Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 321-330 )

321 - Mucahid anlatiyor: "Ben Ibnu Omer (radiyallahu anh)'le beraberdim. Ona bir kuyumcu gelerek: "Ey Ebu Abdirrahman! Ben altin isliyor ve bunu kendi agirligindan fazla altinla satiyorum. Boylece ona harcadigim el emegi miktarinda fiyatini artiriyorum" dedi. Ibnu Omer (radiyallahu anh) onu bu isten yasakladi. Kuyumcu ayni meseleyi tekrar tekrar soyledi. Her seferinde Ibnu Omer (radiyallahu anh) onu bu isten yasakladi ve son olarak da sunu soyledi: "Dinar dinarla, dirhem dirhemle satilir. Aralarinda fazlalik olamaz. Bu, Peygamberimizin bize vasiyetidir, biz de size vasiyet ediyoruz (teblig edip duruyoruz)." Bu rivayet Muvatta'da tam olarak gelmistir. Nesai ise sadece Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in sozunu kaydeder.
Muvatta, Buyu 31, (2, 633); Nesai, Buyu 46, (7, 278).

322 - Ata Ibnu Yesar anlatiyor: "Hz. Muaviye (radiyallahu anh) altin veya gumusten mamul bir su kabini, agirligindan daha fazla bir fiyatla satmisti. Kendisine Ebu'd-Derda (radiyallahu anh): "Ben Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in bu cesit alis-verisi yasakladigini isittim. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bunlarin satisi misline misil olmali diye emretti" diye itiraz etti. Hz. Muaviye (radiyallahu anh): "Ben bunda bir beis gormuyorum" diye cevap verdi. Ebu'd-Derda (radiyallahu anh) ofkelendi ve: "Muaviye'yi kinamada bana yardim edecek biri yok mu? Ben ona Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'den haber veriyorum o bana sahsi reyinden soz ediyor. Senin bulundugun diyarda yasamak bana haram olsun!" diye soylendi.
Ebu'd-Derda bunun uzerine orayi terkederek Hz. Obek (radiyallahu anh)'in yanina geldi. Durumu oldugu gibi ona anlatti. Hz. Omer (radiyallahu anh) Hz. Muaviye (radiyallahu anh)'ye bir mektup yazarak bu cesit satisi (altinin altinla satilmasi), misli misline ve agirligina denk olarak yapmasini emretti."
Muvatta, Buyu 33 (2, 634); Nesai, Buyu 47, (7, 279).

323 - Usame Ibnu Zeyd (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Riba veresiyededir" buyurdu.
Buhari, Buyu 40; Muslim, Buyu 102, (1596); Nesai, Buyu 50, (7, 281).
Diger bir rivayette: "Pesin alis-verislerde (cinsler farkli ise fazlalik sebebiyle) riba olmaz" buyurulmustur.

324 - Ibnu Omer (radiyallahu anh) anlatiyor: "Ben dinarla deve satiyor, dinar yerine gumus aliyordum. Bazanda gumusle satiyor, onun yerine dinar aliyordum. Bu durumu Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a arzederek hukmunu sordum. "O andaki (ayni meclisteki) kiymetiyle olunca bunda bir beis yok" buyurdu."
Tirmizi, Buyu 24, (1242); Ebu Davud, Buy u 14, (3354-3355); Nesai, Buyu 50, (7, 281-282); Ibnu Mace, Ticarat 51, (2262).

325 - Ebu Davud'un bir rivayetinde soyle gelmistir: "...O gunun fiyatiyla almanda bir beis yoktur, yeter ki aranizda (henuz odenmeyen) bir miktar oldugu halde birbirinizden ayrilmis olmayasiniz."
Ebu Davud, Buyu 14, (3354, 3355).

326 - Ma'mer Ibnu Abdillah Ibni Nafi (radiyallahu anh)'nin anlattigina gore, kolesine, bir sa' bugday vererek pazara yollar ve: "Bunu sat, parasiyla arpa satinal" der. Kole gider. Onu vererek bir Sa'dan bir miktar fazla arpa satin alir. Kole donunce, Ma'mer (radiyallahu anh) ona "Niye boyle yaptin? Cabuk git ve geri ver. Misli misline denk al. Zira ben, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i isittim, soyle diyordu: "Yiyecek, yiyecekle misli misline denk olmalidir." O zaman yiyecegimiz arpa idi. Kendisine: "Ama bu arpa onun misli degildir" dendi ise de: "Ben arpanin bugdaya benzemesinden korkarim" cevabini verdi. "
Muslim, Musakat 93, (1592).

327 - Imam Malik'e ulastigina gore, Suleyman Ibnu Yesar demistir ki: "Sa'd Ibnu Ebi Vakkas'in merkebinin yemi bitmisti. Kolesine: "Ailene ait bugdaydan bir miktar gotur, ona mukabil arpa satin al, sakin mislinden fazla almayasin" dedi.
Muvatta, Buyu 50, 52, (2, 645).

328 - Ebu Ayyas'in -ki ismi Zeyd'dir- anlattigina gore: "Sa'd Ibnu Ebi Vakkas (radiyallahu anh)'a, beyaz bugday mukabilinde kabuksuz arpa satin almanin hukmunu sorar. Sa'd (radiyallahu anh) kendisine "Hangisi daha kiymetli? diye sorar. Zeyd: "Beyaz bugday" der. Sa'd onu bu isten men eder ve der ki: "Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a kuru hurmayi taze hurma mukabilinde satin alma hakkinda soruldugu zaman isitmistim. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bunu sorana: "Taze hurma kuruyunca agirligini kaybeder mi?" dedi. Adam "evet" cevabini verince, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onu bu isten men etmisti."
Tirmizi, Buyu 14, (1225); Ebu Davud, Buyu 18, (3359); Muvatta, Buyu 22, (2, 624); Nesai, Buyu 36, (7, 269); Ibnu Mace, Ticarat 53, (2264).

329 - Ebu Davud'un diger bir rivayetinde: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam), taze hurmayi kuru hurma ile veresiye satmayi yasakladi" denir."
Ebu Davud, Buyu 18, (3360).

HAYVAN VS. ILE ILGILI TEFERRUAT

330 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir kole gelerek Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e hicret etmek uzere biat etti, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onun kole oldugunu sezemedi. Arkadan efendisi onu aramaya geldi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ona: "Onu bana sat" buyurdu ve koleyi iki siyah kole mukabilinde satin aldi."

Muslim, Musakat 123, (1602); Tirmizi, Siyer 36, (1596); Ebu Davud, Buyu 17, (3358); Nesai Bey'a 66, (7, 292-293); Ibnu Mace, Cihad 41.



Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.

----

Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 321-330 ) -Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.



Kur’an’ı Kerim

Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:

“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.

İlahi Kitapların Özelliği


İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.

KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)


Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.

KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?

Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler

Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.

Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.