Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 3441-3450 )

3441 - Ibnu'l-Museyyeb anlatiyor: "Hz. Omer radiyallahu anh: "Nikahda perdeler indirildi mi mehir vacib olur '' diye hukmetti.''
Muvatta, Nikah 12 (2, 5285.)

3442 - Ibnu Abbas radiyallahu anhuma anlatiyor: "Hz. Ali, Fatima radiyallahu anhuma'yi nikahlayinca, hemen gerdek yapmak istedi. Resulullah aleyhissalatu vesselam ise, mehir olarak bir seyler verinceye kadar buna mani oldu. Hz. Ali radiyallahu anh: "Benim verecek bir seyim yok!" demisti. Aleyhissalatu vesselam:
"Ona zirhini ver!" buyurdu. Hz. Ali radiyallahu anh (bu maksadla) zirhini verdi, sonra da gerdek yapti."
Ebu Davud, Nikah 36, (2125, 2126); Nesai, Nikah 76, (6, 129).

3443 - Hz. Aise radiyallahu anha anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, bana, kocasi kadina bir sey vermezden once kadini kocasina gondermemi emretti."
Ebu Davud, Nikah 36, (2128).

3444 - Ukbe Ibnu Amir radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Yerine getirilmeye en ziyade layik olan sart, fercleri helal kilmak uzere kabul ettiginiz sartlardir."
Buhari, Nikah 52, Surut 6; Muslim, Nikah 63, (1418); Ebu Davud, Nikah 63, (2139); Tirmizi, Nikah 31, (1127) ; Nesai, Nikah 42, (6, 92, 93).

KARA AVI

3445 - Adiyy Ibnu Hatim radiyallahu anh anlatiyor: "(Bir gun): "Ey AIlah'in Resulu! Biz, su kopeklerle avlaniyoruz. Bunlardan bize helal olani hangisidii?" diye sormustum, su aciklamayi yapti:
"Muallem (terbiye edilmis) kopegini besmele cekerek gonderdin mi, senin icin tuttugunu ye. Ancak kopek kendisi yemeye kalkmissa onu yeme. Zira bu durumda ben, avi kopegin kendisi icin yakalamis olmasindan korkarim. Eger senin gonderdigin kopeklere baska bir kopek karisti da (hangisinin yakaladigi belli degilse) yine yeme."
Buhari, Buyu 3, Zebaih 1, 2, 3, 7, 8, 9, 10, Tevhid 13; Muslim, Sayd 1, (1929); Ebu Davud, Sayd 2, (2847-2851); Tirmizi, Sayd 1- 7, (1465-1471); Nesai, Sayd 1- 8, (7,179-183),19-23, (7,193-195).

3446 - Ebu Salebe el-Huseni radiyallahu anh anlatiyor: (Bir gun Resulullah aleyhissalatu vesselam'a):
"Ey Allah'in Resulu! Biz Ehl-i Kitab'in yasadigi bir diyardayiz. Onlarin kaplarindan yiyebilir miyiz? Ve biz av memleketindeyiz; hem muallem (ogretilmis) kopegimle ve hem de yayimla avlaniyorum, muallem olmayan kopegimle de avlandigim olur. Bunlardan hangisi benim icin uygundur?" diye sordum. Buna su cevabi verdi:
"Ehl-i Kitapla ilgili sorundan baslayalim: "Baska bir kap bulabilirseniz, onlarin kabindan yemeyiniz. Baska kap bulamazsaniz, onlari once yikayip sonra iclerinden yemek yiyin.
(Ava gelince), yayinla avladigin ve uzerine besmele cektigin avini ye. Muallem kopeginle avladigin ve uzerine besmele cekmis bulundugun avi da ye. Muallem olmayan kopeginle avladigin hayvana yetismiy, kesmis isen onu da ye!"
Buhari, Sayd 4,10,14; Muslim, Sayd 12-14, (1932); Ebu Davud, Sayd 2, (2850, 2855, 2856, 2857); Tirmizi, Sayd 1, (1464); Nesai, Sayd 4, (7,181).

3447 - Yine Ebu Sa'lebe radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: Okunu attiktan sonra kaybetmis olsan ve (uc gece) sonra (okun isabet ettigi ava) erissen, bu av kokmadikca onu yiyebilirsin."
Muslim, Sayd 9, (1931); Ebu Davud, Sayd 4, (2861); Nesai, Sayd 20, (7, 193, 194); Buhari, Sayd 8.

3448 - Sa'd Ibnu Ebi Vakkas radiyallahu anh'a ogretilmis (muallem) bir kopek avi oldurecek olursa, yenilip yenmiyecegi sorulmustu:
"Ye dedi, ondan sadece bir parca da kalmis olsa.''
Muvatta, Sayd 7, (2, 493).

3449 - Amr Ibnu Su'ayb an ebihi an ceddihi radiyallahu anhuma anlatiyor:
"Bir adam dedi ki: "Ey Allah'in Resulu, benim ogretilmis kopeklerim var. Onlar hakkinda bana fetva var!" Aleyhissalatu vesselam:
"Kopegin senin icin tuttugu seyi ye" buyurdular. Adam:
"Kopek, avi oldurmusse?" dedi.
"Oldurse de!" buyurdular.
"Yayim hakkinda da bana fetva ver!" dedi.
"Okunun sana geri getirdigini ye!" buyurdu.
"Avi gozden kaybetmissem?" dedim. "Avi gozden kaybetsen de! buyurdu, yeter ki, av uzerinde senin okundan baska bir ok izine rastlamamis olasin. Veya onu kokmus bulmamis olasin."
Nesai, Sayd 16, (7, 191).

3450 - Abdullah Ibnu Mugaffel radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam parmakla cakil atmayi yasakladi ve: "O, avi oldurmez, dusmani paralamaz; ancak goz patlatir, dis kirar!" buyurdu."

Buhari, Edeb 122, Tefsir, Feth 5, Zebaih 5; Muslim, Sayd 54, (1954); Ebu Davud, Edeb 178, (5270); Nesai, Kasame 37, (8, 47).



Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.

----
Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 3441-3450 ) -Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.

Kur’an’ı Kerim

Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:

“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.

İlahi Kitapların Özelliği


İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.

KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)


Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.

KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?

Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler

Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.

Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.