).



Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.

----

Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 1991-2000 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.



Kur’an’ı Kerim

Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:

“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.

İlahi Kitapların Özelliği


İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.

KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)


Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.

KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?

Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler

Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.

Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.