Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 3431-3440 )

3431 - Ebu'l-Acfa es-Sulemi anlatiyor: "Birgun, Hz. Omer radiyallahu anh, cuma hutbesi verdi ve hutbede soyle soyledi: "Sakin, kadinlarin mehirlerini artirmayin, zira bu, eger dunya icin bir seref, ahiret icin de bir takva olsaydi buna en cok Resulullah layik idi. Halbuki O, kadinlarindan veya kizlarindan hic birine oniki okiyyeden fazla mehir takdir etmemistir''
Ebu Davud, Nikah 29, (2106); Tirmizi, Nikah 22, (1114); Nesai, Nikah 66, (6,117,118); Ibnu Mace, Nikah 17, (1887).

3432 - Hz. Aise radiyallahu anha 'ya: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'in hanimlarina verdigi mehir ne idi?'' diye sorulmustu su cevabi verdi:
"Oniki okiyye ve bir ness idi. Ness nedir biliyor musunuz? Yarim okiyyedir. Bunun tamami besyuz dirhem eder."
Muslim, Nikah 78 (1426); Ebu Davud, Nikah 29, (2105); Nesai, Nikah 66, (6, 116, 117).

3433 - Hz. Enes radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, Safiyye radiyallahu anha'yi sad etti ve onun azadligini mehri yapti.''
Buhari, Nikah 68, Buyu 108, Cihad 74; Muslim, Nikah 78, (1365); Ebu Davud, Nikah 6, (2054); Tirmizi, Nikah 23, (1115); Nesai, Nikah 64, (6, 114).

3434 - Yine Hz. Enes radiyallahu anh anlatiyor: "Abdurrahman Ibnu Avf radiyallahu anh Medine'ye gelince Resulullah aleyhissalatu vesselam onu Sa'd Ibnu Rebi el-Ensari ile kardesledi. el-Ensari (zengin birisiydi ve) iki hanimi vardi. Abdurrahman'a malini ve ehlini yari yariya paylasmayi teklif etti. Abdurrahman:
"Allah malini ve ehlini sana mubarek kilsin. Bana pazari goster kafi!'' dedi. Pazara geldiler. O gun kes ve yag alip satmaktan bir miktar kazanc elde etti. Bir muddet sonra, Resulullah aleyhissalatu vesselam, onunla karsilasinca, uzerinde surunme maddesinin izlerini gurdu ve:
"Hayirdir! Neler oldu Ey Abdurrahman?" diye sordu.
"Ensari bir kadinla evlendim!" dedi. Resulullah:
"Iyi de kadina mehir olarak ne verdin?" buyurdu. Abdurrahman:
"Bir nevat (bes dirhem) altin!" deyince. Aleyhissalatu vesselam:
"Bir de ziyafet ver, bir tek koyunla da olsa!" ferman etti."
Buhari, Nikah 7, 49, 54, 56, 68, Buyu 1, Kefalet 2, Edeb 67, Da'avat 53, Menakibu'l-Ensar 3, 50; Muslim, Nikah 79, (1427); Muvatta, Nikah 47, (2, 545); Tirmizi, Nikah 10, (1094), Birr 22, (1934); Ebu Davud, Nikah 30, (2109); Nesai, Nikah 67, (6, 119, 120).
Bir rivayette "...altin" kelimesinden sonra "Allah sana mubarek kilsin" ziyadesi vardir.

3435 - Ummu Habibe radiyallahu anha'nin anlattigina gore, Ubeydullah Ibnu Cahs'in nikahi altinda idi. Ubeydullah Habesistan'da vefat etti. Necasi rahimehullah, onu Resulullah aleyhissalatu vesselam'a nikahladi. Ve Resulullah'a bedel, Ummu Habibe'ye dortbin dirhem mehir verdi. Sonra onu, Aleyhissalatu vesselam'a Surahbil Ibnu Hasene ile birlikte gonderdi ve (mehir miktarini) Resulullah'a mektupla bildirdi. Resulullah aynen kabul etti."
Ebu Davud, Nikah 29, (2107- 2108)

MEHRIN AHKAMI

3436 - Ukbe Ibnu Amir radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam bir adama:
"Sana falan kadini nikahlasam razi misin?'' diye sordu. Adam, "Evet! '' deyince, bu sefer o kadina sordu: "Seni falan erkekle nikahlasam razi olur musun?"
Kadin, "Evet!" deyince bunlari birbirlerine nikahladi. Erkek, kadinla gerdege girdi, ama kadin icin bir mehir belirlemedi, herhangi bir sey de vermedi. Bu erkek, Hudeybiye gazvesine katilanlardan biriydi, Hayber'de onun da hissesi vardi. Adam olecegi zaman:
"Resulullah falan kadini bana nikahladi ama ben ona bir mehir belirlemedim, pesin olarak da bir sey vermis degilim. Simdi sizleri sahid kiliyorum, kadina mehir olarak Hayber'deki hissemi veriyorum!'' dedi. Kadin onu aldi ve erkegin vefatindan sonra yuzbin (dirhem)e satti."

3437 - Ravilerden biri, bu hadisin bas kismina su ilavede bulundu: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Nikahlarin en hayirlisi en kolayidir."
Ebu Davud, Nikah 32, (2117).

3438 - Ibnu Mes'ud radiyallahu anh'in anlattigina gore ona, kocasi olen bir kadindan soruldu, kocasi ona mehir tesbit etmemis, henuz kendisiyle gerdek de yapmamis. Kadina su cevabi verdi:
"Kadin mehrin tamamini alir (ne eksik, ne fazla ) iddet bekler ve miras'a da istirak eder.
Ma'kil Ibnu Sinan soz alarak dedi ki: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'i isittim, Berva' Bintu Vasik icin bunun misli bir hukum vermisti." Bu aciklamaya Ibnu Mes'ud sevindi."
Ebu Davud, Nikah 32, (2114); Tirmizi, Nikah 44, (1145); Ibnu Mace, Nikah 18, (1891); Nsai, Nikah 68, (6, 121).

3439 - Nafi anlatiyor: "Ubeydullah Ibnu Omer'in bir kizi vardi. Annesi de Bintu Zeyd Ibni'l-Hattab idi. Bu kiz, Abdullah Ibnu Omer'in bir oglunun nikahi altinda idi. Oglan, Zeyd Ibul'-Hattab'in kiziyla gerdek yapmadan vefat etti, ustelik henuz mehir de tesbit etmemisti. Kizin annesi, Abdullah 'a gelerek kizin mehrini taleb etti. Ibnu Omer radiyallahu anh kadina: "Kiziniza mehir yoktur. Eger mehir olsaydi onu asla tutmaz verirdim, aksi halde kiza zulmetmis olurum'' dedi. Kadin onun hukmunu kabul etmek istemedi. Aralarinda, Zeyd Ibnu Sabit radiyallahu anh'i hakem yaptilar. O, kizin mehir hakkinin bulunmadigina, fakat mirasa istirak hakki olduguna hukmetti."
Muvatta, Nikah 10, (2, 527).

3440 - Ibnu Omer radiyallahu anhum demistir ki: "Bosanan her kadinin bir istifade (tazminat) hakki vardir. Bu tazminattan, kendisine mehir tayin edildigi halde, temas vaki olmadan bosanan harictir. Boyle bir kadin, kendisi icin tesbit edilen mehrin yarisini alir."

Muvatta, Talak 45, (2, 573).



Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.

----
Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 3431-3440 ) -Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.

Kur’an’ı Kerim

Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:

“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.

İlahi Kitapların Özelliği


İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.

KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)


Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.

KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?

Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler

Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.

Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.