Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 2551-2560 )

2551 - Semure Ibnu Cundub (radiyallahu anh) anlatiyor: "Namazda iki sekte hatirimda kaldi. Biri, imam "Allahu ekber" dedikten kiraata basladigi ana kadar gecen sektedir. Digeri de Fatiha ve zamm-i sureyi okuyup bitirince rukuya gitme sirasindaki sektedir."
(Hadisi rivayet eden Hasan Basri) der ki: "Bunun uzerine Imran Ibnu Husayn ona karsi cikti (ve tek sekte oldugunu soyledi). Sonunda Medine'ye Ubeyy (Ibnu Ka'b)'e yazip sordular. (Ubeyy verdigi cevapta) Semure'yi tasdik etti."
Ebu Davud, Salat 123, (777, 778, 779); Tirmizi, Salat 186, (251); Ibnu Mace, Ikamet 12, (844, 845).
Bir diger rivayette, "..Kiraatten cikinca bir sekte" denmistir. Bir diger rivayette: "...Iftitah tekbiri alinca ve kiraatten cikinca" denmistir.

TADIL-I ERKAN

2552 - Ebu Mes'ud el-Bedri (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Sizden biri, ruku ve secdelerde belini (tam olarak) dogrultmadikca namazi yeterli olmaz."
Ebu Davud, Salat 148, (855); Tirmizi, Salat 196, (265); Nesai, Iftitah 88, (2,183); Ibnu Mace, Ikamet 21, 22, (891-898).

2553 - Nu'man Ibnu Murre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Icki icen, zina yapan ve hirsizlikta bulunan kimse hakkinda ne dersiniz?" diye sordu. Bu sual, bunlar hakkinda henuz hadd cezasi gelmezden once sorulmustu.
"Allah ve Resulu daha iyi bilir!" diye cevap verdiler. Aleyhissalatu vesselam:
"Bu fiiller agir suctur, onlar hakkinda ceza vardir. Hirsizligin en kotusu de namazini calmaktir" buyurdu. Bunun uzerine:
"Ya Resulullah, kisi namazini nasil calar?" diye sordular. Su cevabi verdi:
"Rukusunu ve secdelerini tamamlamaz."
Muvatta, Kasru's-Salat 72, (1,167).

2554 - Salim el-Berrad anlatiyor: "Ebu Mes'ud'a gelerek: "Bize Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in namazindan anlat!" dedik. Hemen onumuzde kalkti, tekbir getirdi. Rukuya varinca ellerinin ayalarini dizlerinin uzerine koydu. Parmaklarini dizinin alt kismina getirdi. Dirseklerini yan taraflarina uzatti. Bu halde her uzvu hareketsiz; sabiit durdu. Sonra semi'allahu li-men hamideh dedi ve her uzvu duz oluncaya kadar dogruldu."
Ebu Davud, Salat 148, (863); Nesai, Iftitah 93, (2,186).

2555 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurdular: "Secdede ta'dile riayet edin, kimse kollarini kopeklerin yayisi gibi yaymasin."
Buhari, Ezan 141; Muslim, Salat 233, (493); Ebu Davud, Salat 158, (897); Tirmizi, Salat 205, (276); Nesai, Iftitah 140, (2, 211, 212).

2556 - Yine Hz. Enes anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Ruku ve secdeleri yerine getirin. AIIah'a yemin oIsun siz secde ruku ettikce ben arkamda olanlari da goruyorum." -Belki "sirtimin gerisini" demisti-"
Buhari, Eyman 3, Ezan 88; Muslim, Salat 110; Nesai, Iftitah 106. (2, 193-194).

2557 - Malik Ibnu'I-Huveyris (radiyallahu anh)'ten rivayete gore, arkadaslarina: "Size Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in namazini haber vereyim mi?" diye sormustur. Ebu Kilabe der ki: "(Boyle soyledikten sonra), bize seyhimiz Ebu Yezid'in namazi (gibi) namaz kildirdi. Ebu Yezid, basini birinci ve ucuncu rek'atin ikinci secdesinden kaldirinca otururcasina dogrulur sonra kalkardi."
Buhari, Ezan 127, 140, 143, 45; Ebu Davud, Salat,142, (342); Nesai, Iftitah 182, (2, 234).

RUKU VE SECDELERIN MIKTARI

2558 - Said Ibnu Cubeyr (rahimehullah) anlatiyor: "Enes Ibnu Malik (radiyallahu anh)'i dinledim soyle diyordu: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'dan sonra, namazi Resulullah 'in namazina bu derece benzeyen, su gencten yani Omer Ibnu Abdilaziz'den baska birinin ardinda namaz kilmadim."
Enes (devamla) dedi ki: "Rukusunda on tesbihat, secdelerinde de o kadar tesbihat tahmin ettik."
Ebu Davud, Salat 154, (88); Nesai, Iftitah 166, (2, 224-225).

2559 - es-Sa'di babasindan veya amcasindan naklediyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a namazini kilarken dikkatle baktim, ruku ve secdelerinde ucer kere subhanallahi ve bi-hamdihi diyecek kadar duruyordu."
Ebu Davud, Salat 154, (885).

2560 - Gunder'in bir rivayetinde denir ki: "Ibnu'l-Es'as zamaninda Kufe'ye Mataru'bnu Naciye (adinda biri) galebe caldi. (Ibnu Abbas'in oglu) Ebu Ubeyde Ibnu Abdillah'a halk'in onune gecip namaz kildirmasini emretti. Ebu Ubeyde, (namaz kildirirken) basini rukudan kaldirdigi zaman ben: "Allahumme Rabbena ve leke'l-hamdu mil'e's-semavat ve mil'e'l-ardi ve mil'e ma si'te min sey'in ba'du. Ehle's-senai ve'l-mecdi, La mani'a li-ma a'tayte ve la mu'tiye li-ma mena'te. Ve la yenfe'u za'l-ceddi minke'l-ceddu" duasini okuyuncaya kadar kiyamda dururdu."
el-Hakem der ki: "Bunu ben Abdurrahman Ibnu Ebi Leyla'ya zikrettim. Dedi ki: "Bera Ibnul-Azib (radiyallahu anh)'i isittim: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'in kildigi namazin rukusu, secdesi, ruku ve secdeden basini kaldirdigi zamanki ve iki secde arasindaki (fasilalari) birbirine yakin uzunlukta idi" demisti."

Su'be der ki: "Ben bunu Amr Ibnu Murre'ye soyledim. O da: "Ben, Ibnu Ebi Leyla'yi gordum, onun namazi boyle degildi" dedi."



Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.

----

Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 2551-2560 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.



Kur’an’ı Kerim

Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:

“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.

İlahi Kitapların Özelliği


İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.

KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)


Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.

KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?

Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler

Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.

Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.