Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 3691-3700 )

3691 - Sakik merhum anlatiyor: "Ben, Abdullah Ibnu Mes'ud ile Ebu Musa (radiyallahu anhuma) arasinda idim. Ebu Musa, Ibnu Mes'ud'a:
"Ey Ebu Abdirrahman! Bir adam cunub olsa ve bir ay boyu su bulmasa ne yapar, namazi nasil kilar, ne dersin?" diye sordu.
"Suyu bir ay bulamasa da teyemmum etmez!'' dedi. Ebu Musa:
"Pekala Maide suresindeki su ayete ne dersin: " . . Su bulamazsaniz temiz bir toprakla teyemmum edin, yuzlerinizi, ellerinizi onunla meshedin'' (Maide, 6).
Abdullah su cevabi verdi: "Buayette Ashaba ruhsat verilmis olsaydi, cok gecmeden su soguyunca da toprakla teyemmum etmeye yeltenirlerdi."
Ebu Musa da ona:
"Siz teyemmumu bu sebeple mi hos bulmuyorsunuz?'' dedi. Ibnu Mes'ud
"Evet!" deyince, Ebu Musa, Abdullah'a:
Sen Ammar'in Hz. Omer (radiyallahu anhuma) 'e ne dedigini duymadin mi?''
Dedi ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) beni bir vazifeyle yola cikarmisti: Sefer esnasinda cunub oldum. Su da bulamadim. Bunun uzerine hayvanlarin bulanmasi gibi ben de topraga bulandim. Sonra Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a gelip durumu kendisine arzettim. Bana:
"Sana soyle yapman kafi idi!" dedi (ve gosterdi), iki avucuyla yere bir vurdu, sonra avuclarini cirpti, sonra soluyla (sag) avucunun sirtini veya sol avucunun sirtini (sag) avucuyIa meshetti. Sonra da onunla yuzunu de meshetti.''
Buhari, Teyemmum 7, 4, 5, 8; Muslim, Hayz 110 (368); Ebu Davud, Taharet 123 (321); Nesai, Taharet 202, (1, 170).

3692 - Muslim'in rivayetinde (Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle demis olmaIi): "Ellerinle soyle yapman sana yeterdi.'' Sonra (bizzat gostererek) ellerini bir kere yere vurdu. Sonra soluyla sagini, yani avucunun icini ve disini meshetti.''
Abdullah da: "Gormedin mi, Omer (radiyallahu anh), Ammar (radiyallahu anh)'in sozune kanaat getiremedi'' dedi.''
Muslim, Taharet 110, (3 68).

3693 - Bir diger rivayette soyle geldi: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"Senin soyle yapman sana yeterdi" buyurdular ve (gostermek icin) ellerini yere vurup cirpti, yuzunu ve avuclarini meshetti.'' Bu Sahiheyn'in ibaresidir.
Buhari, Teyemmum 6; Muslim, Hayz 111, (368).

3694 - Abdurrahman Ibnu Ebza anlatiyor: "Bir adam Hz. Omer (radiyallahu anh)'e gelerek:
"Ben cunub oldum, su da bulamadim (ne yapayim)?'' diye sordu. Hz. Omer:
"Namaz kilma!'' diye cevap verdi. (Orada bulunan Ammar radiyallahu anh soze girip):
"Ey mu'minlerin emiri! Hatirlamiyor musun? Ben ve sen bir seriyyede beraberdik. Cenabet olduk ve su bulamadik. O zaman sen namaz kilmamis, ben ise topraga bulanarak kilmistik. (Sonra bu durumu kendisine acinca), Aleyhissalatu vesselam bana:
"Ellerini yere vurup sonra ufleyip sonra onlarla yuzunu ve ellerini meshetmen sana kafi idi '' buyurdular" dedi. Hz. Omer (radiyallahu anh):
"Ey Ammar Allah'tan kork!" dedi. Ammar:
"Dilersen bu hadisi kimseye soylemiyeyim!" deyince, Hz. Omer:
"(Vallahi asla! Bu meselede) seni altina girdigin sorumlulukla basbasa birakiyorum" diye cevap verdi."

