Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 2151-2160 )

2151 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yarin icin hicbir sey biriktirmezdi."
Tirmizi, Zuhd 38, (2363).

2152 - Cubeyr Ibnu Mut'im (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Huneyn donusu yol alirken bedeviler israrla (ganimetin taksimini) taleb ediyorlardi. Oyle ki bir ara, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i bir semure agacina dogru sikistirdilar ve ridasini kaptilar. Bunun uzerine durup sunu soyledi: "Ridami verin, su taslar sayisinca koyun olsa, ben yine de onu aranizda taksim ederdim. Ve sonra gorurdunuz ki, ben ne cimriyim, ne yalanciyim, ne de korkagim."
Buhari, Cihad 24, Humus 19.

2153 - Ukbe Ibnu'l-Haris (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bize ikindi namazi kildirmis idi. (Selam verince) acele ile cemaati yarip evine girdi. Halk onun bu telasesinde hayrete dusmustu. Ancak geri donmesi gecikmedi. Gelince, (halkin merakini yuzlerinden anlayan Hz. Peygamber su aciklamayi yapti): "Yanimda kalan birkisim altin vardi (namazda) onu hatirladim. Beni alikoyacagindan korktum ve hemen gidip dagittim."
Buhari, Ezan 155, Amel fi's-Salat 18, Zekat 20, Isti'zan 36; Nesai, 104 (3, 84).

2154 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Muhacirler Medine'ye geldikleri vakit ellerinde hicbir sey yoktu. Ensar ise arazi ve akar sahibi kimselerdi. Her yil mallarini, urunlerinin yarisini onlara vermek, bunlar da calisma ve bakim islerini uzerlerine almak sartiyla anlastilar. Enes'in annesi kendine ait olan bir hurmaligi Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a verdi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Hayberlilerle savasip orayi fethettikten sonra muhacirler, baglarini ensar'a iade ettiler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) da zikri gecen hurmaligi Enes'in annesine iade etti."
Buhari, Hibe 35; Muslim, Cihad 70, (1771).

YOLA (SEFERE) CIKIS GUNU

2155 - Kab Ibnu Malik (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) hep persembe gunleri yola cikardi. Persembe disinda yola ciktigi nadirdi."
Ebu Davud, Cihad 84, (2605); Buhari, Cihad 103.

2156 - Sahr Ibnu Vedaa el-Gamidi (radiyallahu anh) anlatiyor:
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle dua ederdi: "Allah'im, ummetime erkenciligi mubarek kil." Nitekim, Aleyhissalatu Vesselam Efendimiz bir seriyye veya bir ordu gonderecegi zaman, onu gunun erken saatinde yola cikarirdi. Sahr tuccardi, o da ticarete gunun ilk saatinde cikardi. Boylece zengin oldu ve mali artti."
Ebu Davud, Cihad 85 (2606); Tirmizi, Buyu 6, (1212).

ARKADAS

2157 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Insanlar yalnizliktaki (mahzuru) benim kadar bilselerdi, hicbir atli tek basina bir gececik olsun yol yapmazdi."
Buhari, Cihad 135; Tirmizi, Cihad 4, (1673).

2158 - Said Ibnu'l- Museyyeb (rahimehullah) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Seytan tek basina olanla, iki kisi beraber olana sikinti verir. Eger uc kisi olurlarsa onlara sikinti veremez."
Muvatta, Isti'zan 36, (2, 978).

2159 - Amr Ibnu Suayb an ebihi an ceddihi (radiyallahu anh) tarikinden naklediyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bir atli bir seytandir, iki atli iki seytandir, uc atli bir gruptur."
Muvatta, Isti'zan 25, (2, 978); Ebu Davud, Cihad 86, (2607); Tirmizi, Cihad 4, (1674).

2160 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bir sefere uc kisi beraber cikinca birini emir (baskan) yapsinlar."

Ebu Davud, Cihad 87, (2609).



Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.

----

Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 2151-2160 ) -Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.



Kur’an’ı Kerim

Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:

“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.

İlahi Kitapların Özelliği


İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.

KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)


Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.

KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?

Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler

Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.

Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.