Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 3951-3960 )

3951 - Hz. Cabir radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Her hastaligin bir devasi vardir. Hastaligin ilacina rastlanirsa Allah Teala'nin izniyle hastaliktan sifa bulur."

TEDAVININ MEKRUHLUGU

3952 - Ukbe Ibnu Amir radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Hastalarinizi yeyip icmeye zorlamayin. Zira Allah Teala hazretleri onlara yedirir icirir."
Tirmizi, Tib 4, (2041); Ibnu Mace, Tibb 4, (3444).

3953 - Hz. Aise radiyallahu anha anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'a hastaligi sirasinda agzindan ilac icirdik. Bize icirmememizi isaret etti. Ancak biz (itirazini) hastalarda ilaca karsi gorulen nefret (diye) degerlendirmis (ve icirmistik). Kendine gelince: "Bana ilac vermeyin demedim mi?" diye bizi payladi. Biz, davranisinizin sebebini: "(Herhalde) hastalarin ilaca gosterdikleri nefret olarak degerlendirdik" diye acikladik. (Resulullah, buna ragmen ofke izhar edip, herkesi cezalandirmak uzere): "Ilactan icmedik kimse kalmayacak!" emretti ve: "Abbas haric hepinizi gorecegim, zira o (bana zorla ilac icirirken) yaninizda degildi" buyurdu."
Buhari, Tibb 21, Megazi 83; Muslim, Selam 83, (2213).

3954 - Abdullah Ibnu Amr Ibni'l-As radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Benim tiryak icmem, temime (muska) katinmam, icimden gelen siiri okumam aldirmazlik olur."
Ebu Davud, Tibb 10, (3869).

3955 - Mugire Ibnu Su'be radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kim vucudunu daglatir veya rukye yaptirirsa tevekkulu terketmis olur."
Tirmizi, Tibb 14, (2056); Ibnu Mace, Tibb 23, (3489).

RESULULLAH'IN VASFETTIGI ILACLAR

3956 - Ebu Sa'idi'l-Hudri radiyallahu anh anlatiyor: "Bir adam Resulullah aleyhissalatu vesselam'a gelerek: "Kardesim ishal oldu (ne yapayim?)" diye sordu. Aleyhissalatu vesselam: "Ona bal (serbeti) icir!" ferman buyurdu. Adam icirdi. Bilahare ayni sahis tekrar gelip: "Ben bal (serbeti) icirdim. Ancak, bu onun ishalini artirmadan baska bir seye yaramadi" dedi. (Adam bu gidip gelmeleri) uc kere tekrar etti. Sonunda Aleyhissalatu vesselam: "Allah dogru soyledi. Kardesinin karni yalan soyledi (hata etti)" buyurdu. Sonra bir kere daha icirdi. Bu sefer kardesi iyilesti."
Buhari, Tibb 4, 24; Muslim, Selam 91, (2217); Tirmizi, Tibb 31, (2083).

3957 - Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Olum disinda hicbir hastalik yoktur ki corek otunda onun icin bir deva bulunmasin."
Buhari, Tibb 7; Muslim, Selam 89, (2215); Tirmizi, Tibb 5, (2042); 22, (2071).

3958 - Sa'd Ibnu Ebi Vakkas radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kim her sabah acve hurmasindan yedi tane yerse o gun geceye kadar ona ne zehir ne de sihir zarar verir."
Buhari, Tibb 52, 56, Et'ime 43; Muslim, Esribe 154, (2047); Ebu Davud, Tibb 12, (3875, 3876).

3959 - Hz. Aise radiyallahu anha anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "(Medine'nin Necd cihetinde yer alan) Aliye acvesinde sifa vardir. O sabahin ilk vaktinde (yenirse) panzehirdir."
Muslim, Esribe 156, (2048).

3960 - Said Ibnu Zeyd radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Mantar kudret helvasi cinsindendir. Suyu goze sifalidir."

Buhari, Tibb 20, Tefsir, Bakara 3; Muslim, Esribe 157, (2049); Tirmizi, Tibb 22, (2068).



Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.

----

Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 3951-3960 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.



Kur’an’ı Kerim

Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:

“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.

İlahi Kitapların Özelliği


İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.

KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)


Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.

KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?

Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler

Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.

Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.