Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 2471-2480 )

2471 - Vail Ibnu Hucr (radiyallahu anh)'un anlattigina gore, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i, namaza girdigi sirada ellerini kaldirip tekbir getirirken gormustur.
Ravilerden Hemmam Resulullah'in ellerini kulaklarinin hizasina kadar kaldirdigini gosterdi.Sonra elbisesine gomuldu, sonra sag elini sol elinin ustune koydu. Rukuya gitmek isteyince, ellerini elbiseden cikardi. Sonra onlari kaldirdi, sonra tekbir getirdi ve rukuya gitti, semi'allahu li-men hamideh dedigi zaman ellerini kaldirdi, secdeye gittiginde ellerinin arasina secde etti."
Muslim, Salat 54, (401); Ebu Davud, Salat 117, (723-729, 736, 737); Nesai, Iftitah 107, (2, 194), 139, (2, 211),187, (2, 236), Sehv 29, (3, 34-35).

2472 - Ebu Davud'da gelen bir diger rivayette soyle denir: "...Sonra Medine'ye geldim, gordum ki (halk, namazi) uzerlerinde burnuz ve kisalar oldugu halde kiliyor ve namaza baslarken ellerini goguslerine kadar kaldiriyor."
Muslim, Salat 54, (401); Ebu Davud, Salat 117, (723-729, 736, 737); Nesai, Iftitah 107, (2, 194), 139, (2, 211),187, (2, 236), Sehv 29, (3, 34-35).

2473 - Bir diger rivayette der ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'Ia birlikte namaz kildim. Tekbir getirdigi zaman ellerini kaldiriyor, sonra (elbisesine) gomuluyordu. Sonra sol elini sag eliyle tutuyor, ellerini elbisesine sokuyordu, ruku yapmak istedigi zaman ellerini cikarip sonra kaldiriyordu. Rukudan basini kaldirmak isteyince de ellerini kaldiriyor, sonra secde ediyordu. (Secdede) yuzunu elleri arasina koyuyor idi. Keza basini secdeden kaldirinca da ellerini kaldiriyordu. Namaz bitinceye kadar (her rek'atte boyle yapiyordu)."
Muslim, Salat 54, (401); Ebu Davud, Salat 117, (723-729, 736, 737); Nesai, Iftitah 107, (2, 194), 139, (2, 211),187, (2, 236), Sehv 29, (3, 34-35).

2474 - Bir diger rivayette soyle der: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ellerini, omuzlari hizasina kadar kaldirdi. Bas parmaklarini da kulaklariyla, hizaladi, sonra tekbir getirdi."
Muslim, Salat 54, (401); Ebu Davud, Salat 117, (723-729, 736, 737); Nesai, Iftitah 107, (2, 194), 139, (2, 211),187, (2, 236), Sehv 29, (3, 34-35).

2475 - Bir diger rivayette: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i iftitah tekbiriyle birlikte ellerini kaldirirken gormustur."
Muslim, Salat 54, (401); Ebu Davud, Salat 117, (723-729, 736, 737); Nesai, Iftitah 107, (2, 194), 139, (2, 211),187, (2, 236), Sehv 29, (3, 34-35).

2476 - Said Ibnu Haris el-Mualla (rahimehullah) anlatiyor: "Ebu Saidi'l-Hudri (radiyallahu anh) bize namaz kildirdi. Secdelerden basini kaldirirken, secdeye giderken, iki(nci) rek'atten kalkarken, tekbirlerini cehri (sesli) olarak getirdi ve sonunda:
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i boyle yapar gordum!" diye aciklamada bulundu."
Buhari, Ezan 144.

2477 - Mutarrif Ibnu Abdillah (rahimehullah) anlatiyor: "Ali Ibnu Ebi Talib (radiyallahu anh)'in arkasinda ben ve Imran Ibnu Husayn beraber namaz kildik. Ali (radiyallahu anh) secde edince tekbir getiriyor, basini kaldirinca tekbir getiriyor, iki(nci) rek'atten kalkinca yine tekbir getiriyordu."
Buhari Ezan 144, 115,116; Muslim, Salat 33, (393); Ebu Davud, Salat 140, (835); Nesai, Sehv 1, (3, 2).
Nesai'nin rivayetinde soyle denmistir: "Her egilme ve her kalkmada tekbir getirir, rukuyu tamamlardi."

2478 - Hz. Ali (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) farz namaza kalkinca tekbir getirir, ellerini omuzlarinin hizasina kadar kaldirirdi. Kiraatini tamamlayip rukuya gitmek isteyince ayni seyi yapardi. Rukudan kalkinca da ayni seyi yapardi. Oturur vaziyette iken ellerini hicbir surette kaldirmazdi. Iki(nci) secdeden de kalkinca ellerini ayni sekilde kaldirir ve tekbir getirirdi."
Ebu Davud, Salat 118, (744).

2479 - Ebu Kilabe anlatiyor: "Ibnu Huveyris (radiyallahu anh), Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in (namaza baslarken) tekbir getirdigi, rukuya gittigi, rukudan basini kaldirdigi zaman, kulaginin ust kismina ulasincaya kadar ellerini kaldirdigini gormustur."
Buhari, Ezan 84; Muslim, Salat 24-26 (391); Ebu Davud, Salat 118, (745); Nesai 85, (2, 182); Ibnu Mace, Ikametu's-Salat; 15, (859).
Nesai, bir diger rivayette su ziyadeyi kaydeder: "...secde ettigi ve secdeden basini kaldirdigi (zaman da ellerini kaldirirdi)."

2480 - Nadr Ibnu Kesir es-Sa'di anlatiyor: "Abdullah Ibnu Tavus, Mescidu'l-Hayf'da yanibasimda namaz kildi. Ilk secdeyi yapip secdeden basini kaldirdigi zaman ellerini yuzunun hizasina kadar kaldirmisti. Ben bunu hos bulmadim ve Vuheyb Ibnu Halid'e soyledim. Vuheyb ona:
"Sen hic kimsede gormedigin birsey mi yapiyorsun?" dedi. Ancak Tavus cevaben:
"Babamin onu yaptigini gordum. Ustelik babam sunu da soylemisti:
"Ibnu Abbas (radiyallahu anh) boyle yaptigini gordum. Ustelik onun:
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bunu yapiyordu" demis olmasindan baska bir sey de bilmiyorum."

Ebu Davud, Salat 117, (740); Nesai, Iftitah 177, (2, 232).



Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.

----
Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 2471-2480 ) -Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.

Kur’an’ı Kerim

Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:

“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.

İlahi Kitapların Özelliği


İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.

KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)


Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.

KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?

Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler

Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.

Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.