Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 2001-2010 )

MEYVE VE SEBZELERIN ZEKATI

2001 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Nehir ve yagmur sularinin suladigi seylerden (zekat olarak) osur (onda bir) alinir. Hayvanla sulananlardan osrun yarisi (yirmide bir) zekat alinir."
Muslim, Zekat 7, (981); Ebu Davud, Zekat 11, (1597); Nesai, Zekat 25, (5, 42).

2002 - Hz. Muaz (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bana, sema(dan inen suyun) suladigi mahsulden tam osur, aletle cikarilan suyun suladigi mahsulden yarim osur almami emretti."
Nesai, Zekat 25, (5, 42).

2003 - Attab Ibnu Useyd (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bize, hurmaya tahmin bictigimiz gibi, uzume de tahmin bicmemizi ve zekatini kuru uzum olarak almamizi emretti, tipki hurmanin zekatini kuru hurma olarak aldigimiz gibi."
Tirmizi, Zekat 17, (644); Ebu Davud, Zekat 13, (1603); Nesai, Zekat 100, (5,109); Ibnu Mace, Zekat 18, (1819).
"Hars" hazr, tahmin ve takdir demektir. Tirmizi, soyle aciklamistir: "Hars, bu isi anlayanin agaca bakip: "Bu uzumden su kadar mahsul, bu hurmadan su kadar hurma cikar" demesidir. Bunun zekati adamlara borc yazilir. Yahud takdirci bu mahsulun osrune bakar ve bunu sahiplerine borc olarak tesbit eder, sonra mal sahibi ile meyveyi basbasa birakir, onlar diledikleri tasarrufu yaparlar. Meyva olgunlasti mi onlardan osrunu alir."

2004 - Suleyman Ibnu Yesar anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam), Abdullah Ibnu Revaha'yi Hayber'e yahudilerle kendi arasinda mahsulun takdiri icin gonderiyordu. Yahudiler, hanimlarinin zinetlerinden ona bazi takilar verip: "Bu sanadir (al, karsiliginda) bize yukumuzu hafiflet, taksimde lehimize olarak biraz goz yumuver!" dediler. Abdullah (radiyallahu anh) onlara su cevabi verdi:
"Ey yahudiler toplumu! Sizler, bana Allah Teala'nin en menfur mahluklarisiniz. Bu, beni size karsi zulme sevketmeyecektir. Bana teklif ettiginiz rusvete gelince, o haramdir ve biz bu harami yemeyiz." Yahudiler:
"Arz ve semavati ayakta tutan iste bu (durustluk)tur!" dediler."
Muvatta, Musakat 2, (2, 703, 704); Ebu Davud, Buyu 36, (3413, 3414).

MADEN VE DEFINELERIN ZEKATI

2005 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Hayvan(in sebep oldugu magduriyet) hederdir, kuyu(nun sebep oldugu magduriyet) hederdir. Maden (in sebep oldugu magduriyet) hederdir. Defineye humus (beste bir nisbetinde zekat) vardir."
Buhari, Zekat 66, Sirb 3, Diyet 28, 39; Muslim, Hudud 45, (1710); Muvatta, Zekat 9; Tirmizi, Zekat 16, (642); Ahkam 37, (1377); Ebu Davud, Imaret 40, (3085); Nesai, Zekat 28, (5, 45); Ibnu Mace, Diyat 27, (2673-2676).

2006 - Malik (rahimehullah) der ki: "Bizim nazarimizda ihtilafsiz makbul olan ve ehl-i ilimden isitmis oldugumuz gorus (su)dur: Derler ki: "Rikaz, cahiliye devri insanlarinin gomduklerinden, bir mal sarfini gerektirmeden, nafaka harcamadan, fazla yorgunluk olmadan, yuk altina girmeden ele gecirilen seydir. Mal taleb edilen, cok fazla calismayi gerektiren, bazan rastlanip bazan rastlanmayan sey rikaz degildir."
Muvatta, Zekat 9.

2007 - Zuba'a Bintu'z-Zubeyr Ibnu Abdi'l-Muttalib -ki bu kadin el-Mikdad Ibnu Amr (radiyallahu anhuma)'in nikahi altinda idi- anlatiyor:"Mikdad, hacetini kaza etmek uzere Bakiu'I-Habhabe'ye gitti. Orada bir fare, bir delikten bir dinar cikariyordu. Sonra birer birer dinarlar cikarmaya devam etti. Tam on yedi dinar cikardi. Sonra da kirmizi bir bez cikardi. Bu, dinarlarin icine konmus oldugu bez olmaliydi. Bezin icinden bir dinar daha cikti. Tamami onsekiz dinardi. Mikdad bunlari Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a goturup durumu haber verdi ve: "Bunun sadakasini alin!" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ona sordu:
"Sen delige egildin mi?"
"Hayir."
"Oyleyse Allah bunu sana mubarek kilsin!" dedi."
Ebu Davud, Imaret 40, (3087); Ibnu Mace, Lukata 3, (2508).

2008 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) soyle demistir: "Anber, rikaz degildir. Bunu deniz atmistir."
Buhari, Zekat 36. Bab basliginda senetsiz gelmistir.

AT VE KOLELERIN ZEKATI

2009 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Musluman uzerine, ati ve kolesi icin zekat mukellefiyeti yoktur."
Buhari, Zekat 45, 46; Muslim, Zekat 10, (982); Muvatta, Zekat 37, (1, 277); Tirmizi, Zekat 8, (628); Ebu Davud, Zekat 10, (1594, 1595); Nesai Zekat 16, (5, 35).


2010 - Sahiheyn'de gelen diger bir rivayette soyle buyurulmustur: "(Kadin veya erkek kole icin) sadece sadaka-i fitr'dan baska bir zekat odenmez."




Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.

----

Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 2001-2010 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.



Kur’an’ı Kerim

Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:

“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.

İlahi Kitapların Özelliği


İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.

KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)


Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.

KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?

Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler

Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.

Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.