3695 - Ebu Davud'da rivayet soyledir: ".. Sana soyle yapman yeterli idi" (dedi ve gostermek icin) ellerini yere vurdu, sonra anlara ufurup elleriyle yuzunu ve kollarinin yarisina kadar ellerini meshetti.''
Yine Ebu Davud'un bir baska rivayetinde: ". . .sonra ellerini yere vurdu, sonra birbirine vurarak (yapisan toprak parcalarini) cirpti, sonra yuzunu ve kol kemiginin ortasina kadar kollarini meshetti, dirsege ulasmadi (butun bu mesh ameliyesini yere) bir vurusta (yapti)."
Bir diger rivayette: ".. dirsege kadar'' denmistir.

3696 - Bu hadisten Tirmizi, su kismi tahric etmistir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) kendisine (Ammar'a), yuze ve ellere teyemmum yapmasini emretti."
(Tirmizi) der ki: "Ammar'in soyle soyledigi rivayet edildi: "Biz Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'la birlikte omuzlara ve koltuk altlarina kadar teyemmum ettik."
Buhari, Teyemmum 4, 5, 7, 8; Muslim, Hayz 112 (368); Ebu Davud, Taharet 123, (318, 319, 322, 323, 324, 325, 326, 327, 328); Nesai, Taharet 196, 199, 200, (1, 165-170).

3697 - Imran Ibnu Husayn (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), bir kenara cekilmis halkla birlikte namaz kilmayan bir adam gordu.
"Ey fulan! Halkla birlikte niye namaz kilmiyorsun?'' diye sordu. Adam:
"Ey Allah'in Resulu, cenabet oldum, su da yok'' deyince:
"Topragi kullan, o sana yeterlidir" buyurdular."
Buhari, Teyemmum 6, 8, Menakib 25; Muslim, Mesacid 317, (682); Nesai, Taharet 203, (1,171).

3698 - Ebu Zerr (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "On yil boyu su bulamasa da, temiz toprak muslumanin abdest suyudur. Suyu bulunca, bedenini onunla meshlesin, zira bu daha hayirlidir.''
Ebu Davud, Taharet 125, (332, 333); Tirmizi, Taharet 92, (124); Nesai, Taharet 204, (1, 171).

3699 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)'a teyemmumden sorulmustu: Dedi ki:
"Allah Teala Hazretleri, Kitab-i Mubin'in de, abdesti zikrederken soyle buyurmustur:
"Yuzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yikayin." Teyemmum hakkinda da soyle buyurdu:
"Yuzlerinizi ve ellerinizi meshedin.'' (Yine ayet-i kerime'de Cenab-i Hak) soyle buyurdular:
"Kadin veya erkek hirsizin elini kesin." Hirsizin elini kesmede sunnet (bilekten itibaren) avuc kismi kesmektir (bilek- dirsek arasi kesilmez), oyleyse, teyemmum yapilacak kisim yuz ve (bilege kadar) ellerdir.''
Tirmizi, Taharet 110, (145).

3700 - Tarik anlatiyor: "Bir adam cunub oldu ve namaz kilmadi. Sonra Resulullah'a gelerek, durumu O 'na arzetti. Aleyhissalatu vesselam:
"Isabetli davranmissin! '' buyurdular. Bir diger zat da cunub olmustu, teyemmum edip namazini kildi. Sonra o da Resulullah'a gidip durumunu arzetti. Aleyhissalatu vesselam ona da ayni seyi soyledi, yani "isabetli davranmissin!"dedi."

Nesai, Taharet 205, (1, 172).



Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.

----

Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 3691-3700 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.



Kur’an’ı Kerim

Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:

“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.

İlahi Kitapların Özelliği


İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.

KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)


Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.

KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?

Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler

Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.

Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.